10
Paragraflar kopuk değil, bağlantılı. Sadece alt alta yazmadım. Ayrıca bunun kalp kırmayla bir ilgisi yok.
O savaşlarda her insan isteyerek savaşmadı, eminim aralarında savaşın bir amacı olduğuna inananlar gibi anlamsızlığının da farkında olanlar vardı, kaçmak isteyenler vardı. Ama bir seçim yaptılar ve savaştılar. Kaçaklar korkaktır ve insanlar kolay kolay bunu unutmaz.
Aslında biz bu hayatta kimseyi mutlu etmek zorunda değiliz. Sadece öyle olduğunu düşünüyoruz veya hissediyoruz. Bu duygular bence insan olmanın getirisi. Yani kendimizi inkar edip devam edemiyoruz, kapıları çarpıp çıkamıyoruz. Tam olarak ne kazanabiliyoruz ne de kaybedebiliyoruz.
Mesela suç ve cezanın sonunu düşün. Raskolnikov, doğru olduğuna inandığı şeyi yapıp, faydası olmayan bir kadını ölürdü. Bunu hem kendisi hem de biz insanlar için yaptı, belki de sorduğu o can alıcı soruyu doğru yanıtlayabilseydi adalet anlayışımızı değiştirip, bu dünya üzerinde ilahi adalete bir parça olsa da yaklaşabilecekti. Bunu dolaylı yoldan, yaşlı kadının başkalarına zarar vermesini önleyerek yaptı. Böylece asıl amacın suçun önlenmesi olduğunu gösterdi belki de.
Peki sonra ne oldu? Gidip teslim oldu. Halbuki üstün bir amaca hizmet ediyordu.üstelik suçu kendinden başka bilen de yoktu. Yani kimse için teslim olmadı aslında. Bunları ona yaptıran vicdanıydı. Adaleti sağlamak için yola çıktı ama kendi engeline takıldı. Cezasını çekip, teselliyi sonyanın kollarında buldu. Bu, onun da bizim gibi insan olduğunu gösterir.
Yani insan bütün bunları birileri için yapmasaydı, yine kendi için yapardı. Bizler insanız, üstün değiliz. Ama hem fedakârlığı hem de bencillıği biliyoruz. Raskolnikov gibi vicdanımız da var. Demek istediğim bukadar zıtlığı barındıran bir varlık ne tamamen başkaları için, ne de tamamen kendi için yaşayabilir.