1
kuran'da dağlar, yer bizi sarsmasın diye yere çakılmış kazıklar olarak tanımlanmış. yerden ayrı ele alınmış ve depremleri engellediği düşünülmüş yani. benim bildiğim yer bir düzlem değildir, dağ dediğin zaten yerin kıvrımlarıdır, yerden ayrı değildir. deprem olayını hiç bilmiyorum. bu işleri bilen biri varsa şöyle bir yorumlasın da bilgilenelim.
2
bilim ile kur'an pek çok yerde zıtlaşıyor zaten. bu bir gerçek. bunları irdelemeye kalkarsan çok karışır.
#298905 putuk | 11/09/2014 18:38
3
''bir de o dağları görür, donuk ve hareketsiz sanırsın; oysa onlar bulutların yürüdüğü gibi yürümektedirler. işte bu, her şeyi muhkem ve mükemmel yapan Allah?ın sanatıdır. muhakkak ki o, sizin yaptığınız her şeyden haberdardır.''
(Neml, 27/88)
deyip de gideyim.
ayet ayet, didik didik ele almamak gerekli.
edit: tırnak işareti hatası düzeltilememiş maalesef.
#298907 ikinci nesil | 11/09/2014 18:39
4
bir tartışma için gerekli de. buradakilerin de fikrini alayım dedim. karışacak bir şey yok işte yahu basit bir konu aslında.
5
@3 benim bildiğim o dediğin ayet kıyametten bahsetmekte. dağlar yürüyecek ya hani kıyamet vakti.
6
Bu konu da bilim ve kur'an çelişmiyor. Aslında basit bir metafor oradaki kazık kelimesi.
#298910 caiser | 11/09/2014 18:44
7
çelişip çelişmediği ayrı bir tartışma. benim sorum bildiğin coğrafi bir soru: dağlar yerden ayrı mıdır, yere çakılı mıdır, depremler ile bir ilişkisi var mıdır? benim bildiğim dağlar zaten yerin bir parçasıdır. yer dediğin düzlem değil ki dağları ayrı ele alasın? yani basitçe bu işin bilimsel yönünü bilen birinin gelip anlatması lazım. kafamıza göre tartışma başlatalım diye açmadım başlığı.
8
ben sana desem ki dağları evin temeli olarak ele al. yeryüzünün temeli. diğer etmenler, örneğin su, onu etkileyemesin. böylece sürekli sabit, çevresini koruyan bir yapıya bürünsün. ayrıca bir tane daha fikir söyleyeyim. magma akışlarının deprem kırıklarına neden olduğunu da bilirsin. peki aktif volkanlar bu akışları dengelemede nerededir?
#298914 ikinci nesil | 11/09/2014 18:51
9
@8 yav işte ben bilmiyorum bilen anlatsın diye sordum :D
10
yeryüzü levhalarının birbirine çarpışması sonucu dağlar oluşuyor işte, bu durumda da levha hareketlerini yavaşlattığı ve sabitlediği söylenebilinir ama toplamda tek kıta olmaya doğru gidiyor dünya, çok da sağlam oldukları söylenemez buradan bakınca.
#298948 kokakirec | 11/09/2014 20:28
11
@10 peki kazık gibi yere çakılı olmalarına ne diyorsun?
12
@10 dünya tek kıtadan ayrılma zaten.
13
Hala mı inanmıyorsun? Demek ki ibret alalım diye yaratılmışsın.
14
ne alacağınızı ben bilemem :D
15
herkesin coğrafya birdi herhalde.
