10
mü'minun: 6- "eşler" ve "cariyeler". 14- şimdiye kadar denk geldiğim en bilimsel ayet. bu da pek güçsüz bir hayalgücü ile kurgulanmış ve yanlış. 18-19- bu da bütün kitap boyunca yüz kere tekrar edilen şeylerden biri, "gökten indirilen su". su döngüsünden bihaber oluşunun yanı sıra, bunun bir mucize gibi sunulması da, o dönemde bunun gerçekten bir mucize olarak algılanıyor oluşunu getiriyor akıllara. 41- yine lanet okunuyor. 44- yine lanet. 55-56- kız çocuklarının adamdan sayılmadığı ortada. 78- tanrı, kendi yarattığından şikayetçi oluyor. 80- yine "gece ve gündüzün değişmesi" bir mucize olarak sunuluyor. 108- merhametli tanrımız.. 115- e neden yaratıldığı da açıklansa? nur: 2- neden daha önce hüküm belirtilmiş bir hususta ek yapılıyor? 3- ilginç bir ayet. 9'a kadar- oldukça çağ dışı bir uygulama. yüzyıllar öncesinin arabistanında uygulanan yöntemler uygulanmalı günümüzde de, kitaba göre. dikkatli okuyunuz. 11-12-13- şimdi anlaşılıyor bu ayetlerin neden indiği. tabi şahit getiremeyenin direkt yalancı çıkması da garip. allah bilmiyor mu onların yalancı olup olmadığını, şahide ne gerek var? 17- direkt olarak üç beş önemsiz, kim olduğu belirsiz kişiye inmiş ayetler. evreni kainatı açıklayıp yol gösteren kitapta neden boşuna yer kaplıyor bu ayet arkadaş? 20- yüz sopa yemezdik herhalde? 24- diller, eller ve ayaklar, nasıl şahitlik edecekler? böyle bir şeye ne gerek var? allah zaten her şeyi bilmiyor mu? şahide ne gerek var? illa şahit gerekirse bu diller eller ayaklar mı olmalı? ilginç bir ayet. 27- işte bu en sevdiğim ayetlerden biri herhalde. bir de "Herhalde (bunu) düşünüp anlarsınız." diye eklenmiş. 28- aman olay yeniden yaşanmasın diye özel ayrıntı ayet iniyor. furkan: 18- bu tapılıp da konuşanlar kimlerdir? putlar mı? 32- "ol" denmesi yetmiyor muydu? 44- hayvanlar gidişçe sapık mıdır? 54- yine sudan yaratılan bir insan? 62- yine bir ibret örneği olarak gece ve gündüzün ard arda gelişi. neml: 86- yine ibret olarak gece gündüz. 88- "bu ayeti niye almadın?" diye soracaklar için alıyorum, bu ayet için ancak coğrafi olaylar keşfedildikten sonra "bak yer olayları ile dağların hareket ettiğini o zamandan bilmiş!" denilebilir. yani yine kendi bilgimizle açıklayabileceğimiz bir ayet olurdu: eğer böyle olsaydı. üstelik daha önce dağların nasıl yerden ayrı ele alındığını da görmüştük. ama önceki ayet ile beraber ele alındığında anlaşılıyor ki bu ayet kıyamet gününden bahsetmektedir. kıyamette dağların yürüyeceği daha önceden söylenmişti zira. kasas: 7- bu hikayenin de kökeni çok eskilere dayanır, çeşitli türevleri vardır ve paganlardan hristiyanlığa -sonradan- geçmiştir. 73- yine gece ve gündüz. ankebut: 2-3- allah neden kendi yarattığı insanları imtihan ediyor? çok temel bir soru ama cevabı nedir? rum: 9-10- yine korku hikayeleri, tehditler. günümüzde bunların hiçbiri gerçeğe dönüşmüyor nedense. 22- bu yine ibretlik bir durum değil, temelleri günümüzde biliniyor. 24- şimşek bize korku ve umut vermek için mi vardır? 