candır sigara. sanki ben onun değil o benim tiryakimmiş gibi. çok iyi anlaşıyoruz aslında. sırf sevdiğim için, yaptığı tüm
çocuklarına ve
liklere rağmen görüşmeyi kesemediğim çocukluk arkadaşımmış gibi. kahredici ayrılık gecelerinde "o seni kaybetti be abi" diyen bir dosttu. her dudağıma götürdüğümde verdiği teselliler işledi içime. ben yandıkça o da yandı. zaman zaman ayrılık kararları aldığımız olmuyor değildi. hatta bir kış günü kendisine, başka dudaklarda daha mutlu olmasını söyleyip ayrılığa kaza süsü vermek için balkondan aşağı atmıştım fakat kısa bir süre sonra ayrılık acısı nöronlarıma baskı uygulamış, tüm düşüncelerim eski dostum üzerine kurulmaya başlamıştı. sonra bir düşünce hali almıştı beni. eski dostumu nasıl atabilirdim sokağa? kim farkedip bulacaktı onu? bulan benim onu sevdiğim gibi sevebilecek miydi? hangi dudakların altına yatacaktı? kaç orgazma ortak olacaktı acaba? tüm bu düşüncelerin itici gücü beni annemin gezer terliklerini ayaklarıma taktığım gibi arka bahçeye koşmama neden oldu. yerler kar olduğu için güzel kamufle olmuştu ama aramızdaki güçlü bağ sayesinde eski dostumu bulmam zor olmamıştı. yerden kaldırıp üzerindeki karları temizledikten sonra cebime koyup "bir daha ayrılık yok" demiştim içimden. o günden sonra da bir daha ayrılmadık zaten.