iş bu entry başka bir entrye ön ayak olacaktır zamanı gelince. daha önce şu başlıkta kısaca değindiğim konudur:
www.exkutupsozluk.com/... ''konuya başlamadan önce anksiyete nedir onu bir öğrenelim.anksiyete genel anlamda endişe,korku ve tedirginlik gibi alt anlamlara sahip kapsayıcı bir kelimedir.stres sonucu oluşur genelde.anksiyete yaşayan kişide psikolojik olarak çökme yaşanabilir ya da fizyolojik olarak etkilenir.sempatik sistem aktivasyonu sonucu kalbi hızlanır,terler,stresten sıçamaz,midesi bulanır vs.. aslında korku ile benzer bir şeydir fakat bazı farkları vardır. korku yunan mitolojisinde
phobos adlı tanrıdan gelmektedir. korku anksiyetenin şiddetli halidir ve bir nesneye yönlendirilir. yani köpekten korkarsınız. mesela yolda karşınıza köpek çıkarsa bu korkudur fakat yolda köpek yokken bir beklenti içine girmeniz ve belli duygular( heyecan, kaygı vs..) yaşamanız anksiyetedir. '' ölüm anksiyetesi de aynen bu şekildedir. yani sizi öldürebilecek organik bir neden yokken endişe hissetmenizdir. genel olarak beklenti ile alakalıdır. yani yüksek bir yere çıktınız örneğin, parmaklıklar falan var, güvenlikli bir yer. fakat yine de ölmekten endişe ederisinz. ya şöyle olursa ya böyle olursa diye aklınızdan geçirirsiniz. işte anksiyete tam olarak budur. bir nesneye veya objeye projekte edemediğiniz endişe, heyecan duygularının bir karışımı şeklinde tanımlayabiliriz. ama oluk oluk kan akan bir damar ise bir korku oluşturur. o şeyin sizi öldüreceğini bilirsiniz. hislerinizi kanamaya projekte edersiniz ve durdurmaya çalışırsınız. fakat anksiyetenin psikolojik belirtilerinin yanında bedensel beirtileri de vardır. bunlar çarpıntı, terleme, göz kararması, bulantı, kusma, halisünasyonlar şeklinde de gözlenebilir. önemli olan asıl nokta bu. yani ortada size yönelik gerçek bir tehdit yokken resmen altınıza sıçacak hale geliyorsunuz. biraz daha genişletmiş olduk. az kaldı asıl konuya varacağım.