51
üç boyutlu bir çöküntüyü grafik olarak betimleyemezlerdi sanırım. çünkü yine içeri doğru bir çöküntü ve çekim olacağı için yine görünmez bir güç çekiyormuş gibi oluyor. yanlış mı düşündüm?
52
tabi tabi aynen, mantık olarak öyle olması lazım, şekilde sadece bizim gezegeni doğrusal olarak etkileyen düzlem gösteriliyo sanırım.
#427206 silahşör | 28/02/2015 04:47
53
ben olayı şöyle anlıyorum: einstein öncesi kütle çekim şöyle düşünülüyor: iki kütlenin arasında ip varmış gibi birbirlerini çekiyorlar, yani göremediğimiz bir güç uyguluyorlar birbirlerine. einstein ise ortada bir güç değil, eğim olduğunu söylüyor. enerji kütle kazanarak uzay zaman dokusunda çöküntü meydana getiriyor. hiç güç uygulanmayan ama bu eğime kapılan başka bir nesne, kütlesi büyük olan nesneye doğru ivmeleniyor. ne ilkini ne ikincisini anlıyorum. aralarındaki fark nedir onu bile anlamıyorum. bu yargıya nasıl varmış onu hiç anlamıyorum.
54
@53 aslı var mı bilmem ama einstein şans eseri o yargıya varmış.
www.youtube.com/... yalnız tamamını izleme, yine o çarşaf çıkıyor =))
55
ama şöyle bir durum var, bir eğimden aşağı yuvarlanmak da aslında bi çekimin etkisinde olmayı gerektirir. yani mesela yer çekimi olmasaydı küreler yokuşlardan aşağa doğru yuvarlanmazdı. garip.
#427210 silahşör | 28/02/2015 04:55
56
demek ki yanlış anlamışım. anlamıyorum ki zaten yanlış anlasam ne olacak gerçi.
57
o dediğim filmi izle sen, belgesel niteliğinde ama astrofizik belgeselleri kadar bombardımana tutmuyorlar. ambale olmadan ana fikri kapabiliyorsun.
58
@52 aynen sadece özelde dünya için gösterilmiş bir şey o. çarşafta olduğu gibi.
@53 öyle ama değil gibi de. çünkü eğer sadece ve sadece öyle olsaydı çoktan güneşe doğru çekilip kül olmuştuk. ama sadece öyle değil. enerjisi olan tüm cisimler de etrafa güç uyguluyor. yani çekildiği kadar çekmeye çalışıyor. bu denge noktalarından oluşan elips de zaten yörünge elipsi oluyor. yani çekim güçlerinin denk olduğu noktalar kümesi.
ne dünya ne de güneş tam anlamıyla geometrik şekiller olduğu için bu yörünge tam bir daire gibi değil elips şeklinde. yani çekim gücünde meydana gelen dalgalanma nedeniyle denge noktaları da değişiyor. yani güneşin çekiminin zayıf olduğu ve/veya/ya da diğer bir deyişle dünyanın enerjisinin arttığı dönemlerde dünya güneşten uzaklaşıyor. tersi durumda güneşe yakınlaşıyor. bu döngü cisimlerden birinin enerjisinde anlamlı bir değişim meydana gelip yörüngeyi bozana kadar devam ediyor.
halat çekmece oynayan iki grup düşün. bir grup büyüklerden oluşuyor. sayıca azlar ama güçlüler. diğer grup küçüklerden oluşuyor. sayıca fazlalar ama çok daha zayıflar. ve bu oyunu eğimli bir arazide oynuyorlar. eğim avantajı ise küçüklerden yana. yani büyükler eğimin üst kısmında, küçükler ise aşağıda. ayrıca arada eşikler var. büyüklerin grubu güçleriyle küçükleri bir yere kadar çekebilir. bir eşiği atlar, iki eşiği atlar ama bir noktada eğim de yükseldikçe küçüklerin grubu eşiklerin birinde dengeyi tuttur. bu da işte eşik noktası. yani dengenin bozulması için aşılması gereken nokta.
belki de ikisi birbirini tamamlıyor.
#427216 kutup | 28/02/2015 05:13
59
len aig bana fizik okutacaksın sen bu gidişle. zaten çoktan sordum fizik okumuş bir abime, hobi olarak okunmazmış :D
#427220 kutup | 28/02/2015 05:20
60
benim dediğim gibi kütle çekim kuvvet değil, ivmelenme imiş öyle okudum şimdi araştırınca. eşdeğerlik ilkesi midir nedir şimdi bir tüy ile bowling topunu aynı anda bıraksak sürtünmesiz ortamda aynı anda yere düşerler. aynı şekilde bir uzayda yer çekimsiz ortamda asansörde olsak, top ve tüy havada asılı kalsa, asansör yukarı doğru hareket etmeye başlasa top ve tüy yine aynı anda yere düşer. gözlerimiz bağlı olsa asansörün içinde olsak dünyada mıyız değil miyiz anlayamayız. ivme ve yer çekiminin eşdeğer olduğunu söylüyor yani. ama asansörde tüy ve topu neyin düşürdüğünü biliyoruz. dünya nasıl bizim ona doğru ivmelenmemizi sağlıyor?
61
@60 o nasıl soru? anlamadım.
62
asansör örneğini anladın mı? ona göre sorayım tekrar.
63
yav şimdi yer çekimsiz ortamda bir asansörün içindeyiz, asansörün tabanına bağlı bir sandalyede sabit bağlı bir şekilde oturuyoruz diyelim. asansör bize göre yukarı doğru hareket etmeye başlarsa yer çekimine benzer bir ivmelenme hissederiz. çünkü biz sabit kalmak isteriz, asansör hareket eder, merkez kaç kuvveti yani tıpkı yer çekimi gibi asansörün tabanına doğru bizi çeker göreli olarak. aynı şekilde sabit oturuyoruz asansörde ve yukarıdan bir bowling topu ile tüy bırakıyoruz diyelim, ikisi de aynı anda asansörün tabanına düşerler. işte biz dünyada mıyız, değil miyiz anlayamayız çünkü yer çekimi ve ivmelenmenin yarattığı merkez kaç kuvveti eşdeğer.
64
fakat asansördeki olayı biliyoruz merkez kaç kuvveti işte. kütle çekimdeki olay ne onu bilmiyoruz yani ben anlamıyorum diyelim.
65
yav biz böyle konuşuyoruz da zaten çözülememiş bir şeyi konuşuyormuşuz :D çözecek halimiz yok yani. ama insanlar öyle bir anlatıyor ki sanki çözülmüş gibi. bir şeyin nasıl işlediğini açıklamak onun neden öyle işlediğini ve tam olarak ne olduğunu açıklamıyor.
66
hof. yine uzun uzun yazmışlar. 3 sayfa kim okuyacak şimdi. en basitinden yerçekimi denilen olay verilen çarşaf örneği ile açıklanabilir. çarşafın ortasına atılan büyük bilye diğer küçükleri kendi etrafında toplar. daha büyük bir bilye atılırsa bu sefer öncekiler son atılan bilyenin etrafında toplanmaya başlar. en büyük kütleler de karadeliklerdir ve ışığı bile içlerinde hapsederler. neyse, hof.
#427280 ikinci nesil | 28/02/2015 14:34
67
ya var ya.. : )))
#427281 tilden katz | 28/02/2015 14:34
68
xd
#427289 tilden katz | 28/02/2015 14:52
69
@66 mesele o zaten okusan yazılanları :D