1
vardır benim böyle bir hayalim. arkadan sürekli bir müzik ama kısık sesli. çok okunmuş tozlu kitaplarla dolu tahta rafların arasında üstü dağınık bir masa... müzik seçiminde kıstas 10 yılı doldurmuş olması ve hüzün içermesi. fado çalabilirim mesela, yahut türk sanat müziği, belki bazen klasik müzik...
sahaf olmak...
adilhan gibi bir mekan istemiyorum ama, ayrı bir dükkan, kitapçılar çarşısı içinde bir başka kitapçı değil. hele adilhan gibi bir yerde... adilhan'dan laf açılmışken orayı sevdiğimi belirtmek gerek. ancak orası haftasonları uğramak için, kafa boşaltmak için güzel bir yer olsa da penceresiz ve boğucu dükkanları dükkan sahibi olmak için uygun değil. hüzünlenmek için belli lükslere, belli rahatlıklara sahip olmak gerek, bu yüzden tatlı bir sokakta şirin bir tabelası olan bir dükkan olmalı burası. 1960'lardan kalma kahverengi cam yapıştırması harfler ile vitrinin üzerinde göğe doğru gerilmiş bir yay gibi "hüzün kitapçısı" yazmalı.
içeriye girdiğinizde muhakkak bir saksı bitkisi olacak sağ tarafınızda
ve karşınızda
merdiven dayalı bir kütüphane
sol tarafta ben
ve dağınık masam
etrafımdaysa kitaplar ve rafları...
belki pipo içerim
belki de ince belli bir bardak çay
kenarları kırmızı beyaz olan
klasik bir çay tabağıyla
belki bir başka zaman başka şartlar altında
ama muhakkak hüzünle
ve zihnimdeki yara izleriyle...
2
ben sahafım,sülalemiz sahaf babam kurmuş dayım halen işletiyor.
edit: dayı sen misin lan yeme beni facebooktan görüp geldin di mi?
#49133 hardplayer | 09/03/2013 14:17