1
sabah çayımı söylemişim, arkada güzel bir ney dinletisi, önümde meşin ciltli bir kitap. hani masanın üstüne koyunca açık kalabilen türden. bir de simit söylemişim. keyfime diyecek yok. tabi hüznümden bir şey eksiltmiyor bunlar hani ama mutluyum.
bir çocuk girdi kapıdan içeriye. 15-16 yaşlarında var belki. bıyıkları yeni terlemiş, gözlerinde yuvarlak gözlükler belli ki belli bir kitabı arıyor gözleri ama bana soracağına raflarda gezdiriyor bakışlarını dikkatli dikkatli ve hafifçe de çatarak kaşlarını. çayımdan bir yudum alıyorum, simitten bir lokma koparıyorum. susamlar dökülüyor masamın üstüne, önemsemiyorum ama kitabımın üstüne dökülen birkaç tane susamı elimin tersiyle kibarca masaya düşürüyorum. çocuk büyük bir hararetle raflarda geziniyor ve iç geçiriyor. seyretmeye devam ediyorum. çocuğun dizilişi anlayıp anlamadığını merak ediyorum. çözmüş gibi görünüyor, çünkü raflara sistemli bir şekilde bakmaya başladı şimdi. önce en üst rafa bakıyor, bir altına ve bir altına sonra sağdaki kütüphanenin en üst rafına... bu böyle sürüp gidiyor.
telefonum çalıyor. iyi okuyuculardan olduğunu bildiğim bir müşteri... karamazov kardeşlerin m.e.b baskısını arıyormuş. aslında bulması kolay ama sadece 4.cildi istiyor. eh, zor kısmı bu, kimse 4 ciltlik basımı bitmiş bir kitabın setini bozmak istemez. üstelik değerli bir basım. ayarlayabileceğimizi söylüyorum.
çocuk hala orada şimdi işaret parmağını da bu hararetli aramaya seferber etmiş. kitapların sırtını birkaç santim açıktan yalıyarak rafları daha dikkatli ve hızlıca tarıyor.
simit ve çay... devam ediyorum ve kitabımı okumaya devam ediyorum. bir sayfa ve bir başka sayfa. sonunda masamın dibinde bir silüet, başımı kaldırıyorum; çocuk.
iyi günler diliyor bana, ben de ona diliyorum. ne okuyorsunuz diyor, yaşını düşünerek; "senin bilmeyeceğin bir şey" diyorum, "iyi bir okuyucu olduğunda umarım karşına yine çıkar ve sen de okursun" diyorum çünkü okumak isteyeceğini biliyorum ve bunu okursa ona ağır geleceğini de biliyorum. doğru kitap insanın karşısına doğru zamanda çıkmalıdır. "henüz erken" diye ekliyorum. çocuk bozuluyor buna. ne aradığını soruyorum; "senin bilmeyeceğin bir şey" diyor intikam alır gibi. ve gidiyor, yürüdü çıktı kapıdan. omuzları hafifçe inmişti yere ve belli ki kırılmıştı sözlerime. ama onun için yine de hayırlısı olduğunu biliyordum içten içe onu gücendirmiş olmaktan ötürü üzülsem de.
2
güzel olmuş jon hiç üşenmeden okudum cidden güzel betimlemeler harika.
#141059 malign | 30/06/2013 12:27
3
susamlara karşı gösterdiğin nezaketi çocuğa da göstermeni beklerdim kitapçı. en azından hüzünlerini kitapların arasında bırak, ayraç olarak.
betimlerin rus olduğun hissi veriyor.
imgim.com/...
#141061 bernard k | 30/06/2013 12:34
4
@3 ahaha karikatür beni kahkahaya boğdu.
5
bernard haklı ve bende güldüm :D
#141064 malign | 30/06/2013 12:39
6
@1 enteresan bir hikaye. hem hüzün hem sevinç dolu. bana çocukluğumu hatırlattı. ama gençliğimden de bir parça buldum.
bu ne aq. destan yazmayın okunmuyo arkadaş. bi özet yazsan.
#141065 kedi | 30/06/2013 12:40