123
@123 burada işin bir kısmını yadsıyor ve eksik görüyorsun. etik, yalnız bireyle ilgili bir mesele değildir. etik, insan toplumunun kuralları üzerine uğraşan bir dal. bu da iki yönlüdür: birey ve toplum. hem bireyi, hem toplumu ele alarak beraber düşünmedikçe hataya düşeriz ve "kişiden kişiye değişir" dedikten sonra boşlukta bırakmak durumunda kalırız. oysa kişiden kişiye değişir fakat, toplumsal olarak durum böyle değildir, gerçekleşen tek bir şey vardır. sen birey olarak hatta bir topluluk olarak şu yanlıştır dersin. başka biri birey olarak ya da bir topluluk olarak doğrudur der. aynı toplumun parçaları olarak çatışırsınız fakat toplumsal olarak tek bir ihtimal vardır: o tartıştığınız şey ya gerçekleşir, ya da gerçekleşmez. sen hırsızlık yanlıştır dersin. ben aç insanın başka şansı yoktur, çalmaması gariptir derim. toplum ise hırsızlık yapanı hapse atar. e hani göreliydi, kişiden kişiye değişiyordu, sabit değildi? kim hapse attı onu? işte biz bireyler olarak, toplumsal bütünlüğün nasıl örgütlenmesi gerektiği konusunu tartışıyoruz etik adı altında. bu yine "bizce" evet, ama işin bizcesi belli olacak ki onu gerçekleştirebilmek için mücadele verelim. ve yanlış anlamadıysam dediğinden şunu çıkardım: haklı azınlığı öldüren çoğunluk olduğu için onların etik kavramı geçerlidir. oysa ben senin cevabını istiyorum, sence etik midir, değil midir haksız bir azınlığın idam edilmesi. çünkü düzen gelecek ve dediğinden etik düzen sağlar mantığı da çıkıyordu, demek ki etik olması gerekiyor.