arkadaş, sütte antikor olsa ne olmasa ne, kandan almıyonuz nasılsa, mideye giren öyle antikormuş, proteinmiş, bir sürü tatavası yapılan yararlı enzimlermiş fasa fiso.
alayını o mide dümdüz eder, polipeptid ve amino asitlere ayırır.
. pepsin, pepsinojen, tripsin, kemotripsin vs...
bunların bazısı hcl ye eşdeğer protein hidrolizleyen asidik sindirim enzimleri. bazısı pankreas kökenli sindirim enzimi vs. detaya girmeye gerenk yok.
süt yerine ayrana gelince, sütte laktoz bulunur, o nedenle kedilere de süt verilmez. onların laktazı yoktur, yoğurt, peynir verilmelidir.
insanda da laktoz intoleransı oluşabilir çok süt tüketilmiyorsa. ama tüketim alışkanlığı kazanıldığında düzelir genelde. tek sıkıntınız gaz olsun.
ayran dediğin sulu yoğurttur.
yoğurt nedir? senin ömründe görebileceğin en büyük bakteri yığınıdır. bir incele mikroskopta, kımıl kımıl bakteriden oluşur yoğurt. bu bakteriler nasıl oluşur? mayalanma dediğin zten mikroorganizmanın çoğalması demek. o sütteki besinleri yer, dönüştürür, total protein aynı kalır ama karbohidrat değiştiği için, laktoz maktoz kalmaz ortada. laktik asit olur vs.
ben şahsen tercihimi yoğurttan yana kullanırım.
market sütüne yani konunun özüne dönünce de, senin evde kaynattığından daha sağlıklı bir işlemden geçiyor onlar. tabii ki firmaya ve uygulanan prosese bağlı. adamlar tedarikçiden alırken daha kalite kontrol yapar, antibiyotikli, ilaç kalıntılı, çevresel kirlilik kalıntılı sütü almaz.
sen köy sütü diye muhtar emminin inekten alırsın ama dayı suni gübreli pancarın küspesini ineğe dayamış, hayvan hastalanınca antibiyotiği kiloyla yedirmiş olabilir. o süt, süt firmasının 100 km yakınına yaklaşamaz, ama sen köy sütü diye yuvarlarsın.
tabii ülkemde firmalara güvenilmiyor, en büyüklerinden bir firmanın, güvenilir, iyi dediğimiz firmanın amına uğur dündar tek başına koymuştu on sene evvel.
e ne yapacağız o zaman? valla ben sigara içen adamım bir kere, çok da fifi.