28- yanlış anlamıyorsam burada köleler ile eşitsizliğin, tanrı ile eşitsizliğe benzemesi anlatılıyor. köleliğin doğal bir durum olarak kabul edilmesine örnek. oysa az önce tanrıdan başkasına kulluk edilmiyordu. 37- yine bir ikna etme yöntemi olarak allahın istediği kişiye rızık verdiği anlatılıyor. yani müslümanlığı seçerseniz allah sizi seveceğinden rızkınızı artırır denmek isteniyor. oysa yüzyıllardır böyle bir durum yok. 40- yine ortak koştuklarınız size rızık veremez, öldükten sonra diriltemez deniyor. ikinciyi bilemem de, ilki biraz problemli. kafirlerin yedi nesline yetecek rızıkları bulunmasına rağmen, açlıktan sefaletten ölen müslüman çocuklardan da bahsetmek gerekir. 41- her şeye gücü yeten allah neden "umuyor". eğer insanlar yaptıklarından dönmeyeceklerse, bunu da o yazmadı mı? 42- yine ibretlik olarak müşriklerin başına gelenler anlatılıyor. bu mantığa göre bu günün toplumuna üç beş süper nova çarpmalıydı oysa. 47- işte açık açık yukarıda anlattıklarım söyleniyor. 48- bu bilim dışı açıklamada yağmurlar allah'ın dilediğine dökülüyor ve bize bugün ibretlik gelmeyecek bir olay, ibretlik olarak sunuluyor. gerçi düşününce sıcak yerlerde yaşayan arapların yağmurda böyle ibret bulması biraz anlaşılabiliyor. 58- her türlü meseleden örnek getirildiği iddia ediliyor. bunu çürütme ihtiyacı dahi hissetmiyorum. ayrıca inandırıcı olabilmek adına "yemin ederim ki ne yaparsan yap yine yalancı derler" denmesi de nedir? böyle bir yöntem olabilir mi? 59- üstelik bunu allah'ın bilerek yapmış olması da iyice karıştırıyor işi. lokman: 7- allah önce bu kötü insanları yaratıyor, sonra onların kalblerini mühürlüyor, inanmalarını engelliyor, sonra da onlara azab müjdeletiyor. sonra "şüphesiz ki o çok merhametlidir". 10- bütün bilim dışı argümanların tekrarı. kitapta dünyayı, evreni açıklayan şeyler bundan ibaret neredeyse şimdiye kadar. sen yıllarını bilime ver, kütüphanelere sığmayacak araştırmalar kitaplar yaz insanlık olarak, sonra bütün evrenin açıklaması ibreti "göklerin direksiz kaldırılması, yer bizi sarsmasın diye yaratılan dağlar, gece ve gündüzün ard arda gelmesi, güneş ve ayın yörüngesinde dönmesi, gökten su inmesi, gemilerin suda yüzmesi" seviyesinde olsun. bu kadar mı yani? 31- yine gemilerin suda yüzmesi inanılmaz ibretlik bir olay olarak sunuluyor. secde: 5- bu ne demektir anlamadım. 7- her şeyin güzel yaratıldığı iddia ediliyor. güzellik, insandan bağımsız var olabilen bir kavram mıdır? insan bir şeyi güzel ya da çirkin bulmaz ise, o şey güzel ya da çirkin olabilir mi kendi başına? peki buna göre her şey güzel yaratılmış olabilir mi? 9- allah yine bizden şikayet ediyor. onu geçtim beyinler yerine gönüllerden bahsediliyor yine. 11- neden ölüm meleği alıyor canımızı? bunlar hep putperestlikten, çok tanrıcılıktan, dinler tarihinin eski unsurlarından kalmadır. insanlar anlayamadıkları olayları açıklarken, onları tanrılaştırmıştır. bu aslında onların doğayı açıklama yöntemidir. kitapta bunlara karşı çıkmak yerine, bunlar meleğe dönüştürülmüş. oysa ol demesi yeten tanrının, ölüm meleğine, mikaile, cebraile, israfile ne ihtiyacı var? ayetlerden birinde onun hiçbir şeye muhtaç olmadığı, her şeye kadir olduğu söyleniyordu oysa. 13- neden? ahzab: 5- yine erkek egemen toplumun bir yansıması. 