16
iyi madem mantığını konuşalım. dağların yer bizi sarsmasın diye bir kazık gibi yere çakılı olması mantıklı geliyor mu? benim bildiğim yer dediğimiz kabuk, bir zamanlar kor halinde bulunan soğumuş bir tabaka. durağan olmadığı gibi, zaten düz olması imkansız sıvı halinden soğuduğunu düşünürsek. bu kabuğun altında dünya hala lav halinde bulunduğundan ve çeşitli kuvvetler ile hareket ettiğinden, hareketsiz olması da mümkün değil. plakalar hareket ediyor, bu da daha başka çeşitli kıvrımlar oluşmasına neden oluyor. bu bağlamda dağlar zaten yerin bir parçası olduğu gibi, yerden ayrı ele alınıp "çakılı bir kazık" olarak düşünülemez. fakat eski insanlar dünyayı düz zannettiği gibi, bir düzlem de zannediyordu. bu açıdan bakınca dağları bu düzlemin üzerinde var olan ayrı nesneler olarak görmeleri anlaşılır oluyor. var mı yanlış bir nokta?
17
fay hatları ile dağları bir arada gösteren bir harita bul ve incele. hr şeyi de biz mi söyleyelim lanetello aiglinigga kımonaaaaaacci
18
evet tek kıtadan geldik, tek kıtaya dönüyoruz, dünyanın yaşanabilir alanını falan etkileyecek bu hadise. durağan değil hiç bir şey yani buradan bakınca bu mucize olarak gösterilen ayet o kadar doğru gelmiyor. diğer taraftan bakarsak yani dağlar olmasa ya da dağ sistemleri yeni oluşuyor olsaydı. çılgın depremler olurdu. levha hareketlerini yavaşlattığı da bir gerçek. buradan düz ya da yuvarlak meselesi çıkmaz gibi geliyor bana. kazık gibi derken düzlemi belirtmez sanki yani.
#298977 kokakirec | 11/09/2014 21:28
19
@18 yok tabi zaten direkt dünya düzdür anlamı çıkıyor demiyorum. sadece mantığını anlamaya uğraştım, düz olduğunu düşündüklerinden böyle bir mantığa sahipler diye düşününce anlamlı geldi o kadar. varsayım hep. depremlerin şiddetini düşürüyor olabilir. o da mantıklı.
20
düşünüp mantık yürüterek bu hususta sonuç alamazsınız. bir ihtimal ki o da zayıftır, yanından geçersiniz halihazırda oldukça uzun süredir bilinen gerçekler ve veriler var, onlara bakınız. ayrıca dünya tek kıtaya doğru gidiyor mu? kim demiş, kanıt görmem lazım bu hususta
21
zamanında benim de merak edip araştırdığım ''dünya düz müdür'' olayında karşıma çıkan durum. geçerliliğini bizzat kendi kuran'ımdan teyit ettim. haliyle internet ortamındaki ateist sitelere vesaire güven olmuyor. neyse, teee seneler önce, uykusuz kalarak gece sabaha dek, tek tek, karanlıkta ayet seçtim kuran'dan da yazdım şu aşağıdaki alıntıları.
1. KURAN, YAYDIK/DÖŞEDİK DİYOR!
13/3
[Yeri yayıp döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır.]
15/19
[Yeri de yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik, yine orada miktarı ve ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik.]
50/7
[Yeryüzünü de döşedik ve orada sabit dağlar koyduk. Orada gönül açan her türden bitkiler yetiştirdik.]
79/30
[Ardından yeri düzenleyip döşedi.]
88/20
[Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!]
Bu ayetlerde ki yaymak fiilinin arapçası 'maddah'tır.
Ne varki 25/45 [Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı. Sonra biz güneşi, ona delil kıldık.] nolu ayette de yaymak/uzatmak gibi düz anlamları ifade eden tabir kullanılmıştır. Ve de eski tefsirlerde hep maddah fiili yaymak/düz [Ibn Abbas 7th/Düz - Ibn Kathir 14th/Düz - Al Jalalayn 16th/Düz] anlamında kullanılmışken, tam da bu çeviriden sonra Magellan 6 Eylül 1522' de dünyanın yuvarlak olduğunu ispatlar.
Mariful Quran 20th/Düz değil der nedense!
