Tarsus (Yunanca: ??????, okunuşu: Tarsos; Ermenice: ??????, okunuşu: Darson ya da Tarson), Mersin.
İlçe Berdan ovasından (Tarsus ovası) kuzeye dogru engebeli arazi boyunca son yillarda hizla gelişmektedir. Çok zengin bir tarihi olup, ilahi dinler açısından önemli bir kenttir. Kuran-ı Kerim'in Kehf Suresinde geçen Eshabı Kehf (Yedi Uyurlar)ın kaldığı mağaranın Tarsus'ta olduğu söylenmektedir.Müslümanlar bu önemli merkezi ziyaret etmektedirler. İncil'in yani Yeni Ahit'in yazarlarından biri olan Pavlus da Tarsus doğumludur. Bu merkez Hristiyanlarca hac yeri olarak kabul edilmektedir. Kudüs'teki Kıyamet Kilisesinden sonraki en kutsal kilise olan St. Paul kilisesi ve St. Paul kuyusu Tarsus'ta bulunmaktadır. Bunların yanı sıra dünyanın ilk kanalizasyonlu Tarihi Roma Yolu, Roma hamamı'da Tarsus'tadır. Kleopatra Kapısı da şehrin en eski kalıntıları arasındadır. Şelalesi ve özellikle Tarsus Barajı gezip görülesi yerlerden olup turizm açısından mükemmel bir tarihe ve de doğal güzelliklere sahiptir.
Konu başlıkları
1 Tarih
1.1 Kuruluşu
1.2 İlk yerleşim
1.3 Antik Çağ
1.4 Orta Çağ
1.5 Yakın tarih
2 Nüfus
3 Şive
4 Ekonomi
5 Yerel Medya Kuruluşları
6 Gezilecek yerler
7 Yöresel Yemekler
8 Hakkında Yapılan Filmler
9 Kaynakça
10 Dış bağlantılar
Tarih
Kuruluşu
Kuruluşu yaklaşık 8.000 yıl öncesine, Yeni Taş Çağı'na dayanan Tarsus'un, adını Kent Tanrısı Sandon'dan (Baal Tarz) aldığı bilinmektedir. Tarsus'un ismi ve kuruluşu hakkında, mitolojilerde ve eski yazarların anlatımlarında çeşitli bilgiler vardır. Bunların hemen hepsi Roma İmparatorluğu çağlarında, özellikle Augustos döneminde ortaya çıkmıştır ve hiçbiri tarihi bir gerçek olarak kabul edilemez. Mitolojiye göre, Antik Çağlar'da Tarsus Çayı'na, Kilikya'nın yenli halkı Cydnos adını vermiştir. Cydnos, mitolojide nehir tanrısına verilen isimdir. Azra Erhat, Cydnos için şöyle yazar: "Kilikya'da bugün Tarsus Çayı diye bilinen ırmağın tanrısı. Ana tarafından lapetos'un torunu sayılır. Cydnos'un Parthenios adlı bir oğlu olduğu ve Cydnos Irmağı' nın denize döküldüğü yerde bir kent kurup ona Parthenia demiştir. Burası da bugünkü Tarsus'dur." Mitolojideki Pegasus (kanatlı uçan at) ya da Bellerofontes, Kilikya ovasında yolunu şaşırmış ve Tarsus'un bulunduğu yerde ayağı sakatlanmış olduğundan kente Latince ayak tabanı anlamına gelen Tarsos adı verilmiştir. Diğer bir efsaneye göre kentin kurucusu eski Kilikya Tanrısı Sandon ile bir tuttukları Herakles'dir. Herakles'in resimleri MÖ 4. yüzyıla ait Tarsus
keleri üzerinde bulunmaktadır. Antik gezgin ve coğrafyacı Strabon, "Coğrafya" kitabında kentin kuruluşuyla ilgili olarak: "Tar-sos'a gelince o, bir ovada uzanır, İo'yu araştırmak üzere Triptolemosla birlikte dolaşan Argoslular tarafından kurulmuştur." şeklinde bir bilgi verir. Bir efsaneye göre, bu kentin kurucusu Perseus'dur. Mitolojinin kahramanlarından biri olan Per-seus,Hitit döneminde Andrasos olarak bilinen bir köyün yerinde Tarsus kentini kurmuştur. Diğer bir efsaneye göre Tarsus, Tarım Tanrıçası Demeter'İn oğlu Triptolemos tarafından kurulmuştur. Antik Çağ'da Tarsus önemli bir tarım merkeziydi ve bu özelliği antik Tarsus
kelerinde betimlenmiştir. Tarsus Mozaiği, 3. yüzyılda yapılan mozaikte Orfeus'un müziği ile vahşi hayvanları uslandırmasına ait tasvir. antakya müzesi.Tarsus adı ve kentin Kilİkya Kralı Syennessis'in yönetim merkezi olduğu, ilk defa MÖ 401 yılında Ksenephon'un "Anabasis" kitabında belirtilmektedir. MÖ 5. yüzyılın ikinci yarısından İtibaren Tarsus'a ait
keler üzerinde, kentin ismi gerek Aramice ve gerekse Grekçe yazı ile Tarz ve Terzi şekillerinde görülmektedir. Tarsus'un bu şekilde bilinen adına çok daha önceleri Asur kaynaklarında rastlanılmaktadır. Asur kaynaklarında, önce Kilikya'nın merkezi olarak bildirilen Tarsus, Asur Kralı 3. Salmannassar (MÖ 859-825) ve Sanherib'e (MÖ 704-681) ait belgelerde Tarzi şeklinde anlatılmaktadır.
