bu sorunun cevabını bilene
- 26@25 o bilince sahip olmayı açıklarsam nobel falan alırım herhalde.
- 27@26 hala anlamadın dimi aslında drj ısmarlamamaya çalışıyor. .s
- 28@26 tam anlatamadım, işte diyeceğim şey yıllardır bitkileri falan bilinçsiz, sadece belli programlanmış elektrokimyasal tepkiler veren canlılar sanardık. fakat son yıllarda kanıtlanan şeyler var. bir sinir sistemlerinin olabileceği. ama nöronlara dayalı değil tamamen hormonlar üzerinden çalışan gelişmiş bir sinir sistemleri olablir ki, bunu kanıtlayan çalışmalar var aslında. neyse işte... kahveyi içeriz, bi haftasonu narlıdereye gel kapıdan uzatırım pet bardakta.
- 29@28 neydi hacı bir film vardı bitkiler bazı gazlar salgılıyordu sonra insanlar 1-2 dakika saçma sapan durduktan sonra kendilerini öldürüyorlardı falan. he şimdi bilimsel konuşmaya geçersek; bu bence şöyle gelişmiş bir sistem; bildiğimiz gibi dünya millyarlarca yıldır var. ve bilimsel konuşacaksak evrimi de kabul ederek devam ediyorum, şimdi bu milyarlarca yıldır var olan dünyada o bölgede kalan yoncalar östrojen salgılamaya başlamış demektense o bölgedeki östrojen salgılayan bitkiler kalmış demek daha mantıklı geliyor bana. ya da o bitki yaşamak için zehir üretiyor değil de sanki yaşayanlar sadece zehir üretebilenler... yani vurgulamaya çalıştığım nokta illa ki bir sinir sistemi gerekli değil. olsaydı bir çok şey daha mantıklı olurdu tabi ki. fakat alternatif çıkarımlar da mevcutken bence sinir sistemi var demek, ya da sinir sistemi oldu demek yanıltıcı olabilir. film de bu btw: www.imdb.com/...
- 30birincisi evrim konusunda hem fikiriz. fakat verdiğim örneklerdeki bitkiler atropin veya östrojen ile ilgili genoma sahip fakat epigenetik mekanizmalarla(histonlar, head shock proteinler vs) bu genleri inaktif olan bitkiler, adlarını bulursam atarım buraya da. yani bir şekilde epigenetik bir değişiklik yapıyorlar ve bunu neredeyse bilinçli bir şekilde yapıyorlar. bu adaptasyon veya daha iyi savunması olanın hayatta kalmasıyla ve doğal seleksiyon ile de açıklanabilir tabii ki. ama doğal seleksiyon sürecinde o bölgede birden fazla mutasyon açığa çıkmalı ve bazı mutasyonlara sahip olanlar yaşamalıdır sadece. fakat verilen örneklerin de kısa sürede gerçekleşmiş olduklarını da belirtmek lazım. bitkilerin bizim gibi olmasa da bir bilinçlerinin olup olmadığı konusunda meraklıyım. çünkü daha önce karşılaşmadıkları bir kuraklık ve büyük bir tehditle karşı karşıya kalınca buna yönelik genetik değişiklikleri seçebiliyorlar. adaptasyon mekanizmalarının işlemesi için ise en az bir kaç nesil boyunca hem tehdit hem de mutasyonlar var olmalıdır. misal Arabidopsis thaliana diye bir bitki var. bu bitkinin duyma yetisi kazandığı kanıtlandı. fakat bu ilk etapta anlaşılmamıştı. sese tepki verecek bir mutasyon geçirmişlerdi yıllar içinde fakat neden? sonra yapılan araştırmalarda tırtıllara zarar veren salgılarıyla bir ilişki kuruldu, ki bu bitkiler, tırtıl yaprağı kemirince hemen o yapraktan o salgıyı salgılamaya başlıyorlar. yani tabii ki evrim bunu açıklıyor fakat nasıl bu kadar nokta atışı mutasyonlar, adaptasyonlar olabiliyor ksıa bir süreç içerisinde. yani arkebakterilerden kompleks bir canlıya geçiş milyonlarca yıl sürüyor, ışık algılayan pigmentlerden bir göz oluşması da milyonlarca yıl alıyor fakat sadece 1-2 jenerasyon içerisinde bu tür savunma mekanizmalarının gerçekleşmesi bize bir şey gösteriyor. o da bitkilerin de alışılagelmişin dışında bir sinir sistemleri olduğunu( tehlikeyi algıladıklarını, karşı cevap, refleks ortaya koyduklarını ve bunun da belli bir amaca yönelik yapıldığını) düşündürüyor. bir misal daha Mammillaria hernandezii adlı kaktüs kurak bir ortamda yetiştiriliyor ve hemen bir sonraki nesil kuraklığa daha dayanıklı adaptasyonlarla doğuyor.
- 31