tarık - (ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldi) lan bi susun
! oynamıyorum yeminle. bir ses duydum
! gül - yalancı cünüp çoban! gülüşmeler. serhat - kurt mu gelmiş lan!? gülüşmeler. tarık - evet.. gelmiş! hepimiz tarık a döndük. adamın yüzü beton gibi dışarıya bakıyordu. toparlanıp yanına geçerken fark ettim uzaktaki köpeği. serhat - anasının amı! kurt mu lan bu? mustafa - vallaha kurt
! ahmet - tarık senin sürüne mi yazıyor lan ahahhahahahah! nilay - sürüsü biz oluyoruz şu durumda, bunu bir düşün de öyle gül istersen. ben - hassiktir nilay! saptamanı
eyim senin, tüylerim ağardı
! korkak gülüşmeler. bildiğin kurttu gördüğümüz. böyle köpek boyunda, boz bir rengi vardı. bölge dağlık olduğundan garipsemedik. mustafa - uzaklaşıyor
. tarık -
tirsin gitsin itoğlu it. (sinirlenmişti) bir de koç görürsek ben giderim buradan! gül - oo gemiyi terk eden kaptan! tarık - dalga geçmiyorum.
tir olur giderim başından söyleyeyim. mustafa - lan hani inanmıyordun böyle şeylere? tarık - defterin devamını anlatayım da bakalım hanginiz bundan sonra kurbanda koç kesebilecek veya bir daha köpeklere kuçu kuçu çekebilecek göreceğiz
.