151
ilk paragraf yine asıl soruyu cevaplandırmak yerine soruyu ayrıntılı açıklıyor gibi daha çok. yani neden öyle olduğu sorusuna cevap arıyoruz asıl. ama "örneğin ben çocukken babama sorduğum soruların bazılarını cevaplamazdı ve odanda ansiklopedi seti var derdi" bunu çok beğendim. burada yaklaşıyoruz cevaba bence.
152
eğer sen çocukken merak ettiğin şeylerin peşinden koşarak kendini tatmin edecek derecede bilgi sahibi olabilmişsen o zaman sen bilgi arayışını sürdürürsün. ama bilgi edinebileceğin şeyler kısıtlıysa ve illa ki her şeyi bir büyüğünden duyarak öğrenmeye alışmışsan o zaman duyarak edindiğin bilgilere inanma alışkanlığı geliştirebilirsin. bunun temelindeki şey bence kaynağın güvenilirliğini sorgulamamaktır. çünkü her kaynağa güvenmeye alışmışsındır. çelişkilerle karşılaşmamışsındır, bir büyüğüne 'sen böyle diyorsun ama burada farklı söylemiş' gibi cümlelerle gitmemişsindir.
#358526 silahşör | 08/12/2014 19:44
153
@155 işte burada o başta eklediğim şeye dönüyoruz. bilginin yoktan var olmaması yani. şimdi onu aynen değil ama ondan çıkan sonuçlarla beraber yorumlarsak daha iyi bir noktaya doğru ilerleyebiliriz.
154
@156 bunun üzerine biraz düşünmem gerek sanırım.
#358528 silahşör | 08/12/2014 19:50
155
@154 buradan şu sonucu çıkarabiliriz o zaman: nasıl ki insan rahata alışıyorsa rahat olmamaya da alışabilir. Tıpkı babanın çocuğa o cevabı vermesi gibi. @156 eklediğin şeyle bu cümle arasında şöyle bir bağlantı kurabiliriz gibi: "bazı insanlar birinden öğrenmek yerine kaynağından öğrenmeyi seçerler ve böylece var olan bilme arzusunu daha ileriye taşırlar. Bazı insanlar ise önüne verileni aldıkları için bilme arzusunu köreltirler. Ama paragrafın başında " bilme arzusu doğuştan gelen bir şeydir" önermesini doğru kabul ermeni, gerekiyor.
156
Ek olarak şunu da yazayım: bahsettiğin bilginin yoktan var olmayışını 'bilgiyi arama arzusu' olarak tanımlıyorum çünkü bebekken insan pek bir bilgiye sahip değildir. Sonraki dönemlerde bu arzuyu azaltanlar bilgiye erişmeyenlerdir.
157
@158 bilme arzusu tabi ki doğuştan gelir, insan bilgi açlığı duymasaydı iletişim diye bir şey gelişmezdi. bir bebek konuşmayı zorla öğrenmez mesela onu öğrenmek için çaba harcar. bence.
#358531 silahşör | 08/12/2014 19:54
158
@157 şunu da ekleyeyim daha sağlıklı bir düşünme olsun:
bilgi derken yalnızca tekil olarak bilgi parçasını düşünmemek gerekir. zihinde birbiriyle bağlantılı çok geniş bir bilgi ağı vardır. ayrıca edinilen bilgiler sürekli olarak yorumlanmaktadır. bu yorumlama işlemi olmadan bilginin anlamı kalmaz. peki o bilgi nasıl yorumlanır? insanın dünya görüşü, kişiliği burada ortaya çıkar: düşünce sistemi. kabul edilmiş temel soruların cevabı olan en temel bilgiler, diğer bütün düşünceye zemin hazırlar. bu zeminin üzerinde, bu zemine göre yorumlanmış ve kabul edilmiş diğer bilgiler yükselmeye başlarlar. sonunda o zemin üzerinde bir yapı meydana gelir, bu yapı sürekli gelişmektedir. işte insan bilgileri bu yapı ile yorumlar, süzgeçten geçirir, yaşamını yorumlar ve süzgeçten çıkan yontulmuş bilgiler ile yaşar.
yani bilgi derken düşünce sistemini de düşünmek gerekir. hiçbir bilginin yoktan var olmamasını şimdi buna göre düşünebiliriz.
159
ara verelim tartışmaya biraz düşünelim, dinlendirelim. öyle daha sağlıklı olur.
160
Evet, iyi olur.
161
@161 zaten aslında işin biyolojik işleyişine girmeden de anlatmak istediğimiz o değil mi, yani eğer senin bilgi ağını oluşturan bilgi parçacıkları sağlam değilse, demek istediğim, kaynakarca desteklenmemiş doğruluğu muallak olan bilgilerse sen bundan sonrası için de öyle çok sağlam bigiler arama işine girişmezsin aslında içten içe zaten yapının temelden sakat olduğunu biliyorsundur.
