benim rafımda böyle bir kitap var lan sarı renkte. ha yok "allah vardır" o kitabın adı. bu kadar cesur bir kitap görmedim ben, ama okumadım daha neyse konu bu değil.
tanrı vardır ©, neden mi? öyle her şeyin rastgele şans eseri hiç yoktan patlayıp sonra böyle bugünkü haline gelmesi bir kere imkansız. böyle bir şeyi kimin kafası alır ki, saçma yani. durduk yere bir şeyler patlıyor, bildiğimiz nesneler hani birbirine çarpmaktan başka bir şey yapamayan anlamsız yamuk yumuk şeyler insana dönüşüyor.
düşün bak bir sürü taş toprak nesne var, öyle boşlukta asılı duruyorlar milyarlarca yıl sonra bu bildiğin taş toprak nesne tayyibe dönüşüyor. tayyip lan. böyle bir şey olabilir mi? rastgele hem de.
bunun yerine daha mantıklı bir açıklamamız var.
rastgele olamayacağına göre bir düşünce, bir düzenleyici lazım başta. önce onu koyuyoruz.
bu süper düşüncenin gücü her şeye yetiyor ve her şeyi biliyor. ama ortada hiçbir şey yok? e anlamsız olmadı mı, neye yaradı onca güç bilecek yapacak bir şey yok? "onca akıl almaz süper güç tayyibi mi yaptı?" demeyin, ateistçe şeyler bunlar. tayyibi yapan bunu da yaptı sonuçta:
img-9gag-ftw.9cache.com/...
hah. onca güç işe yarasın diye şöyle süper şaheser bir cennet yaratıyor. inanılmaz yav. süper nehirler, ağaçlar yeşillik, hava tertemiz, içinde yiyecek mis gibi meyveler hayvanlar var. tam bir sanat eseri.
ee ne oldu şimdi neye yaradı bu? birinin bakıp kendinden geçmesi, "vay arkadaş bunlar da nedir?" demesi, takdir etmesi lazım ki bütün bu güzelliklerin anlamı olsun. hah işte onun için bir de insan yaratıyor.
bir dakika kafam karıştı, her şeyi biliyor ama yaratmadan önce de biliyor muydu mesela? her şeyi yazıyor bir yere, bunu yaratmadan önce mi yazdı? başı da yok bunun, sonsuz bir zaman boyunca öylece bekledi ama hep biliyordu bir ara bir şeyler yaratacağını, sonra birden bire "işte tam zamanı" diyerek yarattı mı? yoksa her şeyi biliyor derken gelecekten bahsetmiyoruz da sadece var olan şeylerden mi bahsediyoruz? kafam karıştı. bunu biri açıklar.
hah insanı yaratıyor. sonra bakıyor ki çok yalnız kaldı yazık, kaburgasından bir de üzerinde tepi... sevişebileceği, üreyebileceği birini daha yaratıyor. ama üreme yoktur herhalde çünkü ölümsüzler, ne gereği var? ya da kalabalık olsunlar diyorsan direkt kalabalık yarat, üretmekle uğraşmak mantıksız olabilir. dünyaya yollayınca ekledi herhalde bazı parçaları, neyse.
tanrı her işi kendi yapacak değil ya, senin şimdi her şeye gücün yetse çok zengin olsan mesela evini kendin mi temizlersin hizmetçiye mi temizletirsin? mis gibi kaslı ve elit bir zenginsin, evini pırıl pırıl edecek beceriye sen de sahipsin. ama hizmetçiye temizletirsin. işte böyle hava olaylarıyla ilgilenecek, mesaj getir götürlerine bakacak filan melekler de lazım. bir de "gece ahırdan çıtırtılar duydum bir de baktım ki kaynımı ufo kaçırıyor!" cümlesine anlam katacak görünmez cinler. böyle kötü şeyleri meleklere yoramayız sonuçta.
şimdi kimi diyor ki şeytan cindi, kimi diyor ki melekti, bilemiyorum da bunları toplayıp o yarattığın insanın önüne çıkarıyor, diyor ki "buna diz çökün". insanı da çok şımartıyor ama şimdi. melekler iş filan yapıyor mesela en azından, bu ise sırf yan gel yat, havva ile oynaş, üzüm ye filan takılıyor. şeytan da durur mu, diz çökmüyor tabi.
ama o da mantıksız gerçi çök gitsin abicim, ne yapacaksın bu çalıştığın bakkalın müdür osman abi mi de karşı çıkıyorsun? alaşağı mı edeceksin tanrıyı? nereye gideceksin buradan çıktın diyelim?
neyse bu çökmüyor gurur yapıp, tanrı da diyor ki "seni sürüyorum o zaman, artık cehenneme gideceksin". şeytan diyor ki "usta cehennem nedir?". var mıydı yani önceden? kim vardı içinde? o an mı yarattı, yoksa öngörüp geleceği önceden mi yaratmıştı "bak şeytan böyle yapacak ileride bunu atarım, sonra hitleri atarım".
neyse şeytan diyor ki "bari bana süre ver, ben de senin insanlarını yoldan çıkarayım kıyamet gününe kadar".
kıyamet? what the fuck is kıyamet? ama adam cin sonuçta biraz daha fazla bilmesi doğal. geçiyoruz.
"haydi sen süre verilmişlerdensin" -aynen alıntıdır- diyor tanrı. tam olarak neden?!? bilmiyorum ama bence şundan bak:
şimdi ben ne zaman sims açsam bir süre sonra sıkar. başta iyidir çalışırsın para biriktirirsin evlenir çocuk yaparsın, sonra bir bakarsın süper malikanedesin, keyifler yerinde, öyle işe gidip geliyorsun çocuklar okuyor filan herkes mutlu. ee olay yok ki burada? sıkar yani. bazı psikopatları okudum ne entrikalar aile trajedileri çekiyorlarmış simste. dersin ki "bu karı bu adamı aldatır arkadaş" artık o saatten sonra. yoksa sıkar.