Açıklaması da, 'çünkü çok büyük ve yuvarlak olan bir şeyin her yeri ayrı ayrı bakıldığında yayılmış gibidir.' şeklindedir. Yani, yeryüzünde duran sıradan bir insanın bakış açısına hitap etmiş ve yeri yayılmış göreceği için Allah onu öyle tarif etmiştir, demiştir. Bu da şu anlama gelir; 'Bu ayet, gerçeği bilmeyen insanlara yanlış görümez.'
Fakat aynı kişi (Mariful Quran) 'maddah' fiilini, 'deri gibi gerilmiş, düz bir yere yayılmış.' anlamında çevirmiştir.
2. DÜZ ŞEYLER SABİTLENMELİDİR!
16/15
[Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağları, yolunuzu bulmanız için de ırmakları ve yolları yarattı.]
21/31
[Onları sarsmasın diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik. Orada geniş geniş yollar açtık; ta ki maksatlarına ulaşsınlar.]
31/10
[O, gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı, sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koydu ve orada her çeşit canlıyı yaydı. Biz gökyüzünden su indirip, orada her faydalı nebattan çift çift bitirdik.]
Araplar, uzun çöl yüzeyinde ki çadırları uçmasın diye onların etrafına kazık çakmışlardır. 'Düz Dünya'nın da hareket etmemesi için kayaları kazık yerine koymaları pek desaçma gelmemeli.
78/6-7
[Biz yeryüzünü bir döşek, yapmadık mı? Dağları da birer kazık.]
3. DÜNYA DÜZ İSE GÖKYÜZÜ DE DÜZDÜR!
Dünya yüzeyine bakarken kafamızı sağa sola çevirirsek, paralaks etkisi olur. Gece ise gökyüzüne baktığımızda gezegenler dışında, yıldızların tek bir cisim gibi hareket ettiğini görürüz. Uzaklık paralaks etkisini yok derecede azaltır. Yani yıldızların uzaklıklarının farkında olmadan onları tek bir cisim gibi, aynı uzaklıkta görürüz.
Kuran'da da Allah gökyüzünü sayfa gibi düreceğini söylemiştir.
21/104
[(Düşün o) günü ki, yazılı kağıtların tomarını dürer gibi göğü toplayıp düreriz. Tıpkı ilk yaratmaya başladığımız gibi onu tekrar o hale getiririz. (Bu,) üzerimize aldığımız bir vaad oldu. Biz, (vaad ettiğimizi) yaparız.]
39/67
[Onlar Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır. Gökler O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir.]
Kuran aynı zamanda göğü çatı ve ya saçak/kubbe şeklinde tanımlamıştır.
52/5 [Yükseltilmiş tavana (göğe).] ayetinde çatı olarak kullanılan arapça kelime 'sakıf'tır.
Ve aynı kelime 16/26 [Onlardan öncekiler de (peygamberlere) hile yapmışlardı. Sonunda Allah da onların binalarını temellerinden söktü üstlerindeki tavan da tepelerine çöktü. Bu azap onlara, fark edemedikleri bir yerden gelmişti.] numaralı ayette, 'temelleri alınan binanın çatısının düşmesi.' anlatılırken kullanılmıştır.
43/33 [Şayet insanların küfürde birleşmiş bir tek ümmet olması (tehlikesi) bulunmasaydı, Rahman'ı inkar edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri gümüşten yapardık.] numaralı ayette de, 'gümüş çatılı evler' için kullanılmıştır, bu 'sakıf' kelimesi.
Yani 'sakıf' kelimesi bütün kuranda aynı anlama yani 'çatı/gök anlamlarına denk düşer.
Bu ayetlerde Kuran, desteklerin üstünde duran düz cisimlerden bahsediyor.
4. YERİN ÜSTÜNDEKİ HER ŞEY YUKARI KALDIRILMIŞ OLMALIDIR!
Düz bir Dünya cisimleri aşağı düşürmeden taşıması gerekir. Ve bu da mutlak bir aşağı yukarı kavramını gerektirir. Ve dolayısıyla yeryüzünde olmayan bir şey yukarı yükseltilmiş olmalıdır. Bu durumda göğün yükseltilmesi gerekmektedir. Çünkü yerde değildir.
