Ne kadar içeride kalmıştık hatırlayamıyordum! Ayakta olduğumdan emindim. Her yer zifiri karanlıktı. Serhatın ağlama seslerini bastırıyordu ahmet in çilekeş ve küfürlü gayretleri. Kapı inim inim inliyor ama açılmıyordu
! Sesleri duyuyordum en azından, bu iyiydi. Mustafa nın "el feneri" diye bağırdığını duydum. Sesleri boğuk, sanki bir bardağı ağızlarına dayamışlarda içine konuşuyorlarmış gibi geliyordu. En azından sesleri çıkıyordu. Durduğum yerden şimdi göremediğim şeylerin yerlerini hatırlamaya çalışıyordum bir yandan. En akılda kalıcı olan gül ün gözleriydi. Zaten hala o tarafa bakıyordum. Korkarak, çekinerek ama gözlerimi kırpamıyordum bile. Ağlayasım geldi
! Panik ele geçiriyordu yavaş yavaş beni. Nilayın sesi çok uzaklardan geliyordu. "el feneri" dedi bir daha mustafa. "ahmet alıp çıkmış..
": tarık tı bu. serhat hala ağlıyordu.