26
yani insanda az çok empati diye bir şey oluyor ister istemez.
#365700 silahşör | 19/12/2014 00:44
27
yazmak insanlar için ihtiyaç olduğundan dolayı, ya da kendini ifade etmek diyelim, bir adamın yazdığı bir romanı okuma isteği bende tamamen meraktan ileri geliyo, merak ediyorum. insanları yazmaya iten şeyleri, herkes para kazanmak için yazmıyor. belki bir insanı öldürüp vicdan azabı çekmemişsindir ama suç ve ceza'yı okuduğunda raskolniov'un vicdanıyla olan çatışmasına için sızlar, o parçalanmışlığı iliklerine kadar yaşarsın. belki bir gün seni cinayet işlemekten alıkoyabilir bile.
#365710 silahşör | 19/12/2014 00:49
28
cevap vermek istiyorum müsaadenizle. öncelikle silahşör: neden kendini o insanın, o roman karakterinin yerine koyuyoruz ki, bunu anlamıyorum zaten ben. bu senin dediğin şey, insanın kendi gerçekliğinden kaçışıdır. yine az önce sorduğum soruya geliyorum. kitapların birçoğu, gerçeklerden kaçmamamız, onlarla yüzleşmemiz gerektiğini salık verirken, insanlar neden kendilerini roman karakterlerinin yerine koyup, gerçeklerden kaçıyor? nickimyok: paraşütle atlayan adamın ne hissettiğini evet kitaptan öğrenebilirsin, bunu kabul ediyorum. ama sen kendi duygularını öğrenemezsin ki bu şekilde. yani sen, kendin paraşütle atlarken ne hissettiğini bilemezsin ki, o roman karakterinin neler hissettiğini okuyarak. neler hissedeceğini bilmenin tek yolu, paraşütle atlamaktır. önemli olan burada senin ne hissettiğin mi, yoksa kurgulanmış bir karakterin ne hissettiği midir? o adamın ne hissettiğini öğrenmen, senin kendini tanımana ne kadar fayda sağlar sen o eylemi yapmadığın müddetçe?
29
sana şöyle cevap vereyim insan her istediğini yapabiliyor mu bu hayatta hadi şimdi paraşütten atlamak iseyeyim atlayabilir miyim bu vakitte. hayatında ne kadar şeyi deneyimleyebilirsin ki bu kadar basit bir eyleme sığdırıp paraşütte atlama örneği veriyorsun. köyde yaşayabilir misin ya da hapite kaldın mı ya da evine haciz geldi mi uzun soluklu devingen eylemleri düşün kaçını hayatına sığdırabilirsin?
#365714 nickim yok | 19/12/2014 00:53
30
kısa yazın okuyamıyoruz :D
31
@28 gerçeklerden kaçmış olmuyoruz ki kendimizi o karakterin yerine koyduğumuzda, ki ben bu karakter olayım deyip de koymuyoruz zaten, bu tamamen psikolojik olarak istemsiz gerçekleşir, sen bir filmden romandan ya da herhangi bir kurgudan karakter seçmediğin takdirde onun içine giremezsin, insanlar film izleyip ağlıyolar bununn sebebi kendilerini bi karakterle özdeşleştirmeleri. (istemsizce) zaten filmlerin amacı da odur seyirciye kameranın varlığını unutturabilmek. ama romanlar gerçeten kaçış değildir. gerçeğin ta kendisini adamın yüzüne vurur.
#365716 silahşör | 19/12/2014 00:54
32
kelle paça.....................................................................................................................................
33
Bir çocuk okur-yazar hale geldiğinde, artık geriye dönüş imkansızdır. Bir müzenin içinde gezinin. Okur-yazar yetişkinlerin neyi göreceklerinden emin olmak için tablolardan önce, bu tabloların altındaki tanıtıcı kartları okuduklarını göreceksiniz. Hatta, sadece kartları okuyup tabloları tamamen es geçişlerine bile tanık olabilirsiniz. Okuma-yazma öğrenme kitaplarında da belirtildiği gibi, okuma kişinin önüne çeşitli kapıları açar. Ne var ki bu kapılar bir kez açıldığında, bu kapılardan bakmaksızın dünyayı görmek neredeyse imkansızdır.