30- peygamberin eşlerine özel ayet indirmesi insanın içini gıdıklıyor. 31- muhammedin eşlerine deniyor ki "muhammed'e boyun eğin". bu kadar da açık ayet indirilmez ki arkadaş. kainatın sırrını taşıyan kitapta bu ayetin işi ne? açıklanacak milyar tane şey varken. 32- diğer kadınlar kırıtabilir, kötü söz söyleyebilirler yani? hani sadece haberciydi peygamber, işine gelince herkes gibi normal kul, işine gelmeyince kadınları bile özel. 36- yine sorgusuz sualsiz muhammed'e itaat üzerine bir ayet. 45- sorgusuz sualsiz itaat edilecek bir yönetici olarak göndermediniz mi? 50- haydi yine iyisin tadında bir ayet. 53- en sevdiğim ayet kesinlikle bu. kainatın anahtarı olan kitapta "yav evime zırt pırt girmeyin, yemek yeyince de dağılın, karılarımı da nikahlamayın" diye ayet var arkadaş. hiç mi rahatsız edici gelmiyor kulağa? 59- kadının nasıl bir mal gibi sahiplenildiği apaçık ortada. bundan sonra kimse islamda kadın erkek eşittir demesin, ayıp oluyor. 60-61- saldırmadıkça saldırma hükmü yine yalanlanıyor. o değil dedikodu yapanlar, mümin bile olsa öldürülecekler mi? hani bir müslümanın bir müslümanı öldürmesi en büyük günahtı? affı yoktu? çelişki değil mi şimdi bu? ayrıca yine küçücük arabistanın küçücük bir zaman dilimine indirilmiş nokta atışı başka bir ayet. 68- bu ayet kimin ağzındandır? tanrının ağzından olamaz. eğer öyleyse -ki mantıklı değil ama- hani günahlar aynen ödeniyordu, iki misli de ne oluyor? 73- kitabın yarısının özeti budur. bu cümle çeşitli şekillerde tekrarlanıp durdu kitap boyunca. kitap hakkında bu kadar az eleştiri yapılabilmesinin nedeni de bu. sebe: 10- yine çağ dışı algının bir yansıması. fizik güçlere tapma aşamasından bahsetmekteyim. fatir: 9- burada sözde bir açıklama var. ama çok basit ve çocukça bir betimlemeden ibaret. bu ayet neden burada peki o zaman? kimin o bulutu kaldırıp da ne yaptığı belli değil. kanıtlanamaz da. ayet bir kanıt da sunmuyor. bilimsel bir açıklama da değil. üstelik etkileyici bir betimleme de değil. ilginç. 16- bu tehdidin burada ne işi var? yasin: 5-6 ve 10- bu ayetler kendi içinde çelişmektedir. "seni onları korkutasın diye gönderdik" dedikten biraz sonra, "korkutsan da inanmazlar" deniyor. neden gönderildi öyleyse? 11- burada anlaşılıyor ki sadece korkacak olanları korkutmak için gönderilmiş. kimin korkup kimin korkmayacağı biliniyorsa, belliyse, böyle bir şeye ne gerek var? sonra bir de bu kavimler helak ediliyor, bu korkmayanlar cehenneme gidiyor. nasıl bir hikaye bu? 39-40- yine oldukça çağ dışı algı. gece ve gündüzün kendi yörüngesinde döndüğü iddia ediliyor. 72- bir kaç kere binek hayvanlarının, özellikle binek olarak yaratıldıklarına değiniliyor. bu bilim dışı bir söylemdir. insan onları evcilleştirmeden çok daha önce de vardı o hayvanlar oysa. saffat: 48- yine oldukça cinsiyetçi bir başka ayet. 49- bu da nedir? 147- tam sayı bilinmiyor mu? zümer: 59- tamam da gönülleri mühürlememiş miydik az önce? mümin: 64- gök, bizim için bir bina mıdır? bu nasıl bir tabirdir? 