3
tam tepemde üçte biri düzgünce kırılmış beyaz bir tabak gibi görünen ay var. ayaklarımda eskimiş siyah beyaz çizgili çoraplar var. yalnızım ve bu yalnızlıktan memnunum. bahçe duvarının tam köşesinde daha önce hiç görmediğim bir kedi duruyor. boynunu ileri doğru uzatmış, bir şeye dikkatle bakıyor. yanından geçip gidiyorum. bugün kedilere hiç yüz vermek istemiyorum. onlar da bana bulaşmasalar iyi olur. huzursuz değilim. huysuz hiç değilim. sadece ne yapmak istediğimi bilemez bir haldeyim. sanırım sadece sessizlik istiyorum. gün boyu saçma sapan sözcükler duyan bu kulakların sadece sessizliğe ihtiyacı var. ben bunları düşünürken yavru kedi oynamak istiyor. ama halim yok. benden yüz bulamayınca kendine kabuklu siyah bir böcek buluyor. böceğin sert kabuğuna küçük patisiyle vurup duruyor. böcek acayip bir tıslamayla yanıt veriyor. böceği kurtarıp, kedinin eğlencesine son verebilirim, ama yapmıyorum. doğanın işine karışmam genelde. yavru kedi bir süre sonra böcekten sıkılacaktır. onun derdi böceğin canını almak değil. sadece oynamak istiyor. ama tüm yavru kediler gibi o da kendisi ile oynanmak istenmediğini anlamıyor ya da anlamamazlıktan geliyor. kediler hakkında bu kadar kafa yormaya devam edersem yakında onlardan birine dönüşeceğim diye homurdanarak yürümeye devam ediyorum. hava hala çok sıcak. ağustos'un tek güzel yanı söylenişi. ağustos. keşke söylenişin gibi ılık olsaydın. ö.kale
#279704 efendi | 18/08/2014 02:37