34
nickimyok: verdiğim örneğin spesifikliğini kabul ediyorum. paraşütle atlamak ya da buna benzer spesifik örnekleri istediğimiz vakit gerçekleştiremeyebiliriz ve bu deneyimleri yaşamış insanları kitaptan okuyarak öğrenmek isteyebilirsin, kabul ediyorum. ama şimdi şöyle düşünelim: ben zamanında paraşütle atladım. konu benim atlamam değil tabi ki. ama ben şimdi sana bunu anlattım diyelim uzun uzun, ha bunu x kitaptan okumuşsun ha da ben sana anlatmışım. aradaki fark ne? hatta ben anlattığımda bu kurgulanmış bir hikaye bile değil, gerçeğin ta kendisi oluyor. yine diyelim ki dışarıya çıktın insanlarla konuştun. dışarısı evsiz barksızlar, evine haciz gelenler, son 6 ayı kalmış insanlarla dolu. hatta belki de hiçbir kitapta göremeyeceğin hikayelerle dolu dışarısı, gerçek hayat. sorduğum şey de zaten bu, dışarıda bu kadar gerçek hikaye varken, kitaplardan çok daha ilginç ve kitaplarda dahi göremeyeceğimiz hikayeler varken, neden kitaplar? silahşör: bağışla, yukarıdaki ile benzer bir cevap verecem ama. bir gün bir arkadaşıma "bir taksici kitap yazsın, almazsam şerefsizim. ben o kitabı, niçenin yazdığı bir kitaba değişmem" dedim. arkadaşım da "eğer taksici bir kitap yazarsa, yazmışsa o taksici dejenere olmuş, dezenformasyona uğramış demektir" dedi. yani gerçek dedimiz şey, taksicinin yazdığı ve kitap haline dönüştürdüğü şeyler değil, taksicinin ta kendisidir.
35
mumbar..........................................................
36
@34 dışardaki insanlar anlatırken bizim bazen analiz etme durumunu derinlemesine anlama bilişimiz oluşmayabilir. anlık bir durum gibi gelir o an üzülür sevinir vb. ama kitapta bu gibi durumların ardalanı da işlenir adamın iç dünyası içtiği sigaranın dumanını çekiş şekli gözlerini kaçırışı ekonımik durumu vb vb. o zaman biz bu olayın derinlemesine yaşamış gibi oluruz. eğer karşımıza gerçek hayatta böyle biri çıktığı taktirde o adamla duygudaş oluruz. daha iyi anlarız. o kadar hızlı yaşıyoruz ki normal hayatta bir çok detayı es geçiyoruz kitaplar burda soluk almamızı sağlıyor bak bunları gözden kaçırıyorsun diyor
#365723 nickim yok | 19/12/2014 01:13
37
@34 Taksiciye koyayım sana bir şey olmasın.... :D İyi güzel diyorsun da gerçek dediğin şeyin her tarafını görebiliyor musun? Kitapta görüyorsun işte. Sokakta dava'sına giden kafka'yı görünce kitaptaki hissiyatı alamayacaksın ki. Cümleler burada çok etkilidir. Özellikle roman karakterleri günlük hayatta gördüğümüz insanlardan daha iyi resmedilir. Hatta senin Kafka ile aran en yakın dostunla aradaki ilişkiden daha iyi olabilir. Çünkü arada fiziksel engeller yok, her şey senin zihnindeki kafka'da bitiyor.