öyle bakarsak anlamlı gelebilir. her şeye gücün yetiyor, biliyorsun her şeyi biraz baharat istersin hayatında haliyle.
bunu gören şeytan da bakıyor insanı baştan çıkarmanın yolu yok. adamın keyfi yerinde yani anladın mı yediği önünde yemediği arkasında. selam versen bende var der almaz.
işte tanrı da bunu bildiğinden elma meselesini çıkarıyor. yoksa elma meselesini de açıklayamıyoruz. bir ağacın elması var, kesin yasak kimse yemeyecek. neden? elma işte altı üstü? ye gitsin?
ama işte işin baharatı, tadı tuzu o. test etmek için diye düşünenleriniz olabilir, zırva:
ben bir insan yarattım ama bakalım sözümü dinleyecek mi, cennette olmayı hak ediyor mu? çünkü bilmiyorum ya, ben yaratmadım onu..
olmaz. baharat istiyor baharat o da biliyor o elmanın yeneceğini. o elmayı kim olsa yer, "ne var lan bunda bu kadar" diye merak eder yine yer.
işte şeytan da gururunu ayaklar altına alıp diz çökmek yerine milyarlarca yıl insan ayartma peşinde koşmayı seçiyor.. ne büyük fedakarlık! ben bir saniye uğraşmam bu salaklarla mesela. osman teyzesinin kızını düşünüp asılsın diye kulağına fısıldamak milyarlarca yıl boyunca.. özveri bu işte.
işte şeytan yediriveriyor bu elmayı ve böylece büyük test başlıyor! evet, adem cennette olmayı hak edecek bir insan değil. öyleyse değerini kanıtlaması için onu dünyaya atalım ve onun çocukları milyarlarca yıl boyunca işkence, açlık, sefalet içerisinde bir testten geçip yanımıza öyle gelsinler. 120 kuşaktan torununun ne suçu var demeyin, aynı gen sonuçta.
ve böylece milyarlarca yıl sürecek bu olay için komple bir evren yaratıyoruz. bildiğin dünyanın milyar katı boyutunda yıldızlardan tut kara deliklere, kumlardan fazla sayıda galaksilere filan hepsini yaratıyoruz. çünkü lanet olsun çok fazla gücümüz var.. ama tabi insanlara diyoruz ki bu yıldızlar gökkubbede asılı kandillerdir ^_^ anlamazlar çünkü minik tavşanlar... ne bilsin o salak yıldız nedir, galaksi nedir? daha yumurtayı doğru kıramıyor..
zamanı gelince yine her şeyi yok edecek, yeterince nesil test edilince herhalde. ama aslında düşününce bu kadar insanı test etmeye de ne gerek vardı şimdi diye düşünebilirsiniz, cevabı var!:
bin tane test edip alsaydı dokuzyüz doksan dokuzunu cehenneme atması gerekecekti, kalan bir de şüpheli. tam değil yani mmh neredeyse. işte bir milyardan bile az bir sayı çıkıyor ki bu kadar milyarlarca insan test ediliyor demek. yoksa cennet bomboş mu kalsın?
başka bir neden düşünemedim en mantıklısı bu gibi.
evet o elma yendi diye savaşlar, cinayetler, açlıklar, çocuk tecavüzleri, teyze kızına sarkmalar neler neler. ama hepsi bitecek... bir gün kıyamet gelecek, bütün bu sayısız yıldızlarla beraber dünya silinip gidecek, insanlar da baştaki yere geri dönecekler.
tanrının varlığına inananlar cennete gidecek, inandılar çünkü. bazıları teyze kızlarına yazmış olabilirler ya da birilerini canlı canlı yakmış da olabilirler, ama inandılar. onlar şöyle hafif yakılacaklar hani suçlarının boyutu kadar. sonra sonsuza kadar cennet. çünkü dünyaya atılmak, dünyada teste tabi tutulmak filan yetmedi akıllanmalarına, bir de yanmaları lazım son bir kez. sonra tam akıllı cennete.
bir de inanmayanlar var ki bunlar kesin cehennemci. hem elma yiyorsun, hem inanmıyorsun, o kadar yiyecekler ağaçlar soluyacak nefes güzellikler açlıkl.. yok bu yok. veriyoruz, inanmıyorsun. inansana ya? kitap bile yolladık. ama bazılarının gözünü kalbimi mühürlemiş gerçi onların da inanması mümkün değilmiş.. bilmiyorum karışık işler.
sen gidip hayatın boyunca tecavüze uğruyorsun diyelim bir depoya kilitliyorlar seni, öyle yirmi yıl filan yaşıyorsun hep tecavüz. senin de testin bu sonuçta.. sonra ölünce cennete. sana bunları yapanlar da cehennemde sonsuza kadar yanıyorlar. bak sen sadece yirmi yıl tecavüze uğradın, adamlar sonsuza kadar yanacak. rahatladı mı için? sus, yirmi yıllık tecavüze uğradığım gerçeği değişti mi diye sorma, karşılığında sonsuz bir acı verdik daha ne yapalım? bir acı yarattık, karşılığında başka bir acı daha yarattık sonsuza kadar sürecek olan. hiç acı mı yaratmasaydık? baharat... hep baharat....
işte budur evren, her şey, öyle rastgele meydana gelmiş bir tayyip değildir. tayyip dediğin ancak akıllı bir yaratıcı tarafından var edilmiş olabilir, baksana ne kadar güzel gündem değiştiriyor?