#358535 silahşör | 08/12/2014 19:58
162
evet geri dönelim :D konu yanlış yerlerde ilerlemesin diye tam olarak temelinden gidelim. soru şu: insanın kişiliği nasıl oluşur? karakteri nasıl oluşur? insan neye göre seçim yapar, sonuçta neye göre kültürlü ya da cahil bir birey haline gelir?
163
@162 bence insan seçimlerinde özgür değildir. hayatının her alanında toplumun veya çevresinin ailesinin etkisi onun seçimlerini her zaman kısıtlar. bunu açabiliriz mesela. karakterine de etkisi aynı şekildedir diye düşünüyorum.
#358621 drjivago | 08/12/2014 22:23
164
@163 özgürlüğü öyle düşünme, özgürlük dendiği zaman mutlak özgürlüğü ele alırsak işimiz zor çünkü mutlak özgürlük imkansızdır. özgür olabilmek için her şeyden bağımsız olmak zorundayız. hava şartları dahil. kısacası mutlak özgürlük tanrıya mahsustur ya her şeyden bağımsız olacaksın ya da her şey sana bağımlı olacak.
#358623 silahşör | 08/12/2014 22:25
165
@163 ama haklısın tabi kişiliğin oluşumunu çevresel etkiler belirler bence de. ama ona özgür değildir demiyelim insan seçimlerinde özgürdür.
#358625 silahşör | 08/12/2014 22:28
166
@162 soru manyağı ettin, gerçi hepsi birbiriyle bağlantılı. :D 1) İnsanın kişiliğini her şey etkiler bence. Küçüklüğünde hep siyahın tonlarını gören biri siyah rengini sevebilir ya da ondan nefret edebilir. insanların kişiliklerini onların ilgilendikleri şeyler belirliyor. bence bunun gibi bir çok şey kişiliğin oluşmasını sağlıyor.(görüntüler, dinlenen müzikler vs.), 2) insan neye göre seçim yapar derken, neye göre cahil veya kültürlü olur'u soruyorsun heralde. yine eskiden yaşadıklarına bağlıyorum ben bunu. ama açıkcası bunu düşünmem lazım, çok uzun bir süreç çünkü.
167
Neden sustunuz :( ben gidiyorum .s.s
168
@168 sen ''düşünmem lazım'' deyince; seni bekliyorduk biz de. bi düşünsün de rahatlasın dedik.
#358651 drjivago | 08/12/2014 23:19
169
Çok naziksiniz. Geç oldu zaten bu saatten sonra ne yapsan yazamam.:D haydi iyi geceler :)
170
evet bu konuyu iyi düşünmek gerek gerçekten. yaşantılarımızdaki problemleri değiştirebilmek, yaşantılarımızı değiştirmekten geçer. bu da hem kendi yaşantımız, hem de beraber yaşadığımız insanlar ve sonuç olarak bütün bir toplumun yaşantısını değiştirebilmekten geçer. bunun için de en temelde "insan neye göre yaşar, neye göre düşünür?" sorusunu cevaplamalıyız. yani insan kişiliğinin ne olduğunu, nasıl oluştuğunu ve geliştiğini öğrenmemiz gerekir. gerçekten çok temel ve gerekli bir konu olmasına rağmen gündelik yaşantımızda bu konunun üzerine eğilmiyoruz. aslında hepimiz rüzgarda sürükleniyoruz, kendimizi kültürlü zannetsek de bilinç altı diye köşeye attığımız şey aslında kendimiziz, kendimizi bile tanımıyoruz. yani aslında o "cahillik" bizde de fazlasıyla mevcut. ama üşengeçlik diyemeyiz, çünkü erinmemek için önce ne yapması gerektiğini bilmeli insan. daha doğrusu bir şeyler yapması gerektiğini bilmeli önce. neyse yarın devam edelim :)
171
Bilgi nedir?
172
sert girdin bugün :D
173
yine doğru okuyamadım şu başlığı :(
#361762 meyveli turta | 12/12/2014 21:56
174
@172 direkt konuya gireyim dedim.:D
175
"doğadan-nesneden insan düşüncesine yansıyan verinin işlenmiş hali." diye tanımlamışım daha önce. insan emeği, düşünceyi- o da kavramları, kavramlar da tanım yapmayı gerekli kılar. yani doğayı tanımlamak gerekir, bunun için doğanın özellikleri bilinmeli anlaşılmalı ki soyutlanabilsin. benim bildiğim bilgi bu. hayvanlardaki şartlanmaları bilgi olarak sayabilir miyiz bilmiyorum mesela. ben de emin değilim tam.