ses yoktu
! tam ben de bağıracakken kapıda belirdi
! elinde kitap! "ohaaa!" dedi ahmet. "doğruymuş lan!" serhat yerde para bulmuş çocuk gibi koşar adım geldi yanımıza gülümseyerek. ben - lan gül ne olacak
!? nilay - (saçlarını okşuyordu gülün) büyük eve götürelim, hatta biz de geçelim artık oraya. ne
yiyeceksek orada yiyelim. mustafa - doğru söylüyorsun. haydi. hep beraber büyük eve geçtik. gül ü rahat edeceği bir şekilde yatırdık. çay, sigara içilirken serhat kucağında kitapla bağdaş kurmuş bizi bekliyordu. tarık - boşuna heveslenme serhat! serhat - ne!? ne hevesi? mustafa - yani diyor ki kitabı açacaksak beraber, okuyacaksak beraber, yakacaksak beraber diyor. tarık - yakmak mı? yakmak yok! olur mu lan yakmak!? mustafa - cayır cayır yakarım onu. belanızı
tirtmeyin. başımıza ne geldiyse sırf bunu bulana kadar geldi. okusak kim bilir neler olacak! ben - lan ciddi misiniz siz? gerçekten okumayı planlıyor musunuz? nilay - boşverin lan vallaha bak. tamam işte. kitap varmış... en fazla üçüncü sayfadaki resme bakarız mesela.. ben - evet. en azından onu bir görelim. mustafa - meraklı şerefsizler sizi. ben de merak ettim onu bak! ahmet - ben etmiyorum
! bensiz bakın emi? biz adam değiliz ya! serhat - yok lan daha bakmıyoruz. fikir alışverişi.