Orta halli bir ailenin ilk çocuğu, babaannemin ilk erkek torunu olarak doğdum. Biraz önemliydim yani o tarihlerde; el üzerinde tutulmuşum hep. O tarihlere dair hatırladığım tek şey duvara asılı olan beşiğimdir. O beşiği hatırladığımı söylediğimde evdekiler şok olmuştu; kundakta bebektim sonuçta.
emin beni oraya yatırdığı çok iyi hatırlarım ki kendisine dair hatırladığı tek şey budur. O beşikte yatmayı sevdiğimi çok net hatırlıyorum. Dedim ya; orta halli bir aile. Ben aşağı yukarı 2 yaşıma geldiğimde sonunda uğurlu gelmeye başlamışım. İnşaat makineleri üzerine ticaret ve bir sürü ıvır zıvır yapan babamın işleri oldukça fazla açılmaya başlamış. İş üzerine iş, ihale üzerine ihale. Yeni ev, yeni
lar. Hatırladığım ilk
fıstık yeşili bir mercedes’dir; ilk olduğu için ilgim vardı sadece. En sevdiğim ise siyah audi. Motor sesine resmen bittiğimi hatırlıyorum. Gelir seviyesi arttıkça doğal olarak yetiştirilme şartlarınızda değişiyor. Anadolu yakasının en elit yeri olarak tabir ettiğimiz Bağdat Caddesinin Göztepe tarafında geçti tüm çocukluğum. Çok iyi şartlarda, çok iyi aile terbiyesiyle, her zaman kaliteli yerlerde yaşayarak geçti o günler. ilk ve orta okulumu da orada okudum. Evet çok iyi şartlar vs. dedim ama asla ailenin şımarık çocuğu olmadım. Her istediğim alınıyor ancak nereden nasıl hareket etmem gerektiğinin bilinci de kişiliğime yükleniyordu bir yandan. Çok paylaşımcı bir çocukluk geçirmişimdir. Kaldığımız devasa eve sürekli kuzenlerimi ya da arkadaşlarımı davet edip çok eğlenirdim. Hatta bazı saçma salak oyunları hatırlıyorum da utanıyorum biraz. Tek haftasonu boş geçmezdi; mutlaka birileri kalırdı evde.