hayatın sırrını çözdüm

  1. 1
    baş editi: deterministmişim ben. baş notu: yazı uzun ama okumanıza değecek. yani umarım. o kadar uğraştım birazcık gözgezdirin bari. mavi hap mı kırmızı hap mı. hayat buymuş lan. önümüze hep iyi ve kötü diye iki seçenek çıkıyo. misal çalışmak mı? yatmak mı? hangi hapı alırsak sonucun ne olacağı çok açık. eğer sınava çalışırsan seni güzel şeyler bekler. öbür türlü en iyi ihtimalle 60 yaşına geldiğinde bile millete biyrunuz efendim çekersin. yani herkesin sonu güzel bitmesi gereken yolu seçmesi lazım. buraya kadar mutluyuz. o güzel yola giden hapı almayan yok zaten ama yolu seçtikten sonra insanın en büyük düşmanı yani yine kendisi çıkıyo karşısına. peki kendimiz kimiz? başka hayatlarla sürekli mecburi kesişim içinde olan, kendimizin koyamadığı ilk tuğlamızın (bebekliğimiz) üstüne eklediğimiz tecrübe tuğlalarından oluşturduğumuz duvarız. peki duvarımızın hammaddesi yani nasıl bir insan olduğumuzun belirleyen tecrübelerimiz nelerden oluşur. bizden başka herkesin her şeyin etkilediği olaylarla. şuranın altını çiziyorum biz tecrübelerimizi etkileyemiyoruz. matematiksel olarak eyyorlamaya çalışırsak birisi veya bir şey bize a yaparsa b olur sonucunda da c tecrübesi ediniriz. bu burda biter mi. bitmez tabi ki. edindiğimiz c tecrübesi sayesinde bir başkasının d sini etkileyip onda e tecrübesi oluştururuz. yani bütün insanların duvarları birbiriyle bağlantılı. siz herkesin duvarını oluştururken onlar da sizinkini örer. buraya sonra yine gelicez. peki bunların mavi kırmızı hap olayıyla ilgisi ne derseniz de hangi hapı seçeceğimiz zaten baştan belli. ilk seçimden bahsediyorum. çalışmak mı yatmak mı dan. çünkü insanlığın tamamı çalışmanın daha iyi bir seçenek olduğunu bilir. tembellik yapmak hiç bir zaman ilk seçenek değildir. bu kararları biz vermiyoruz yani. vermek zorunda olduğumuzu hissettiğimiz için veriyoruz çünkü sonucu biliyoruz. çünkü herkesin tecrübesi bunu öğretti kendisine. mutlu olduğumuz kısım burada bitiyo. mutsuz olan kısım herkesle aynı olmayan tecrübelerimiz gün yzüne çıkınca oluyor. herkes başarıya koşar ancak zaman geçtik patır patır dökülürüz. bunun sebebi geçmişimizdir. bunu sadece tembellikle alakalı düşünmeyin bütün mavi kırmızı haplar aynıdır. iyi ve kötü. bu kadar basit. olum zormuş kafandakini yazıya dökmek ya iflahım miki farelendi. :( neyse bu tecrübeleri kazanırken yaptığımız mavi kırmızı hapların seçimininden sonraki hareketlerimizi de biz yapıyoruz ama bu yaptığımız şeyler de aslında bizim değil daha önce kazandığımız tecrübelerimizin yaptıkları. bir a kararı verdik diyelim. bu a kararını vermemizin sebebi daha önceden yaşadığımız olaylar. bunu çok basit bi şey miş gibi düşünmeyin. yaptığınız bir el kadırma hareketiniz, ne zaman su içtiğiniz bile geçmişinizle alakalı. suyu içen ve elinizi kaldıran siz değilsiniz geçmişiniz. sonuç olarak biz geçmişimiziz. dünyayı sürtünmesiz ortamda bir bilardo masası olarak düşünün. bilardo topları da biziz. (tecrübelerimiz hayatlarımız diğer insanlarla etkileşimlerimiz.) bu bilardo toplarının her temasta ikiye bölündüğünü hayal edin. hiç durmuyorlar. işte senin elini kaldırman da bilmem kaç zottirikyolcu top oluyor. burdan da çıkarılacak sonuç şudur. eğer ilk topun hangi yöne atıldığını bulabilirsem senin bi daha ne zaman burnunu karıştıracağını söyleyebilrim. bu imkansız. ama şimdilik. huh bitti. içimde aklımdakini tam anlatamadım gibi bi his var ama olduğu kadar artık naapalım. edit: bilardo örneği toplar ikiye ayrıldıkları zaman kendi aralarında da ikiye ayrılırlar dersek daha anlaşılır olacaktır.
    #364336 at | 17/12/2014 02:11
     
  2. tümünü gör
iv>