maddi sıkıntılar nedeniyle giremedim çok zamandır. yan sekmeyi açacak param yoktu o yüzden sizi başka sözlüklerle aldattım. ama gönlümün bir kıyısında bir fiyonkunda bir deltasında hep siz vardınız. ben bu siteye girince sağ şeritten akan yıldızları gözlerim hep, yenile tuşuna basışımda aldığım hissi tarif edemem. ben sizin kulak memenizi küp küp doğramak istiyorum aslında. arkadaşlar ben notor, çoğunuz ismimle dalga geçtiniz. motor dediniz, alınıp gücenmedim. notor'un hikayesini anlatmanın vakti geldi. küçüklüğümde hep abim olsun isterdim, çocukluk aklı nereden bileyim sonradan abimin olamayacağını. annemler, "sana kardeş yapalım" dediler. güç bela ikna oldum. sene 1991'di arkadaşlar. kavruk bir yaz günü, telaşlı ve çok da terli bir gün. ben komşuya bırakılmışım, babam komşunun
sını ödünç almış apar topar hastaneye gitmişler. komşunun çocuğunu da hiç sevmezdim, harala gürele kapışırdık hep. zaman geçtikçe geçti, kapı çaldı ta çocuk odasından babamın sesini duymuştum. fırlayarak kapıya koştum. o günü hiç unutamam, yüzünde güller açan adamın suratı düşmüş; mosmor olmuştu. garip bir içgüdü ile babama sarıldım. baba dedim ne oldu. neden beni bırakıp gittiniz diye göğsüne vuruyordum. babam ağzını açtı, bir şeyler söylemeye çalışıyor ama söyleyemiyordu. baba dedim lütfen söyle, ağlıyordum. babam ağlamama kıyamazdı böylece birçok oyuncak aldırmışlığım vardı.. ve arkadaşlar babamın konuşmaya başladığı o 10 saniyeyi asla aklımdan çıkaramam. gözlerime bakıp dedi ki : nihat oktay tortum altına sıçmış. işte küçük kardeşimin ve soyadımızın bir araya gelmesidir notor. sizi seviyorum.