79- insan kibirinden bahsetmek lazım burada biraz. her şeyin bizim için yaratıldığını, her şeyin bizim etrafımızda döndüğünü sanmamız ne kadar komik. oysa o dönemin arabistanı için doğal, çünkü dünyaları küçücüktü, bilgileri de öyle. gerçekten de o açıdan bakınca her şey bize özel gibi görünüyordu. fussilet: 5- kim böyle bir şey demiş olabilir? 9- burada yerin iki günde yaratılması bir ibret olarak sunuluyor. tabi, koskoca yer iki günde nasıl yaratılabilri ki? ama düşününce, ol demek yetmiyor muydu diye de soruyor insan. zamandan bağımsız bir varlık, iki gün gibi -üstelik güneş de yok o vakit- bir tabiri neden kullanıyor? 11- yine doğanın konuşturulduğunu görüyoruz. insan konuşması ve düşünmesi bilimsel bir şekilde açıklanmıştır. bu özelliklerin doğaya yüklenmesi, bu açıklanmalardan önce var olan doğal bir düşünme yöntemiydi. başka bir ihtimal düşünemiyorlardı dahi. o yüzden o dönemin insanına, doğanın konuşabiliyor olması garip gelmiyordu. fakat günümüzde bu tamamen mantık dışıdır. doğa, konuşmak için hiçbir nedene sahip değildir. konuşmak ve düşünmek beraberce ancak emekten ve insanlaşmadan sonra ortaya çıkmıştır. 12- yedi gök anlayışı, bilindiği üzere oldukça eskidir. dünya merkezli olmak üzere uzaklık sırasına göre evren şöyle çizilmişti antik bilimde: ay-merkür-venüs-güneş-mars-jüpiter ve satürn. yedi sayısının mistiği büyük ihtimalle buradan gelmektedir. yedi katlı gökten kasıt ise budur. gökyüzündeki nesnelerden çok faydalanıyordu insanlar, özellikle tarım işlerinde. öldüren ve yaşatan bir bilgiydi bu. bu sebeple bu görüşün bu kadar değer görmesi ve yedi mistiğinin ortaya çıkması anlaşılabilir bir durum. ayrıca tevrat'ta yedi gök tabiri geçmez -diye araştırdım, onu da okurum gerekirse nedir?- çünkü o zamanlar bu bilinmiyordu. isa zamanında varmış bu algı, fakat incil isa'nın hayatını anlattığından böyle bir şey eklenmesi gereksizmiş, yani incil'de de yokmuş- diye okudum. kuran'da ise bu yanlış algı aynen alınıp kullanılmış. yahudiliğe ve hristiyanlığa sonradan girmiş yedi katlı gök inancı. bugün göğün yedi kattan oluşmadığını net bir şekilde biliyoruz. işte size bilim dışı bir başka ayet daha. 20- doğanın düşünüp konuşabilmesi yetmiyormuş gibi, insan parçaları da insandan bağımsız ele alınıp konuşabiliyor. dil de konuşacak mı? beyin de konuşacak mı? komik olmayacak mı peki bu? 21- allah kukla gibi, şeyleri konuşturuyor. büyük ihtimalle o dönemde şahitlik olayının resmi işlerde büyük yeri vardı. okuduğumuzdan bunu anlıyoruz. bu yüzden öte dünyada kurulan resmi yargıda da benzer bir yöntem uygulanacağını düşünüyor olmalı muhammed. 44- araplar dışındaki bütün milletler neden arapçaya muhtaç? onlar demeyecekler mi "bu kitap genişçe açıklanmalı değil miydi?" diye? 46- iyilik kötülük nedir? a, o da açıklanıyor kitapta. tanrıya inanmak ya da inanmamaktır elbet. 48- kim bunlar? putlar mı kaçıyor? sura: 2-3- yine kitabın o dönemin araplarına özel indirildiğini çağrıştıran bir ayet. 7-8- kitabın en az yüzde ellisinin özeti bu iki ayet. bu yüzden kitabı uzun uzun eleştirmek mümkün değil, çünkü aslında bu iki ayetten ibaret yarısı. bu ikisindeki mantığın eleştirisi de üç beş saniye alıyor ne yazık ki. duhan: 2-3- kitap bir gecede mi indirilmiştir? 