Sabah olduğunda imam küçük eve geçmiş. Kitabın, sakladığı değirmen taşının altında olduğundan emin olunca rahatlamış. İçeriyi toparladıktan sonra bu eve geçmiş. Mustafa ? (gözlerini ayırarak) Sen az önce ne dedin!? Tarık ? (ben de onu diyorum gibilerden başını sallayarak) Evet
. Kitabı sakladığı yeri yazmış deftere. Alayımız göt olmuştuk! Nilay ? Olm sen ciddi misin lan!? Ahmet ortaya atılıp defteri kurcalamaya başladı, gül, nilay ve serhat ta yanına ilişiverdiler. Ben bir yandan onlara bakıyor bir yandan da ?ne olur şaka olsun? diye içimden sayıklıyordum. Mustafa ? (sinirlenmişti iyice) Girdin mi lan sen küçük eve? Tarık ? (çekingen bir tavırla) Yok kirve ne işim var
!? O kadar da cesaretim yok valla kusuruma bakma! Mustafa ? Senden her şeyi bekleri.. Ahmet ? (bağırarak) ooohaaaa
! Serhat geriye atmıştı kendini. Gül nilay a sarıldı. Ben ? Ne oluyor lan
ik! (korkmuştum iyice) Ne yazıyor!? Ahmet ? (korkudan beti benzi atmıştı
) Doğruymuş lan! Yan evde değirmen taşının altında! Bir süre sessizce birbirimize bakındık. Mustafa ? Ben gidiyorum
(ayaklandı) Tarık senin de
! Ben anladım senin derdini
! Tarık ? (sinirlenmişti) Ne anladın lan götveren!? Neymiş derdim benim? Mustafa ? Kitabın peşindesin sen
! Ben ? Tabi varsa
! Olm çocuk musunuz lan!?