38
@34 evet ama rusyadaki bir taksiciyle oturup muhabbet edemeyiz mesela. veya şimdi çıksam bir durağa gitsem, anlat abi desem, bana bütün hayatını anlat desem müşteri gelene kadar belki anlatır. ki zaten önemli olan taksicinin yazdığı romanda anlattıkları değil. taksicinin hayatı da değil. kime ne o adamın hayatından, bugün anlatsa yarın yine kendi hayatına devam edersin. insanlar anlaşılmak ve anlaşabilmek isterler, senin kimseye anlatamayacağın duyguların olur, bir roman yazarsın, hem de çok alakasız bi roman, o duyguların o romanı sen istemesen de şekillendirirler. roman okurken olaylara çok fazla takılmamalı, yazarın gerçekliği unutulmamalı. ki aslında çok fazla çeşidi var bunun. sen mesela neden sözlükte yazıyorsun? veya buraya yazılanları okuyorsun?
taksicinin varlığından haberin olmadığını düşün, yazdığı kitabı okumadan da onun varlığından haberin olamayacağını. daha fazlasından haberdar olmak için okuyorsun işte eline geçtikçe. örneğin shakespeare diye bir insan onu hiç okumamış birisi için hiçbir şey ifade edemez ama benim gözlerim dolar adını duyunca.
#365725 silahşör | 19/12/2014 01:15
39
iyi ama neden bu detayları es geçme hatasına düşüyoruz ya da düşüyorsunuz? eğer karşımıza gerçek hayatta böyle biri çıktığı taktirde o adamla duygudaş oluruz. daha iyi anlarız. o kadar hızlı yaşıyoruz ki...bu kadar hızlı yaşamaya ne gerek var ayrıca, ben anlamıyorum. eğer detayları kaçırıyorsak hızlı yaşasak neye yarar ki ?
40
@37 senin bahsettiğin şey, hayali bir arkadaş. kafanda kurduğun kafkayla dostluk kuruyorsun. kafka kim? ölmüş gitmiş bir adam. neden kafka ile sinemaya gidemiyorsun ya da neden konuşamıyorsun? sen kitaplardan gerçeğin her yanını gördüğünü mü iddia ediyorsun? kitapta okuduğun şey yazarın kendi gerçekliği? yazarın gördüğü gerçekliğin, gerçekliği her yönünden kavradığını nasıl iddia edebiliyorsun? belki de ben gerçeği kafkadan daha iyi görebiliyorum. ama yazmadığım ya da yazdığım halde sen okumadığın için bunun farkında değilsin? benim kafkadan ya da başka bir yazardan çok daha fazla gerçeği görmediğimi neye dayanarak iddia edebilirsin ki ?
41
@39 biz yaşamıyoruz insanlığın kusuru bu benim gözümde. es geçmek zorunda kalıyoruz. bir sonraki güne sürekli bir şeylerle uyandırıyor çalar saat bizi. binlerce problemimiz var. her yerden denetleniyorsun başını alıp gidemiyorsun. borçlu doğuyoruz o borcu ödemek için hep koşturuyoruz.
#365728 nickim yok | 19/12/2014 01:23
42
SA BEYLER MUHABBET KOYU Bİ SELAM VERİP ÇIKIYIM DEDİM GG
#365729 johnny bravo | 19/12/2014 01:24
43
yıllar süren bir çalışmanın sonunda ortaya koyulmuş bir romanın sana anlatabileceklerini, hiçkimse konuşarak anlatamaz. sen bir başkasının bedenine girip yaşayamadığın takdirde romandan edinebileceklerini herhangi birinden elde edemezsin.