7- yine çağ dışı bir algı. 54- ne güzel vaadler bunlar. ahkaf: 4- bu, doğru bir tartışma yöntemi midir? muhammed: 4- yanlış anlamıyorsam esirleri öldürmeyin, fidyeyle ya da karşılıksız salın denmiş. güzel ayet bu dursun burda da cımbızla sırf kötüleri çekiyorsun denmesin. 15- yine bir vahşet tasviri oluşunu geçersek, neden cennet ve cehennemin tanımı tek bir ayette yapılmıyor da, öyle rastgele ufak eklemeler yapılıyor. hemen her ayette alttan akan ırmaklar var, bunun üzerine bir şeyler eklenip çıkarılıyor arada sırada. fetih: 16- yine kainati açıklayan kitapta bulduğumuz nokta atışı bir ayet. 22-23- yapacağım eleştiri belli. hucurat: 2-3- muhammed'in indirdiği bir kitapta yazan "muhammed'e bağırmayın, sesinizi kısın" temalı bir ayet. 9-10- yüz yıllar boyunca kendi içinde savaşmış olan müslüman toplulukların büyük bir kısmı böylece allah'ın buyruğundan çıkmış oluyor. ama gerçi bir şekilde günahlarını sildirirler, sıkıntı yok. 12- birbirinizin kusurunu araştırmayın ne demektir? 13- allah katında en üstün olabilmek için, allah'tan en çok korkan olmak gerekiyormuş. açık bir hüküm işte bu, yorumlanacak bir yönü yok. ne yaparsan yap, korkman hepsinden daha önemli. 15- en net ayetlerden biri. gerçek mümin muhammed'e şüphesiz şartsız iman edecek, malını ve canını da onun yolunda harcayacak. kaf: 6- yine gök ile ilgili çağ dışı bir ayet. 44- ölüler yerde yattıkları yerden çıkacaklarmış. evrenin döngüsüne kapılıp gitmiş, her zerreciği dağılıp doğaya karışmış insanlar, hatta başka insanların bedenlerine katılmış da olsalar -ki aslında oldukça yaygın bir durum-, nereden çıkacaklar acaba? tur: 24- dereler akan bahçeler, güzel ceylan gözlü kadınlar, emirlerine verilmiş hizmetçiler. yiyip, içip sonsuza kadar keyif çatmak. bunlar hayatın idealize edilmiş soyutlanmış yansımalarından başka bir şey değillerdir. ayrıca hayal gücü olarak da çok basit bir cennet tasviri. 34- benzeri bir söz meydana getirince, doğru mu olacaklar? getiremezler mi? 44- yine çağ dışı bir ayet. kamer: 11- yine çağ dışı bir ayet. rahman: 7- yine göğün "yükselişi". 10- elmalılı çevirisinde şöyle yazıyor: (Allah) yeri mahlukat için (aşağıya) koydu. parantez içine almakla ne kast ediliyor anlamıyorum fakat, eğer "aşağı" tabiri kullanılıyorsa, bu yine o zamanın sınırlı algısını gözler önüne seriyor demektir. 56- yine oldukça çağ dışı bir ayet. vakia: 35-36- yine fanteziler, fanteziler.. 41- solculara açık hakaret! sol öcü yapılmaya uğraşılıyor! hadid: 11- allah'ın borca ihtiyacı mı vardır? yoksa bu ayetler "peygambere bağışta bulunun" demek için midir? 20- cennet hayatı, aldatmayan bir eğlence midir? ne farkı var. ikisi de eğlence ya da azab işte. ayrıca bugün bu cennet tasvirinden kat kat keyifli yaşamak mümkündür, hele teknolojiyi hesaba katarsak. mücadele: 1- yine çok nokta atışı bir ayet. 3- yine köleliği kabullenen bir ayet. kölelik var ama, azad ediliyor. kölelik kötüdür, köleliği kaldırın denmiyor. 