akşam karanlığında nilay ve serhat küçük evin sağ ve sol etrafından dolanıp çevreye bakındılar. geri döndüklerinde "asayiş berkemal" hesabı baş parmak kaldırdı ikisi de. tarık büyük evin tuvaletinde bulduğu parmak kalınlığında paslı metal bir boruyu kapı kirişine sokuşturmaya çalışıyordu. mustafa - yavaş
! ses çıkarma! tarık - özür dilerim amına koyayım! ilk soygunum, mazur gör! gülüşmeler. nilay - şşşşşşşşşşş! serhat - lan tarık, lan tarık. olm versene toramana.
iversin kapıyı kilidi! mustafa - serhat ebenin rugan terliğini
! gülüşmeler. nilay - şşşşşşşşşş! ahmet - senin şşşşş ın daha gürültülü
! serhat - ya ver
ben yapayım. tarık -
tir git kirve. giydiririm bu boruyu kafana bak! ben - lan ne kapıymış
! altı üstü tahta! bi kıramad... "çaaat!" mustafa - (tarık ın sırtına peşpeşe tokatlar saydırırken) elinin ayarını
eyim kirve! serhat - açıldı mı lan!? tarık - yok
, boru kırıldı! gül - yaaaa! avradını
ki ben bunun! (serhatı kenara ittirirken) çekilin
bir işi beceremiyonuz! iki büyük adım atıp sağ ayak tabanıyla kapıya vurdu tekmeyi. ahmet - lan ses çıkarmayalım demedik mi? gül - size kalsa sabaha kadar parmaklarsınız bu kapıyı, sıkıldım
! bir tekme daha attı!
bir de sessiz ki mekan. mustafa - köyden duymuşlardır
! gülüşmeler. gül - bi tane daha geçireyim.. (bir tekme daha attı ve bir çatırtı geldi kapıdan) hafif bir aralık oluştu. tarık can hıraş sokuşturdu hemen elindeki uzun boru parçasını tekrar, kurcalamaya başladı. bir anda durdu! tarık - lan!? ben - ne oldu? tarık - içeriden bir ses geldi sanki? gül - kapı o kapı. az önce
tim attım kilidi bak! serhat - kızım seni dışarıdan gören bir kanarya sanır, içinde gergedan varmış
! gül - (kikirdedi) teşekkür ederim. mustafa - biz de erkeğiz diye geçiniyoruz
! gülüşmeler. tarık - lan bi susun
! (kulağını kapıya dayadı, öyle durdu bir süre) ahmet - lan bence uğraşmayalım. bak girmeyelim diye uğraşmışlar o kadar. teşekkür edip dönelim eve
! serhat - lan sanki tütsülenmiş tavuk koktu
! gülüşmeler. ahmet - seni
çocuk! hepiniz korkuyorsunuz şu an! sessizlik. tarık kapıdan ayırdı başını, tekrar kurcalamaya başladı. bir iki ittirip çektirdi boruyu. "tak" diye bir sesle bir iki santim daha girdi boru aralığa. tarık hızlıca bakındı bize. ahmet - hadi bismillah! mustafa - aç artık
! ne olacaksa olsun! tarık başıyla onaylayıp çekiverdi boruyu kendine. kapı kilidinden kurtulup bir karış aralandı. içeriden leş gibi bir koku geldi burnumuza. nilay kustu oracıkta. öğüre öğüre dağıldık biraz sağa sola. tarık suratını buruşturarak tişörtünün yakasını yüzüne giydirdi. kapıya uzatırken elini aniden geri çekilip akrasını döndü. o da kustu biraz.