88/18
[Göğe bakmıyorlar mı nasıl yükseltilmiş?]
79/27-28
[Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltti, düzene koydu.]
Eğer bu ayetler bir şekilde yıldızları kastediyorsda, yıldızlar da yükseltilmemiştir. Zaten Dünya olmadan önce var olan yıldızlar nasıl ve nereden yükseltilecekti?
Dolayısıyla, dünya atmosferine ve ya evrene 'yükseltildi' kelimesine bulunacak bir bahane yoktur. Yükseltildi kelimesi eğer, 'çok uzaklara yapıldı' anlamına geliyorsa, neden o zaman öyle bahsedilmedi? [88/18]
5. DESTEKLENMESİ MEVZUSU!
Gökyüzünde havada duran bir şeyin, destek alması gerekir.
31/10
[O, gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı, sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koydu ve orada her çeşit canlıyı yaydı. Biz gökyüzünden su indirip, orada her faydalı nebattan çift çift bitirdik.]
Düz bir dünya Güneş'in doğuşu ve batışı için bir yer gerektirir.
18/86
[Musa Güneş'in battığın yere varıca...]
18/90
[Musa Güneş'in doğduğu yere ulaşınca...]
Bunlar yerine, 'gün doğumuna dek, ve ya gün batımına dek yürüdü' yazmak çok daha mantıklı idi.
Ve Güneş, düz bir Dünya'ya her zaman aynı mesafede olmaz. Çok dahiyane.
6. DOĞU İLE BATI ARASINDAKİ UZAKLIK!
Düz Dünya'da doğu ile batı arasında ki uzaklık en fazla uzaklık olarak kabul edilir.
26/28
[Musa, 'O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız, bu böyledir', dedi.]
Bu ayette, 'Allah doğunun, batının ve her ikisinin arasında kalan mesafenin sahibidir' denmiştir. Bu ayetten, bu ayeti yazan kişinin Dünya'yı düz bir yer olarak tanımladığı açıkça belli olmaktadır. Zira yuvarlak Dünya'da doğu ve batı arasında ki uzaklık 'sıfır'dır.
#298986 Pyrrhocorax | 11/09/2014 21:36
22
doğu ile batı arasındaki farkın aynı zamanda dünyanın çevresine eşit olduğunu da düşünün. sonra tartışın. lütfen.
#298987 ikinci nesil | 11/09/2014 21:38
23
@20 aratınca şu link çıktı ama içeriğine bağlantım yüzünden bakamadım:
www.shazinem.com/... linke gerek yok ki, deprem hareketleri kıtaları birbirine yakınlaştırıyor. büyük zaman diliminde birleşecek deniyor. böyle bir malumat var aklımda. çok mu abartmışlar? nesine inanmadın ki?
#298989 kokakirec | 11/09/2014 21:41
24
@21 evet gayet güzel bir açıklama olmuş.
25
@23 inanmama meselesi değil, kimin söylediğini merak ettim. en temizi bilimsel makalelere ulaşmak, onun için gerekli ayarlarım mevcut değil. bilimsel mkalelere ulaşmanın derli toplu yolu da, ilgili konunun ingilizce wiki maddesinde referans gösterilen makaleye ulaşmak. ama asla türkçe wiki değil. yani mantığı yürütecekseniz, din üstünde yürütün nasılsa ölçülebilir değil. ölçülebilir şeyler hakkında makul bir araştırma kafidir. elde edilen veriler hakkında zaten gerekli mantık açıklamaları yapılmak ve kanıtlanmak zorundadır. geniş bir zamanda dünyanın aslında güneş etrafında dönmediğini iddia eden ve bunu kendi mantığınca açıklayıp tvleri işgal eden bir adamın ibretlik hikayesini anlatayım.