cihad çağrısı

  1. 5
    islamiyet adı altında yüzlerce belki de binlerce tarikat türedi. bunların başında da şeyh, şıh, hacı, hoca, derviş... bunlar bildiğin taraftar toplar gibi mürit topluyor. her sözleri müritleri arasında kanun gibi algılanıp öyle hareket ediliyor. biri afganistan'da cihat çağrısı yapıyor öteki ırakta, bir diğeri gazze'de. kimse de kimseyi sallamıyor. kendilerini öyle bir inandırmışlar ki ya da beyinleri öyle bir yıkanmış ki cihat ediyorum diye hiçbir kanun, kişi, ülke, sınır, kavram tanımıyorlar. bulundukları ülkelerde kanun dışı işler yapıyorlar, ülkelerin sınırlarına saygı duymuyorlar, ülkenin vatandaşlarına saygı duymuyorlar ve en önemlisi insana, insanlığa saygı duymuyorlar. dinin siyasileşmesi işte bu. böyle bir şey. hem siyasal islam hem siyasal hristiyanlık hem de siyasal musevilik için söylüyorum. dinler, inançlar gönüllerde yaşanmalı. devlet erki yalnızca bu dini yaşama özgürlüğünü tesis edip koruma ve dini sapkın düşüncelerden ve kişilerden koruma görevi üstlenmeli ki kişisel ya da siyasi çıkarlar için birileri dini alet edinip insanları kendi çıkarları için yönlendiremesin. peki bugün dünya'da bu yapılıyor ya da yapılabiliyor mu? çoğu yerde hayır. türkiye'de bir diyanet kurumu, kurumun başında da bir müftü var. amacı da işte tam olarak bu anlattıklarım. bir otoritesizlik anında mantar gibi tarikatlar türer bu ülkede de. çünkü toplumsal yapımız buna çok müsait. "kuran'da var" dendi mi akan suları durduruyoruz. ve kontrolü kaybedip sansür unu çıkarma konusunda da çok iyiyiz. ikiyüzlüyüz, inkarcıyız, adamsendeciyiz, cahiliz, okumuyoruz, kendimizi bilmiyoruz, araştırmıyoruz, körü körüne inanıyoruz, iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır diye bir atasözümüz var ama ikisini de birilerine batırma peşindeyiz, saygısızız, sevgisiziz. ancak kesinlikle özünü korumuş, kendini geliştirme peşinde olan yüksek bir medeniyete sahip değiliz. o medeniyeti uzun zaman önce yitirdik. enkazını bile temizleyemedik. ve ilginçtir ki tüm bunlara rağmen kendimiz dışındakileri yani gayrimüslimleri yozlaşmışlıkla suçluyoruz ancak dönüp de kendimize bir kez bile bakmıyoruz. abd, avrupa çok yoz, kızlar çıplak geziyor ulu orta sevişiyorlar dimi. gez bakalım belli başlı şehirlerini ulu orta neler yapılıyor. araştır bakalım muhafazakar şehirlerinde kapalı kapılar ardında neler yaşanıyor, git bakalım o bozulmamış anadolu köyü dediğimiz köylere iki bilek kalınlığındaki su için insanlar birbirini vurmaya teşebbüs ediyor. üniversitelerinde çocukların aşağılanıyor, ilkokul çocukları gibi soru sormaktan aciz yetişiyor, kurumlarında adam kayırmacılık almış başını gidiyor. ama avrupa, amerika yoz tabi. sen de haklısın. dağıldı sansür ne diyordum. bu kadar dağılmışlık, bozulmuşluk içinde bir yere varılacağını zannetmem. dünyada çok fazla pislik birikti. çöp dağının metan sıkışmasından patlaması gibi düşünün. o kadar çok pislik küçücük alana sıkıştı ki patlaması an meselesi. patlasa, kendi kendini tüketse bir nebze, bir rahatlama olacaktır. bunun anlamı da çok belli. savaş. dünya savaşı. ancak bu pislikler ondan da kurtulmayı başarır ya. sonuç olarak cihata konu müslüman toplumların en az %90'ı eğitimsiz, aklıyla değil içgüdüleriyle ve yönlendirmelerle hareket eden cahil insanlardan oluşan bilgi toplumu olma açısından aşağı toplumlar. üzülerek, kızarak, avrupaya amerikaya küfrederek gerçeği değiştiremeyiz. gerçeği yalnızca kendimizi yetiştirerek, kendimizi kullandırmayarak, bilimde, sanatta ilerleyerek biz değiştirebiliriz.
    #245550 kutup | 30/06/2014 01:00
     
  2. tümünü gör
iv>