biraz uzun oldu, okumak istemeyen, üşenen ilk üç(veya iki) ve son paragrafı okuyabilir.
behzat ll ne kadar zengin adam varsa türkiyede çoğu ilkokul mezunu demiş. zaten farklı olması beklenemezdi. bu böyle çünkü türkiye az gelişmiş bir ülke. çünkü bu ülkede bilgin değil ağzının iyi laf yapması; pek çok akademik bilgi ve başarın olması değil birkaç tane nüfuzlu insan tanıman daha iyi iş yapar. kağıt üzerinde her şey vardır hatta araç gereç olarak da çok şey vardır ancak araştırmak isteyen uzmanlara ağız dalaşları, siyasi oyunlar, kıskançlıklar gibi şeylerle araştırma fırsatı verilmez. istemeyenler zaten kendini geliştirmeden emekli olur gider. ayrıca türkiye, ülke ve millet olarak her ne kadar manevi yönden kuvvetli, insan ilişkileri sıcak bir ülke ve millet olarak düşünülse de manevi yönden de kuvvetli değil. birey olma bilincine ulaşamamış insanların yaşadığı bir ülke. bir yere gelmiş, herhangi bir makam elde etmiş bir insanın tamamen değiştiği, eski arkadaşlarını tanımadığı adeta bukelamun insanların ülkesi. üste karşı, parası olana karşı yağcılığın, dalkavukluğun gırla gittiği, el pençe divan durmanın saygı addedildiği bir ülke. kimsenin kimseye insan olduğu için değil, parası ya da koltuğu olduğu için saygı gösterdiği eğitim ve öğretim seviyesi oldukça düşük bir ülke. buna rağmen, dediğim gibi eğtim ve öğretimin düşük olması nedeniyle, eskilerin deyimiyle "yüksekokul" okumuş insanlara karşı hala bu kişilerce saygı duyuluyor. hissedersin bunu. senin sosyal statünü belirler çünkü birey olarak bir şey elde etmişsindir. çünkü bu işin bir de sosyal statü tarafı var. çok paran olsa da eğer varoş kesimden gelme ve/veya okumamış ama çok zengin biri olsan bile sadece gücün olduğu sürece ve ülke insanının çoğunluğu da birey olma bilincine sahip olmayan menfaat peşinde insanlardan oluştuğu için bu düşünceler yüzüne karşı söylenmez. ifade aşamasına geçmeyip düşünce olarak kalır. ve ayrıca kuşaklar geçse de çocuklarının insanların gözündeki statüsü değişmez. düşük sosyal sınıftan gelme zengin kişilerin okuttuğu çocukları için de geçerli. "şey var işte falancanın oğlu/kızı." olayı. türkiye'de evlenirken bile evlendiğin kişiyle birlikte onun ailesiyle evlenilir. bu da onun benzeri. insanların gözünde sonradan görme veya babası zengin baba parasıyla bir yere gelen biri olarak olarak yer ediyorsun çünkü aynı çevrede kalırsan. işte bu nedenle insanlar çevre değiştirir bu gibi durumlarda ve daha önce bağlarının olmadığı yerlerde hayatlar kurarlar. bu da insanların aslında saygı ve itibar görmek istemelerinin sonucudur. insanların ilk kez tanışacakları bir ortama girdiğinde kişiler kendilerini tanıtırlarken ya mesleklerini/işlerini ön plana alarak ya da eğitim/öğretim sahibi değillerse de sahip oldukları maddi varlıkları ön plana koyarak kendilerini tanıtırlar.
larda bu çok yaygındır mesela. çünkü sosyal statü olarak yüksekte yer alır
luk. merhaba ben xyz,
um, abc firmasında/kurumunda mühendisim, öğretmenim, avukatım, savcıyım vb gibi. ya da ben zyx(bu tanım yeter çünkü zyx'i çok kişi tanıyordur çünkü onun şirketleri, uçağı, bankada milyonları vardır bu sahip oldukları sayesinde ancak kendine holding sahibi, işletmeci, işadamı, tüccar, ihracatçı vs unvanı alabilmiştir ve insanlar onun çok da donanımlı olmadığını ama herhangi bir şekilde kazandığı para sayesinde nitelikli adamlara yaptığı işleri yönetmesi için para ödediğini bilir) işte burada niteliksiz insanların niteliklere işveren konumunda olması en büyük sıkıntıdır. içlerinde her ne kadar öngörü ve geniş ufka sahip insanlar çıksa da yine en başta yazdığım ülke şartı nedeniyle pek çoğu sığ ve niteliksizdir.