1
Kimseyle uğraşmaya nezaket etmediğinden ne yapacağını bilemediği kadar çok boş zamanı olurdu. Yalnız günlerinde lanetleyip durduğu, inkar ettiği melankolinin kollarına umutsuzca kendini bırakır lanet etmeye devam ederdi.. tüm dünyaya, herkese ve herşeye, en çokta kendine...
#249368 efendi | 06/07/2014 18:36
2
Ne çimenler beklerdi onu ne de inekler, tohumu yayan rüzgar bile değildi. hayatını ne olduğunu anlamaya çalışmakla geçirmişti. sonunda anladı ki ne güneş kim oldugunu sorardı ona ne de su ne oldugunu merak ederdi. Aşık oldu, inancını yitirdi ve öldü... Yavru bir köpek gibi şapşal, hemen hemen bir yunus balığı kadar sessiz sakin ve bir karınca misali kafası karma karisikti. derin bir iç çekti, isyan etmeyi bırakıp kocaman harflerle duvarına kanıyla yazdı " kır "
#277671 efendi | 14/08/2014 22:46
3
tam tepemde üçte biri düzgünce kırılmış beyaz bir tabak gibi görünen ay var. ayaklarımda eskimiş siyah beyaz çizgili çoraplar var. yalnızım ve bu yalnızlıktan memnunum. bahçe duvarının tam köşesinde daha önce hiç görmediğim bir kedi duruyor. boynunu ileri doğru uzatmış, bir şeye dikkatle bakıyor. yanından geçip gidiyorum. bugün kedilere hiç yüz vermek istemiyorum. onlar da bana bulaşmasalar iyi olur. huzursuz değilim. huysuz hiç değilim. sadece ne yapmak istediğimi bilemez bir haldeyim. sanırım sadece sessizlik istiyorum. gün boyu saçma sapan sözcükler duyan bu kulakların sadece sessizliğe ihtiyacı var. ben bunları düşünürken yavru kedi oynamak istiyor. ama halim yok. benden yüz bulamayınca kendine kabuklu siyah bir böcek buluyor. böceğin sert kabuğuna küçük patisiyle vurup duruyor. böcek acayip bir tıslamayla yanıt veriyor. böceği kurtarıp, kedinin eğlencesine son verebilirim, ama yapmıyorum. doğanın işine karışmam genelde. yavru kedi bir süre sonra böcekten sıkılacaktır. onun derdi böceğin canını almak değil. sadece oynamak istiyor. ama tüm yavru kediler gibi o da kendisi ile oynanmak istenmediğini anlamıyor ya da anlamamazlıktan geliyor. kediler hakkında bu kadar kafa yormaya devam edersem yakında onlardan birine dönüşeceğim diye homurdanarak yürümeye devam ediyorum. hava hala çok sıcak. ağustos'un tek güzel yanı söylenişi. ağustos. keşke söylenişin gibi ılık olsaydın. ö.kale
#279704 efendi | 18/08/2014 02:37
4
Ağlamayı o kadar çok severdi ki, aşıktı adeta. Gözyaşı döktüğü her şeye inancını yitirmişti .. Düşlediği tek şey ağlıyabileceği bir omuz değildi yinede. belkide sadece sarılmak istiyordu. dokunduğu her ten için ağlamak gelirdi içinden ama bu duyguyu da samimi bulmuyordu artık. kendi kendini inkar edip duran narsist, şizofren şapşal biri olup çıkmıştı. Kalbinin atışlarını kulaklarında duymak yeter olmuştu.Tamahkarlığına da lanet etti ve bir sigara daha yaktı.
#282019 efendi | 21/08/2014 20:38
5
şiir de okurdu hatta yazardı da bazen. yine ölürdü ve bunu hiç de önemsemiyordu, zaten tanrısı ona güzel kadınlarla dolu bir cennet vadetmiyordu. vizon bir kürk, ipekten dokunmuş kumlarla kaplı bir kumsall bir de belki kumral bir kadın bazı günler aşık olup bazı günler ardından sadece bakacağı kumral bir kadın ve sonu olmayan ipekten kocaman uçsuz bucaksız kumsal ve bazen kocaman sarıldığı bazen sadece gözlerini kovaladığı o kumral kadın olacaktı zaten yine de ölebilirdi heepsi bu.
#283395 efendi | 24/08/2014 00:38