geçen yine kitap satıyorum, bir şeyler söylüyorum bir yandan da. müşterilerimden birisi yaklaştı ve;
"hüzünlendirdin
" dedi.
şok geçirdim. "lütfen saygılı konuşun beyefendi. asıl siz beni hüzünlendiriyorsunuz bu tavırlarınızla..."
"kusuruma bakmayın" diye yanıtladı. hassas bir dönemden geçiyormuş ve iyi bir kitaba ihtiyacı varmış. ona beni önermişler. ben de ona iyi bir kitap verdim. ama diye ekledim; "4 günde bitirmelisin ki tesiri tam olsun"
una minnettar bir hasta edasıyla teşekkür etti bana. ben de ona bir çay söyledim. çaylar geldi, karşılıklı sigara yaktık.
"faka bastın
" dedi.
"lütfen efendim" dedim, "bunu daha önce de konuştuk"
adam güldü. "ahaha kusruma bakmayın hassas bir dönemden geçiyorum da... ayrıca bakanlıktan geliyorum, kapalı mekanda sigara içerek yasayı ihlal ediyorsunuz. ceza yolda. ahahaha."
"siz de içiyorsunuz ama" dedim
"sizi denemek içindi ama. ehehehe" dedi
ben de ayağa kalktım, masayı dolanıp adamın yanına yürüdüm ve çay bardağımı kafasına yavaş ve sakin bir ifadeyle boşalttım.
"lütfen efendim dükkanımdan
tirip gidiniz, daha kibar ifade edemeyeceğim." dedim.
adam gitti, ona vermek üzere olduğum değerli kitabı masamın üstünde görünce içim gitti. ne insanlar vardı, ve bu kitapları hak etmiyorlardı. çay ikramını da, ve sigarayı dahi hak etmiyorlardı. masama çöktüm ve akşama değin hüzünlendim.