1
yalnız başına bilgisayar başında oturuyorsun da ondan?
2
bunlar islam islam diye kafa kesenler değil miydi?
3
bir komik isimlendirme. ırak ülke adı, şam şehir adı. ayrıca allah nasıl biliyorsa öyle yapsın bunları da bunlara yardım edenleri de sempati duyanları da.
#264441 kutup | 30/07/2014 21:38
4
@6 ne ki amaçları?
5
@8 evet ben de öyle düşünmüştüm. yani pek bir şey söyleyesim de gelmedi bu noktadan sonra, haydi hep beraber orta çağa dönelim.
6
@10 ama değildir. neye dayanarak söylüyorsunuz bunu?
7
buna ağır cevap vereceğim ama hemen değil :D
8
adamlar o kadar sayko ki diğer islami terör örgütleri bunlardan korkuyor nerdeyse. sorun bağlı oldukları din değil direk olarak sayko olmaları...
9
@15 nereyi referans almalıyız? o değil islamın felsefi temelleri günümüzde çürümüş durumdadır. bu noktadan diyorum orta çağa dönüş diye. ayrıca islam nasıl bir ekonomik model tasarlıyor, kitapta ayrıntılı bir betimlemesi var mı bunun?
10
@15 tabi esas olarak gerçekte orta çağa dönüş diye bir şey mümkün değil. bu da problemlerden biri zaten.
11
@18 nasıl oluyor işte? sürekli değişen bir dünyada sabit kalan bir kitap. yani diyelim ki bugün bir kitap yazıp günümüze kadar var olan ekonomiyi en ince ayrıntısına kadar irdeledik. ardından süper bir ekonomik model tasarladık. zaman içerisinde bu model güncelliğini yitirip, değişiklik istemeyecek mi? ki yüzlerce yıl önce yazılmış, ekonomi kitabı olmayan, çoğunlukla hikayeler ve tehditlerden oluşan bir kitaptan bahsediyoruz.
12
ayrıca senin ışid ile ilgili güvenilir kaynağın nedir onu da merak ediyorum. islamın felsefi temellerinin çürüdüğünü de tekrar etmek isterim. mesela öte dünyadaki ödül-ceza sistemi, bu dünyadaki insanları korkutmak için kullanılan bir öcü masalından başka bir şey değildir. yaşanan haksızlıklara çözüm, kısas yöntemi değil, o haksızlıkların temellerini ortadan kaldırmaktır. o haksızlıkların oluşmasına izin veren koşulları değiştirmektir.
13
@20 kitabın yaratıcı tarafından yazıldığını iddia eden yine bir insan. ayrıca kitap, oldukça gerçek bir nesne ve içindekiler değişmiyor. ama dünya değişiyor. onu diyorum.
14
bir de herkes başka şey söylüyor islam ile ilgili. bu nasıl iş? kimse aynı düşünmüyor. biri şöyledir diyor biri böyledir diyor. hangisi doğru bunların?
15
kafamıza göre yorum yapabildiğimiz din mi olur arkadaş. kendi bildiğini okuyor o zaman herkes.
16
müslümanlar devlet organını neden ele geçiriyorlar? diyelim ki islama uygun yaşamı sağlayabilmek için. peki islama uygun yaşam hakkında 72 farklı fikir varsa, hangisi uygulanacak devlet eliyle? şunu fark etmek lazım ki dünyada gerçek güç tanrı inancından gelmiyor, günümüzde sermayeden, asıl olarak üretimden geliyor. esas olarak din devletinin temelden yanlışı bu. sağlam bir ekonomik planı olmayan, hatta ekonomiden anlamayan -çünkü günümüz ekonomisini anlamak zaten oldukça zor, yıllar süren bir araştırma istiyor yalnızca anlaması- bir güruh devleti ele geçirirse, sömürü savaşı içerisinde ezilip gider, kukla olur çıkar, hele ki orta doğu gibi bir bölgede. ki haydi hepsini geçtik. islam devleti kurulabiliyor. bağımsız işleyebiliyor. yine de islami yaşam, insana uygun bir yaşam tarzı değil. kadını mal olarak gören, insanı kul olarak gören, yaşamı öldükten sonraya erteleyen, fakirliği yoksulluğu kabul eden "ama varlıklılar tarafından yardım edilmesini" öngören, bilimsellikten uzak, çağa ayak uyduramamış, döneminin ahlak kurallarını aynen kopyalayıp yapıştırmış fakat o kuralların temellerinden habersiz bir sistem. ahlak kuralları yalnız allah öyle diyor diye geçerli olmazlar. gerçek temelleri vardır. mesela cinayet, insanlık dışı bir eylemdir. çünkü beraber yaşamak durumundayız, beraber yaşıyoruz, bu durumda öldürmeyi yasallaştırırsak eğer hem kendi canımız, hem sevdiklerimizin canı tehlikeye girer. beraber yaşamamız zora girer yani. doğal olarak cinayet işlemek yanlış bulunur. bu geneli. bir de özel durumlar var ki çok derin irdeleme yapmak, felsefi bilimsel bilgiye sahip olmak gerekir. ama sadece "allah öyle diyor" diyerek kapatırsak, temelleri boş bırakırız. bu da bizim kontrol edilebilir olmamız demektir. "allah öyle değil de böyle diyor" ya da "öyle demiş ama şuna istisna koymuş" dendiği anda işler tersine dönüyor. "şöyle de yorumlanabilir" de denebilir mesela. daha söylenecek çok şey var da kafam yoruldu.
