hayatı sorgulamaya başlayan insan mutsuz insandır. bu sorgulama din olabilir ilk. yani insan mutsuzken her zaman "neden" diye sormaya başlar. şimdi iki konuyu ele alalım; aşk acısını yaşayan üzülen insan ve aşk acısını yaşasa da ona üzülmeyen insan ilk insanın aşk acısına üzülmesinin nedeni; daha büyük bir acı yaşamamış olmasıdır (bence). ikinci insanın ise; aşk acısına üzülecek kadar zamanı olmayan onun üzüntüsünden daha büyük dertleri olan yapıdır. Şimdi ölmekten korkuyorum diyorsun, ölümden herkes korkar ve kaçınılmaz son budur. bir söz var hatta, herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez diye. Ölümü sürekli düşünmek ise hayatı bitirir. yapmayacaksın yani düşüneceksin ama hala zamanın olduğunu düşünerek düşüneceksin. yoksa yaşamanın anlamı kalmaz. Acı yaşamak ise insanı daha çok diri tutar ve olgunlaştırır dediğim gibi, insan acı çekmeden hüzünlenmeden hayatı sorgulamaz ve felsefeden anlamaz :) felsefe iki ucu
lu değnek bana göre belki niçe sana göre belki hitler :) Şimdi hitler'e de kötü gözle bakıyoruz ama hitler'i bu kadar kötü yapan acıları da düşünmek lazım. Sonuçta insan kötü doğmaz, sonuçta insan yalanı doğuştan bilmez. İnsan yalanı ve kötüyü öğrenir. hayatta öyle. durum bu abdurrahman çavuş :) Yani hayatı sorgulamak yerine seni hayatı sorgulamaya iten konuların üstüne git daha kesin sonuçlar elde edersin. :)