56
@55 buna katılmıyorum tam olarak. öncelikle o dönemlerde insanın bireyliği bizim bugün bireyi algıladığımız kadar gelişmiş değildi. o dönemin bakış açısıyla düşünmeye uğraşmak lazım. insanlar küçük topluluklar halinde yaşıyorlar. bilim ve teknik anlamında ellerinde çok fazla bir şey yok. iletişim tekniği diye bir şey zaten çok kısıtlı. bunun yanı sıra doğayla çok zor bir savaş halindeler. hastalıklar, doğal afetler, yırtıcılar, soğuk, karanlık, sürekli tehlike. hayatta kalmak çok zor. ve hepsi büyüklerinden tekniği öğrenmeye bağlı. bu yüzden usta çırak arası ilişki de çok önemli. yani bilgi ve teknik aktarılmazsa hayatta kalamazlar. bunu aktarmak için de kitaplar, filmler, internet gibi kaynaklara sahip değiller. kendilerinin hatırlanmasından çok topluma etki eden ve insanlara daha iyi yaşamayı öğreten olayları ya da basitçe üretim ve avlanma tekniklerini aktarıyorlar. ego işin içinde değil pek ki zaten o dönemde böyle bir şey beklenemez. bireylik insanın insana yabancılaşmasından sonra gelişecek.