@9 aynen katılıyorum. kişisel olaylar kurumsal zemine kaydırılıp kurumlar, kuruluşlar, kulüpler hatta onlara gönül veren insanlar yargılanıyor. rencide edilip horlanıyorlar.
çok fazla da ağır konuşmak doğru olmaz ama aziz yıldırıma asker kaçağı diyip de askerden kaçabilmek için açıköğretim fakültesi, yüksek lisans gibi olaylara girenler, hepiniz vatan borcunu ödemeye canı gönülden heveslisiniz zaten öyle değil mi? 65inde emekli olmasın sigorta işlesin diye çocuğunu beşikte sigortalı yapanlar nato için iş yapan kişilere
atarlar. ikiyüzlülükte sınır tanımamak bu olsa gerek. (natoyu savunduğum ettiğim de yok yanlış anlaşılmasın. 700 küsür insanımızın kanı karşılığında dahil olmamıza izin verilmiş bir organizasyondur kendisi.)
başbakanlık bu ülkenin yürütme başı gibi bir şey. onun da başında başbakan recep tayyip erdoğan var. tüm kurumlar, kuruluşlar, türkiyeye yatırım yapmak isteyen yabancı şirketler, yerli şirketler, spor örgütleri, kadın örgütleri, çocuk örgütleri, dernekler vs vs hepsi bu makamla görüşür. her biri hendi işleri için görüşür. makam sahibini sevmeyebilir ama bu makama küsülmesini gerektirmez ki zaten makama küsülmez. en basiti, galatasarayın stadını yapanla aziz yıldırımın görüştüğü aynı kişi değil mi?