4- hani yine azabı hatırlatalım da. ne olur ne olmaz. 12- burada sadakadan kasıt nedir? herhalde konuşmadan önce gidip bir dilenci bulup para verip öyle peygambere gidilmiyordur. bilemedim, ilginç bir ayet. 13- vermeseniz de olur, haydi affettik tadında bir ayet. önceki ile çelişiyor. çelişki bulamazdık oysa. saf: 6- e neden geldin ki o zaman? önceki din ortada. sonraki de henüz gelmemiş. garip. talak: bu sureye göre erkek istediği kadını boşayabilir. diyelim ki bir kadın aldık. hamile bıraktık. hamilelikleri bitene kadar boşamıyoruz. sonra boşuyoruz direkt. eğer emzirmeyi kabul ederlerse de ücret veriyoruz. işte kuran'da köle olmayan kadın dahi, köleliğin bir tanımı halindedir. tahrim: peygamberin cinsel ilişkilerine dair özel inmiş sure. korkutucu şeyler de içeriyor biraz. mülk: 3- var olan tüm gerçeklik içerisinde bozukluk nasıl görelim? "şu dağ biraz yamuk mu olmuş?" diyebilir miyiz? "amcamı çarpan yıldırım ne fena bozukluktu" diyebilir miyiz? "yav bu kara delik de ne arkadaş, resmen evren bozulmuş?" diyebilir miyiz? evren makina mıdır ki, bozulabilsin? 5- yedi katlı gök hikayesinden bahsetmiştik. en yakın gökten kasıt herhalde ayın bulunduğu gök. bu katta kandillerden kast edilen şeyler de herhalde yıldızlar. yoksa nerede bu kandiller? yıldızlarsa, yıldızlar ile ay aynı yörüngede midir? yoksa gözümüzle, hatta en kuvvetli aletlerle bile göremediğimiz yıldızlar dahi en yakın gökte midir? vv cephei mesela, bir kandil midir? yıldızların ötesindeki diğer altı katta ne vardır? 19- kuşların uçuşuna dair yine bilim dışı bir açıklama. hakka: 16- yine göğün çağ dışı algılanışı. 19 ve 25- sağın iyiliği ve solun kötülüğü üzerine inanış herhalde insanların büyük çoğunluğunun sağlak olmasından gelse gerek. neden sağ iyi, sol kötü olsun, bundan başka? insanın bakış açısına göre ortaya çıkan sapına kadar göreli bu iki yön, nedir ki? araştırmaya değer bulmadım bunu. -bir başka araştırma gösteriyor ki: namaz kılmanın kökeni islam'dan önceye dayanıyor. farslara hintlerden geçtiği, hintlerdeki adının da "namaskara" olduğu söyleniyor. güneşi selamlama ritüeli imiş, biraz farklıymış ama geçerken bozulması doğal. islamiyet öncesi arap toplumu da beş vakit namaz kılıyormuş. mürselat: 8- yıldızlar siliniyor? 9- gökler yarılıyor? nebe: 7- şimdi anlaşılıyor, neden yer sarsmasın diye dağlardan bahsedildiği. anlaşılan o ki, dağları yere çakılı kazıklar zannediyorlar. 19- gök açılıyor, kapı kapı oluyor. 33- yine fanteziler. . inşikak: 10- soldan verilmeyecek miydi? çelişkili bir diğer ayet. hayır çelişki bulunamaz diyor ondan alıyorum. tarık: 7- kadının göğüs kemikleri arasından çıkan su, nedir? -bu arada ufak araştırmalar yaptım ve kitabın temellerinden biri olan ibrahim ve hikayesinin, hint kültüründeki brahmadan geldiğine dair şeyler gördüm. bunları detaylı araştırmadım, bilmiyorum, meraklısına duyrulur. kadir: 1- kuran bir gecede mi inmiştir? 3- "bin ay" ne kadar rastgele bir tabirdir? evet, bu kadar. değinmediğim çok konu var. ayrıca bu bilimsel bir metin olmadığından paylaşılmasını da istemem. teşekkürler, saygılar sevgiler.