1
evet gençler bir aydır yoktum, sebebi ise bir aşkın peşine usta avcı içgüdülerimle düşmemdi...
Sırf avıma daha iyi odaklanabilmek için sözlükten ayrıldım evet, hepinizden özür dileyerek o avı anlatıyorum şimdi, ve hüzünlü bir finali..
Aşkın Fizyopatolojisi
''Tabi sen de haklısın'' dedim...Diyecek bir şey bulamaığımdan değil elbette, belki onu üzecek ya da tartışma çıkaracak bir durum oluşabileceği için devam etmedim. Tartışmak, eleştirmek çok sevdiğim hastası olduğum şeyler olsa da onun karşısında ağzımı bıçak açmıyordu.
Lise yıllarımda herkesi eleştirme ve tartışma huyum belki de ergenlikten belki de artık p.çliğin prim yapmasından mı kaynaklanıyordu bilmiyorum. Laf koymadığım ne fizikçi ne matematikçi kalmıştı. Fen lisesinin yaşlı ve bir ayağı emeklilik hayallerinde bir gözü emeklilik maaşında olan hocalarıyla tartışmak pek sıkıntı yaratmazdı. Nasıl olsa 3-4 ay sonra gidiyorlar diye benimle pek uğraşmazlardı.
Nasıl olduysa biraz da bu huyum sayesinde matematikçi ile tartışarak matematik, fizikçi ile tartışarak fizik öğrene öğrene tıp fakültesini kazandığımda artık kafa tutacağım kişiler daha güçlü olmuştu. Ve öyle boş muhabbetler değildi benimki...Bir yerdeki en ufak problemi veya hatayı dayanamaz tartışmaya açar eleştirirdim ve bu karakterim olmuştu artık. Tabi tıp fakültesinde profesörle hastayı tartışmak, hastayı niye bekletiyorsun diye çıkışmak sıfır almayı kabul ettiğiniz anlamına geliyordu. Tabii bir de hocalarımın bilimsel birikimleriyle benimki karşılaştırıldığında yenilgi kaçınılmaz oluyordu. Hatta ben konuştukça beni anatomi ile eziyorlar sonra da fizyopatoloji ile dövüp steril bir eldivenle gömüyorlardı. Bilim insanları özgürleştirirken resmen beni ehlileştiriyordu...
Neyse konuyu dağıtmadan devam edeyim. Yürümeye devam ettik Melis'le, o anlatıyor ben dinliyordum ve arada kafamı sallayıp ''vay or.spu çocukları, vay şerefsizler'' diye küfürler savurup ona destek oluyordum kendimce. Onun sinirlendiklerine ben de sinirlenip prim yapmaya çalışıyordum, o eleştirdikçe ben edilmemiş küfür bırakmıyordum. Zaten aşk bunu gerektirmiyor muydu?
Alkolün de etkisiyle cesaretimi toplamıştım zaten daha birlikte yürümemize başlamadan evvel. Tam ışıklarda durduk, yayan aşıklar için kırmızı yanıyordu. Damperli bir kamyon da bizimle birlikte durdu. Ümit Besen abimizin sesi yükseliyordu kamyondan. Sıcaktan bunaldığı için atletle duran pos bıyıklı, kamyoncu abi de pencereden bize bakmaya başladı. Takmadım... Lambada yanan kırmızıyı aşkın,erotizmin rengi diye yorumladım ve Melis'e dönüp bir çırpıda konuştum:
-Ben senden hoşlanıyorum, seni seviyorum...
Uzun bir sessizlik oldu: bir kadın doğurdu, bir başkası hamile kaldı o da doğurdu, kundaktaki bebek yaşlanıp öldü, akrep yelkovanı hi mi hiç takmıyordu, her tarafı bir karanlık aldı gitti...Tanrıya yakaranlar oldu, kafayı sıyırıp kuyruklu yıldızın peşine takılıp intihar edenler de oldu...Sessizliği yırtan kamyoncunun kahkahası oldu.
Melis suratıma baktı, ben zaten onunkine bakıyordum ezelden. Birden esmer suratında 12 punto ile yazılmış yeşil bir uyarı yazısı belirdi: mimik.exe bir sorunla karşılaştı ve kapatılması gerekiyor...Hiçbir şey demedi. Belki de en kötüsü bu derken bu düşünceyi kafamdan hemen sildim çünkü daha kötüsünün de hemen ardından geleceğine emindim.
Yeşil ışık yandı, damperli kullanan abi el frenini indirdi, yavaşça hareket etmeye başladı. Melis birden kendinden beklenmeyecek bir çeviklikle damperlinin arkasına zıplayıp tutundu birden:
-Olmaz, senden hoşlanmıyorum ki ben...
Damperlinin ardından toz duman içerisinde kalakaldım, pencereden bir sütyen havalandı ve yola savruldu...Aşkta San Marino'nun kalecisi gibiydim.
Ertesi gün uykulu ve geceden kalma halimle amfiye girdiğimde ders çoktan başlamıştı. Arka sıralarda bir yerlere oturdum ve gördüğüm manzara karşısında şoke oldum. Ümit Besen karşımda ders anlatıyordu ve duvardaki slaytta yine 12 punto ile şunlar yazılıydı: Aşkın fizyopatolojisi...
Hemen kağıt kalem çıkardım ve not tutmaya başladım...
Sunumun sonunda kaynaklar kısmında kutup sözlük ibaresini görünce de sözlüğe dönmeye karar verdim.
birazdan uyurum ama yine güler eğleniriz birlikte, hepinizi öperim... sözlük yönetimine ve bu zorlu süreçte beni yalnız bırakmayan yazarlara(onlar kendini biliyor) teşekkürü borç bilirim.
#406291 drjivago | 08/02/2015 23:58
4
seviyoruz seni zevkle okudum laik fularımı attım bekliyorum. sana melisler değil, gündoğdu semalarında devrim sarışınları gider...
#406302 strogoff | 09/02/2015 00:03
6
oooo arzular şelale hoş geldin reyiz
#406312 hz turuncu | 09/02/2015 00:08