Tarık - (elinden oyuncağı alınmış çocuk gibiydi suratı) bende
. defteri burada buldum. Mustafa elleriyle yüzünü kapatıp sinirli sinirli gülmeye başladı. Ben - Kirve sen kafayı mı yedin
!? Madem buldun neden başında söylemiyorsun? Tarık - Lan oradan okudum herşeyi size anlatıyorum işte. Nilay - Değil mi
. Peki bizim bunu istemeyeceğimiz aklına geldi mi hiç? Tarık - Ne alaka a.. Serhat - Lan
ik! Ya olan biten gerçekse!? Ha!? Düşündün mü bunu hiç? Ahmet -
! O kadar da değil! Serhat - Öyle deme kirve. Ya gerçekse
!? Gül - Lan korkutmayın beni! Tarık - Lan gerçek olsa benim ne işim var burada? Ben de sizin kadar tırsıyorum böyle mevzulardan. Altı üstü bir defter. Ben - Nerede lan bu defter? Mustafa - Kirve bulaşmayalım bence. Serhat - Lan bulaşmayalımı mı kaldı? Adamın evinde yattık. Bahçesinde içtik. Hikayesini anlattık. (tedirgin bir şekilde etrafına bakındı bir süre) Sıçtıysak zaten çoktan sıçmışızdır. Ben - Tarık!
defteri nerede? Ahmet - Kirve küfür etmesek. Nilay - Ciddi misin sen ahmet? Ahmet -
ne olur ne olmaz. Sonra pişman olmayalım da!