ben - lan başından anlaşalım artık
! otur kalk bir hal olduk. zıbarıp kalanını dinliyoruz. yok ses duydum, yok çişim geldi, yok imamın abdest suyu damlıyor bahane yok! anlaştık mı? mustafa - süper. bir de ebleh ebleh tansiyon şakaları yapmayın
belanızı. tarık - iyi de ben acıktım
! gül - kıyamam ben sana. dur bi kebap söyleyim. tarık - dalga geçme gül, ben ciddiyim. ben - ben de acıktım aslında. neler var? mustafa - (çantasına çöküverdi birden) bakalııım.. salam, sosis, sucuk, kaşar, yumurta var onlu.. bide bideee.. bu kadar! ahmet - daha ne olacaktı lan!? şarküteriye çevirmişin
çantayı! tarık - bende de var bir şeyler. abur cubur da kaldı bayağı. önce yemek yiyelim
. sonra başlayalım. hepimiz aç köpek gibi mustafanın çantasına üşüşmüştük amına koyim. adam çıkardıkça biz alkışlıyorduk. sağlam acıkmışız, farkında değiliz. yemek yendi, sigaralar tüttürüldü. akşamüstü sefası yapalım lan deyip yol boyuna çıktık hep beraber. geldiğimiz yamaca kadar yürüyüp aşağı işedik. geri dönerken eşek şakaları falan yaptık. ah ergenlik yılları!