17
@18 şöyle cevap vermeye çalışayım, dini kitaplar genel hatları belirler. diğer dinlerde de bu böyledir. tefsirden hadise, felsefeden hukuka, sanata kadar pek çok dalda da bu genel hatlar birbirinden ayrılarak detaylandırılır. günümüz hukukundaki normlar hiyerarşisindeki anayasa, yasa, tüzük yönetmelik, genelge olayı gibi.
felsefi temeller çürümüştür demişsin. felsefe yani düşünce, düşünce akımları, fizik yasaları gibi kesin hatları olan, kesin doğru ve yanlışları olan bir kavram değil. günümüzde teori, teorem olarak kabul gören kavramlar/etkiler vb ileride bir gün daha gelişmiş tekniklerle incelendiğinde çürütülebilirken, bu olasılık varken, felsefi kavramların yaşaması ya da çürümesi tamamen insana ve insanın uygulama yöntemlerine bağlıdır. geçmişte uygulanıp başarısız olmuş ya da başarısız gösterilmiş pek çok felsefi akım, hadi açalım yönetim sistemi, ekonomik veya toplumsal sistem uygulandığı günün şartlarında, o günkü toplumsal yapı içinde, insanlığın o güne kadar edindiği toplumsal zeka ve öngörü çerçevesinde belli sınırlara sahip insanların yönetiminde, yine bu sınırlara sahip bir topluma yönelik uygulanmış ve uygulanış şekline göre başarılı/başarısız addedilmiştir.
klişe bir örnek, kapitalizm kakadır, kötüdür çünkü insanı sömürür, insan ticaretinden organ ticaretine insanı insanlık onuruna yakışmayacak şeylere zorlar denir ya. işte buna karşılık insan hakları kavramı gelişmiş ve bu sömürüye her ne kadar, çok başarılı olamasa da ket vurmaya çalışmıştır. bu da toplumsal yapının en küçük birimine kadar etki edemediğini, insanların her ne kadar şikayet etse de sistemi savunduğunu gösterir. toplumsal farkındalık, toplumsal iradeye ulaşamayıp ortak hedef belirlemediği sürece eylemsel açıdan bir anlam ifade etmez.
sözü edilen islam felsefesini de bu açıdan ele almak gerek. hatta en baştan, islam nedir ile başlamak gerek. hem de islam ülkelerinden. çünkü, islamı yabancıların çoğunun anlamadığı, terörist olarak gördükleri bilinen bir gerçek, ancak daha kötü bir gerçek de islamı, "müslümanım" diyenlerin anlamaması. anlamayan insanlar ise anlatmak gibi bir eylemi başaramazlar. (sbkz: yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder) misali. ayrıca islamın yaşandığı toprakların sömürgeleştirilmesinin henüz çok taze olduğunu ve sömürgelikten hala daha kurtulamadığını da düşünürsek, bu sömürge sürecinde yaşanan toplumsal değişimlerin sömürgeci güçlerin etkisi ve yönlendirmesi ile gerçekleştiği, ortaya pek çok sahte hadis dahil dini safsatalar çıkarılığı ve hala yapay yaralarla bölgenin kaşındığı, bu nedenle toplumun doğal refleksleriyle bir türlü bu belayı atmayı başaramadığı gibi gerçekler de eklenince, islam felsefesinin çürümüş gibi görülmesi gayet doğal.
#264506 kutup | 30/07/2014 23:02
18
@27 güzel bir cevap olmuş teşekkürler, ayrıntılı okuyup cevap vereceğim ilk fırsatta.
19
@29 evet bu da güzel bir cevap olmuş yine ilk fırsatta yazacağım. erkeğim ve tartışmayı çok severim. çok da az biliyorum şahsen şimdi mesela bu iki yorumdan sonra gidip epey araştırma yapmam gerekecek. bu da çok nadir başıma geliyordu iyi oldu. tabi öncelikle kur-an okumam gerek onu yapmadan zaten yıllardır doğru düzgün tartışamıyorum. dinin temelleri hakkında felsefi tartışmalar yürütürken zor gelmiyor da. bizzat islam ile ilgili tartışınca kur-an okumadan tartışmak saçma. neyse ben bir araştırıp geliyorum :D
20
kitlediniz gittiniz şimdi kur-an'ı anlayayım diye dinler tarihine insanlık tarihine daldım çıkamıyorum. durduk yere zorla bilinçleniyorum arkadaş.
