72
@71 haklısın ama işte insanın kendini yeterli görememesi de etken demek ki, yani daha fazlasını istemek kendini yetersiz görmek okumaya iter insanı demek ki. ki bu konuda ben kendimi çok yetersiz gördüğümü söyleyebilirim. herhangi bir hissiyatı anlatamamak insanı çileden çıkarıyor, ifade eksikliği, yanlış anlaşılmalar. tabi benim okumamla çözülecek şeyler değil bunlar. en az birinin daha okuması lazım sağlıklı anlaşabilmemiz için. senin anlatabileceklerin zaten karşındakinin anlayabileceğinden fazlası değildir. ama insan kendini daha iyi ifade edebilmek istiyor tabi. gelişim asla tamamlanamaz, insanların evrim sürecinin bittiğine veya tamamlandığına inanmak ahmaklık olur, okumak insanı evrim sürecinde bir sonraki basamağa taşıyacak olan şeydir. herkes okusa, çok değil benim okuduğum kadar okusa herkes, ki çok fazla okuyan biri değilimdir, hayat çok daha düzgün bir hal alırdı. siyasilerin çoğunun kütüphanelerindeki ciltlerce külliyat süstür bu arada, onlar okumayı sevmezler, onlar okunmayı severler, okumuş ve eser veriyor olmayı severeler.
her insan daha iyi bir yaşantıya sahip olmak istiyor, bunun için çalışmaları gerek, para kazanmaları gerek, çünkü adam smith öyle yazıyor. sosyalistler kapital düzene karşılar, çünkü insanların zincirsiz köleler olduklarını biliyorlar, marks öyle yazıyor. bağnazlar komünizm'i tanrıtanımazlıkla özdeşleştiriyorlar, çünkü onu okumuyorlar, okumuş birileri çıkarlarına ters düştüğünden dolayı insalara çarpıtılmış bilgiler servis ediyor ve okumaya üşenenler bunlara inanıyorlar. okumayı redddeden insanlar gün içerisinde diyaloğa girdikleri bir kaç insandan aldıkları bilgi ile uyuyup o bigilerle uyanıyorlar ve bu bilgiler çok az.
romanlarda, öykünün başında henüz romanın ne anlatmaya çalıştığından habersizsindir. başlar roman, okursun, bir dizi olaydan sonra ana karakter/karakterler kendini gösterir. farkedersin, genelde hikayenin etrafında döndüğü kişi senin bilinç altında kendin olursun, onun düşüncelerini anlayabilmek için davranışlarını anlayabilmek için buna ihtiyacın da vardır zaten. yoksa 'hmm evet ne güzel öldürdü baltayla o kadını' 'paraları niye sakladı ki salak?' şeklinde okursan raskolnikov'u o zaman sana bir şey kazandırmaz tabi o kitap. ama dediğim gibi nonrmal bir okuyucu romanın içine girer, sayfa numaralarına bakıp; 'off daha on sayfa anca okumuşum.' modunda okumaz kitabı, kitabın yarısına gelir de, gözleri bulandığı ve kitabı kapattığı zaman; 'yuh lan 6 saat mi olmuş yeter bugünlük' der. ondan sonra uyurken yüzde doksan rüyasında o kitap olur zaten. işte o zaman sen raskolnikov'un acısını da, hamlet'in intikam arzusunu da bünyende sindirebilirsin ve üzüntülerini içinde hissedebilirsin. bu kaliteli eserler için geçerli tabi. benim de başlayıp bitiremediğim çok fazla kitap var mesela, sonradan bıraktığıma üzüldüğüm.
#365800 silahşör | 19/12/2014 02:51