Ygs ve lys'yi yeni atlattım. Artık tercih yapma zamanıydı. Nereden geldiyse, Ytü'ye karşı bir ilgim vardı. Gidip görmemiştim. Üniversiteleri araştırırken kendi kendime gidip görmeden o üniversiteye yazılmam diyordum. Telefonla aramaya başladık. Arama listesinin sonunda olan Yıldıza kadar her şey güzel gidiyordu. Gel gör ki telefon konuşması: +Alo?! -Alo... Yıldıızzzzzz...... (sanki hayattan nefret edercesine) +Ehm... Bu sene tercih yapacak öğrencilerdenim. Acaba hangi saatlerce okulu ziyaret edebilirim? -Ziya...?! Napcanız ziyaret edip? +Okulu görmek istiyoruz -Napcanız okulu görüp? +yakıcaz amına koyayım reel: Tercih yaptığım okulu görmek isterim, o nasıl soru? -iyi iyi... tamam gelin, kapıda yardımcı olurlar... (yalandı) telefonu kapattıktan sonra hala yıldıza karşı bir isteğim vardı. orası devlet üniversitesi
lemezler tabi dediler. Ben de gaza gelip akrabayı kafaladım ve iki saf atladık budoya İstanbul'a gittik. Yol yordam bilmiyoruz. Beşiktaşta bahçeşehir üni vardı. Önce oraya bakmayı planlamıştım kafamda. İçeri girdiğimizde hemen bizimle ilgilendiler. Buyrun hoşgeldiniz sultanım harem şurası, odanız burası, siz soyunun ben hemen arkadaşlarımı alıp geliyorum... Güzel kampüstü. Tek kötü tarafı başım şiştiğinde kafamı koyabilecek yeşil bir alan olmamasıydı. Oradan sonra ytü davutpaşa kampüsüne vardık. Okula yeni başlayan küçük çocuklar gibiydim lan sanki. İçim kıpır kıpırdı. Ta ki: +Merhabalar, biz bu sene tercih yapacak öğrecileriz okulu gezmek için geldik , dedim. Güvenlik görevlisi suratını çevirdi. -Ne?! +Okulu gezmeye? -Ha? +Okulu görmek istiyoruz, girebilir miyiz? -Ya bi yürüyün gidin diyerek tersledi bizi. Afalladım. +Abi biz okulu.... -Bağa bak, görüyon mu oradaki afii. Ne diyor: "xx-xx tarihleri arasında okulun tanıtımı var" Şimdi yürüyün gidin buradan adamın başını belaya sokmayın. Okulun tanıtım günleri için öyle bir tarih ayarlanmıştı ki tanıtım başladıktan 1-2 gün sonra tercihler için son gündü. Bizi de içeriye almamıştı. Yorgun bir halde o günü bitirdim. İçimde pek bi kıpırtı yoktu.Ha sonra noldu 1. sırada ytü bilgisayar müh. yazdım. yine bir umut ışığı vardı, hala da var, sakın sönme... Pılımı pırtımı toplayıp İstanbula geldim ve bir vakıf yurduna yazıldım. Haftada 2 gün imana geliyoruz, nedense ben daha da uzaklaşıyorum, ateist miyim lan diye soruyorum şu sıralar kendime. Her neyse, okula gittiğimde elimde ders programım sınıf arıyordum. Üst sınıflardan bir öğrenciye sınıfı sordum: +Kardeş bakar mısın? Bu lineer cebir dersi d011 nerede biliyor musun? -Bi bakayım programına dedi. 2 kağıt vardı elimde. Birisi ders programıyla ilgiliydi, diğeri de o dersi hangi hocadan aldığımla ilgili. Bu son kağıda baya bi baktı. Baktı, bidaha baktı, bana baktı, böyle bir kaç sefer gitti geldi. +...? -Kardeş.... Sen bütün BONUSları toplamışsın tebrikler! dedi. Geçmiş olsun dedi, sınıfı tarif etti ve gitti. Daha sonra anladım ne demek istediğini. Bugün üniversiteye gittiğimde turnikeden geçmeye çalıştım. beni almıyordu... yapma etme diyordum. reddedildiğimi sandım. ardından istanbul kartı cüzdanıma geri koyup öğrenci kartını çıkarttım ve geçtim. içerideydim. o eğimli yokuşu çıkarken masmavi gökyüzünü kağıt sanan ring otobüsleri siyah fırçasını sallıyordu. Ölüyordum mına koyayım