İlk yerleşim
Gözlükule Höyüğü'nde yapılan kazılar, bu yörede ilk yerleşmenin Yeni Taş Çağı dönemiyle başladığı ve Orta Tunç Çağı'na değin kesintisiz sürdüğünü ortaya koymuştur.
antik bir kalıntı
Antik Çağ
Bir süre Asur egemenliğinde kalan yöre, daha sonra Persler'in, MÖ 333'te ise Alexander'in (Büyük İskender) yönetimine geçmişti. MÖ 66'da Kilikya bir Roma vilayeti olunca, Tarsus da buranın merkezi durumuna getirilmiştir. Tarsus bu dönemde büyük bir gelişme gösterdi. Tarım ve ticaretin yanı sıra, Cydons'un yatağı taranarak büyük gemilerin bu akarsuda sefer yapmalarının sağlanmasıyla, Doğu Akdeniz, deniz ve karayollarının birleştiği büyük bir ticaret ve kültür merkezi haline geldi. Yine bu dönemde kentin nüfusu 450 bin kişiyi aştığı sanılmaktadır. Uzunca bir süre Tarsus dünyanın en büyük kenti olarak kaldı.
Strabon, Tarsus'daki kültür yaşamı hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler vermektedir. Strabon, birçok filozof,dil bilgini ve şairlerin Tarsus'da yaşadığını,onların kültür hayatına olan etkilerini, her konuda büyük bir gelişme içindeki Tarsus'un bir bilim ve üniversite kenti olduğunu, halkın felsefeye ve diğer bilim dallarına büyük ilgi gösterdiğini ve bunları öğrenmeye istekli olduklarını; Tarsus'un bu konuda İskenderiye ve Atina'yı geçtiğini yazmaktadır. Strabon'dan, Tarsus'da eğitim görenlerin yerli halktan olduğunu ve yabancıların nadir olarak geldiğini,eğitimini bitirenlerin bir kısmının yabancı ülkelere giderek orada eğitimlerine devam ettiklerini öğreniyoruz. Ayrıca Tarsus'da stoik filozoflardan Antipator, Arhedemos, Nestor, Athenedoros kentleri dolaşarak okul açan Phutiades ve Diogenes, edebiyatçılardan Artemidoros ve Diodoros, Diony-sides'in yaşadığını yazar. Strabon Tarsus hakkında verdiği bilgilerin sonunda Roma kenti, Tarsuslu alimleri iyi ispat edebilir; çünkü, Roma gerek Tarsus'dan gerek İskenderiye'den gelen bu gibi alimlerle dolu olduğunu belirtir. Bu bilgilerden Tarsus'un ticaret kenti özelliği yanında kültür ve üniversiteler kenti de olduğunu ayrıntıları ile öğreniyoruz.
Tarsus'da Antonius döneminde antik bilim adamlarının yazdıkları büyük kitaplar toplanarak, 200.000 ciltlik, dünyada eşi bulunmayan bir kütüphane oluşturulmuştur. Tarsus'daki üniversitede, Atina ve iskenderiye üniversitelerinden daha da ünlü idi. Tarsus'da bulunan yazılı kitabelerde, buranın özgür bir kent olduğu yazılıdır. Tarsus'un özgür kurumlarından, Paulus ve birçok filozoflar faydalanmışlardır. Kozmopolit bir kent olan Tarsus, Roma yasalarına göre yönetilmiştir.
Yunan kaynaklarında, Tarsus'daki tarihi eserler hakkında verilen bilgilerde; krallık sarayları, pazar yerleri, caddeler, köprüler, hamamlar, çeşmeler, haller, akarsu sahilinde gençlere ait gymnaziyum, stadyum ve Paulus Tapınağı anlatılmaktadır.
Xenophon'dan sonraki antik yazarlar,Cydnos akarsuyunun kentin ortasından geçtiğini yazmaktadırlar. Strabon,Cydnos'un gymnaziyumun yanından geçtiğini, ilk önce Regma denilen bir göle döküldüğünü, burasının Tarsus'un limanı olduğunu ve orada gemi tezgahları ile ticarethanelerin bulunduğunü yazar. Günümüzde de liman etrafında ve liman ile Tarsus arasındaki alanda yerleşim olduğunu ispat edecek izler vardır. Cydnos'dan Tarsus'a kadar gemilerin gelebilmesinin mümkün olduğu birçok yazar tarafından belirtilmekle ve antik Tarihçi Plutarkhos, Kleopatra'nın M.Antonius'u filosu ile birlikte Tarsus'da ziyaret ettiğini yazar.