1
geçen bizim kitapçıya bir çocuk geldi. neyimle i found my love in portofiii-iii-nooo-oo diye ezgiler çıkarmakta olduğumu duymuş olsa gerek. "abi" dedi, "ben böyle bir öykü yazdım okumak ister misin?"
çayımı karıştırmaktayım ve kaşığı sinirle bardağın çeperlerine vurarak çın çın çın ettirmekteyim. "hüzünlüyüm" dedim. "ama okuyacağım"
efendim şimdiki gençler iki kitap okuyup bir müzik dinleyip kitap yazabileceklerini sanıyorlar. tamam biz de cahilken kitap yazma işine kalkıştık ama hiçbir kitapçıya gidip bunu okutmak cüretinde bulunmadık. hiç bir şeye benzemiyor da öyküsü. biliyorum okumuyor da doğru düzgün bir kitap. okuduğu şey adam fawer, tomi hoag, dan brown vs. bunlarla olmaz ki bir yere kadar. ne diyeyim şimdi ben çocuğa, kapımda asılı yazıyı göstermekle mi yetineyim?