"çeşitli yörelerde ecinni.. pir!.. sahip..! olarak bilinir.." "..cinlerin bir görünen bir de görünmeyen iki türü.." "..büyücülük gibi faaliyetlerle bunlar arasında ilişki kurulur.." okuduklarını kendisine duyurmak istercesine sesli ama duymaktan korkarcasına sessiz telaffuz ediyormuş. hiç öğrenmek istemediği benzeşmeleri okumuş
. bir yandan allah a sığınıp bir yandan musallatından korkuyormuş. teksiri tekrar almış önüne. ilk üç sayfa boş. sonraki beş sayfa birer cümle. okumuş zaten bunları. sonraki yedi sayfa.. işte bunları daha önce okumadığı aklına gelmiş birden. gözleri her sesi atladığında acıyla sulanıyor, telaffuz ettiği her kelime ruhunu bir cenderede sıkıştırıyormuş. o teksirde yazanlar öyle iğrenç, kötü, günah doluymuş ki kendisini öldürmek istemiş her
da. verdiği acı tarifsizmiş okumanın. "inanan gözlere cehennem azabıdır bu yazıt! sen okuma insan! sen oku yezit!" bir damla kan düşmüş zaten lekeler içerisindeki teksir sayfasına. o anda idrak etmiş adam. "daha kaç göz bu illete mahkum olmuştu da bu lekeler oluşmuştu?" kurumuş, solmuş kan damlalarıymış kitaptaki lekeler. teksiri bitirdiğinde cebinden bez mendilini çıkarmış imam. gözlerini silmiş. ala çalmış bembeyaz mendil. ama artık ne yapması gerektiğini biliyormuş. kızını nasıl kurtaracağını biliyormuş artık!