#365730 silahşör | 19/12/2014 01:24
44
daha fazlasından haberdar olmanın yolunun kitaptan geçmediğini ifade etmeye çalışıyorum ben de. benim sorum yazarlar neden yazıyor değil? herkes yazar. al şimdi de ben yazıyorum. kendini ifade etmek istersin ve yazarsın iyi ya da kötü bir şeyler. ben o yazılanı senin neden okuduğunla ilgileniyorum. ben neden okuyorum buradaki yazıları? öylesine zaman geçirmek için, canım sıkıldığı için. yani çekirdek çitlemek ile buradaki yazıları okumak arasında benim için bir fark yok. ha sen de bunu diyorsan, yani sen nasıl ki çekirdek çitlemekten keyf alıyorsan ben de kitap okumaktan öyle keyf alıyorum diyorsan, zaten buna diyeceğim bir şey yok. ama senin daha haberdar olmadığın yüzlerce binlerce insanı ne yapacağız, nereye koyacağız? ben zaten sana gidip de taksi durağına adamın hayatını sor demiyorum, aman yapmayın, döverler adamı :)
45
@41 bunun için yorum yapmayayım. zira orada söylediğin konulara dalarsak şu anki konudan uzaklaşırız. o biraz daha felsefeye, varoluşa giriyor, onu şimdilik es geçelim. @43 roman okurken kimsenin bedenine girip yaşandığına inanmıyorum ben ya da varsa da bunun aynısını dışarıda da yapabiliriz. eğer bunu yapamıyorsak da, az önce bahsettiğin detayları kaçırmaktan, hızlı yaşamaktan vb. sorunlardan dolayı. yoksa aynı olayların ben dışarıda da olduğunu düşünüyorum. bir garsonun hayatı okunarak empati yapılacağına inanmıyorum ben. bir garsonla empati kurulmak isteniyorsa yapılması gerekenin, gidip bir lokantada garsonluk yapmak olduğuna inanıyorum ben.
46
zaten bir kitap okuyup durmamanın sebebi de o, sokaklarda gezerek beyoğlu'nun en karanlık sokaklarıa girip çıkarak, orada dönen uyuşturucu ticaretini veya fuhuşu, yalnızlığı çaresizliği göremezsin, ilgini çekmeyen bir şeyle ilgilenmezsin bile roman derinlemesine anlatır, adam yaşamıştır bizzat beyoğlu'nda uyuşturucu için beş kişiye pazarlanmıştır ve anlatır. pisliği ve çaresiziği oradan okursun. ama gidip bir fahişeye sorsan paran yoksa uza yakışıklı cevabını alır geri dönersin.
#365734 silahşör | 19/12/2014 01:30
47
@46 anlamadım. uyuşturucu ve fuhuşla ilgilenmiyorsan zaten onu neden kitaptan okuyasın ki? eğer ilgileniyor ve öğrenmek istiyorsan da gider ve öğrenirsin oradaki hayatı? kaldı ki yazarın o beyoğlundaki hikayeyi yaşadığını nereden biliyorsun? belki de kurguladı? belki de o yazdığı gerçekle çok da uyuşmuyor? bunu nasıl bilebilirsin ki... ve dediğim gibi ilgilenmiyorsan neden o konunun anlatıldığı kitabı okuyasın? ilgileniyorsan da neden gidip kendin görmüyorsun?
48
@45 senin sorduğun soruya cevap verdim felsefe olmayan varoluş sorunu olmayan bir şey mi var. hepsi iç içedir konuyu irdeledikce felsefe de girir. şuan senin yaptığın da felsefeden başka bir şey değil. es geçmemzin nedenlerini sana anlattım.
#365736 nickim yok | 19/12/2014 01:35
49
@47 gidip göremezsin çünkü. ilgilenmediğin bir şeyden kastım da küçük ufak tefek ayrıntılar. gidip öğrenmen de mümkün değil bunu diyorum ya git öğrenmeye kalk bak ne cevaplar alıcaksın. onu bir günde asla öğrenemezsin o ortama girebilmek için çok zaman harcarsın eline geçen yine bir hiç olur. fakat maksimum 3 günde okursun.
#365737 silahşör | 19/12/2014 01:37
50
@48 felsefe yaptığımı zannetmiyorum. felsefe yapıyorsam da bunun farkında değilim. ama yaşamımızı hızlı bir şekilde yaşamamız ya da detayları es geçimizin, "neden kitap okuyorsunuz" konusunu parçalayacağını düşündüğüm için cevap vermedim. her ne kadar hayattaki her şey iç içe geçmiş olsa da bazen konulan ince sınırların, aynı konuda kalmamız için yararlı olacağını düşünüyorum. o nedenle şe ettim. yoksa o konuyu da başka zaman başlık açarsan onu da konuşmak isterim tabi ki, neden olmasın.