21
yazılanlara hızlıca baktım. hafiften dini bir tartışma olmuş. din iman meselelerini tartışmak pek akıl karı iş değil. o yüzden işbu yazı bu başlığa dengeleme amacı ile girilmiştir. tartışmadan kaçınılacaktır duyrulur hehe.
gözüme en çok batan meseleler islamda kadın ve islamda bilim meseleleri idi. islamda kadının yeri çok net aslında tartışmaya bile gerek yok. konu hakkında kurandan bir sürü örnekle gelmek mümkün, açıp okunur da ulan allah neden acaba erkekleri bu kadar düşünmüş diye sorulmazsa şaşırırım.
bilim meselesi daha önemlisi bilim felsefesi islam değil tüm dinlerle ayrık bir konudur. tamam araştırma teşvik ediliyor, aklı kullanmak öğütleniyor ancak meseleler dinin sabit kuralları ile kesişir de bir sıkıntı ortaya çıkarsa bu durumda o akıl tuzla buz oluyor. öncelikle kuranı kendi içinde tutarlı bir metin olmalı diye okuyan bir akıl bile zamanla bunlar nedir yahu diyerek sormaz ise o nasıl okumak diye benim sorasım gelir.
ışid, siyasi islam ya da benzeri meseleler çok ilgimi çekmiyor ama en azından adamlar daha dürüst diye düşünüyorum. çünkü değişmeyen kuralları çağa uyarlama meselesinde modern islam zaten komik duruma düşmektedir. bunlar oturulup tartışılabilir. faizsiz bir ekonomik sistem nasıl olacak falan bunlar da tartışılır, konu ile çok uzaktan ilgiliyim bu mevzularda ama hiç biri günümüzün dünyasına merhem olmaz. kökten yakıp yıkmak gerekir, filmlerdeki güzel sistem kurmak için her şeyi yok eden tiplerin kafası gibi yani olay. neyse asıl söylemek istediğim bunlar değildi.
asıl olay şu, "kelimeler" ilahi bir varlığın sözlerini taşıyamaz. böyle bir iletişim aracı zaten mümkün olamaz. sabit hüküm koydum, değişmeyeceğim demek bu yüzden zaten varoluşun temeli ile çelişiyor. bir kelimeye yüklenilen anlam canlıdır, yaşanılan çağı bağlar. kutsal metinler de ortaya çıktığı zamanların kelimeler ile vücut bulmuştur. tüm bunları unutup o kelimeleri eğip büküp zamana uyarlamak bana çok üzücü geliyor. daha garibi işte ilahi metinlerin anlamlarının mutlak olduğunu iddia etmesi, sınırlı araçlar ile sınırlı varlıklara gönderilmiş mutlak anlamlar. varsa bile bilemeyeceğimiz bir şey, işin özü bu kadar net.
buradan yola çıkarak uyarlama aslında ikinci planda kalıyor çünkü asıl mesele kutsal metinlerdeki anlama asla vakıf olamayacağımız meselesidir. bir nevi koca bir şaka gibi, göklerde de koca bir şakacı bizlere aslında hiç bir zaman anlayacağımız bir bilgi yollamış sonra bu bilgiyi kullanarak birbirimizi nasıl kesip biçiyoruz, birbirimizi nasıl düdüklüyoruz gibi olayları arkasına yaslanıp izlemektedir.
her konu insan algısıyla sınırlı maalesef ve insan bunun içinde aşkın bir mana türetip buna uygun mutlak hükümlerle bir diğerine zarar verirse işte beni en çok sinirlendiren nokta bu oluyor. ilahi kılıfları bir kenara bırakıp, temel insani dürtüler ile bakılmalı meselelere, o zaman her şey çok daha net görülüyor. bu başlıkta bile bunun unsurlarını görmek çok mümkün.
#264819 kokakirec | 31/07/2014 05:16
22
ha bu arada unutmuşum, son bir kaç entry'i yazdığım şekil ile buraya da devam edersem pek tatlı olacak: allah istemezse ırak şam islam devleti bile kurulamazmış. hehe...
#264820 kokakirec | 31/07/2014 05:16
23
araştırıp geliyorum dediğimden beri okuyorum aralıksız. yattım kalktım yine okuyorum. bir yemek yemek için ara verdim. o değil en az bir haftada biter bu iş ühüh.
24
@34 okumak 1 hafta alır belki ama ya anlamak? :D (sbkz: simyacı)yı bir oku güzel kitaptır :D
#265007 kutup | 01/08/2014 00:36
25
@35 şu ana kadar kitabın yüzde doksanı tekrar. ki iki gecedir aralıksız okuyorum. tehditler, tehditler, cennet vaadleri ve bunların tekrarı. gerçekten tekrarları çıkarıp tek bir hüküm koyulsa yüzde doksanı gidiyor şu anda kitabın. geri kalanların da en dişe dokunuru miras hukuku ile ilgili, onda da hesap hatası var. bilmiyorum anlaşılmayacak bir şey denk gelmedi daha ama çıkarımlarımı bittikten sonra paylaşacağım bitmemiş çalışmadan destek alarak konuşmak olmaz :D