evet... büfedeki ortaklık işine neden girmediğime dair aklımda devamlı şüpheler sancıyor tildencim. 2010 yılındaki tesisat işine girmeyi reddedişin, uzun vadeli yatırımlara yönelik yeteneğine dair açık ve net izlenimler uyandırıyordu zihnimde ve sana yardım elini uzatıp uzatmamak ikilemi arasındaki tercihim, vicdanımı bugün bulunduğu pozisyona maaleseftir ki sürükleyiverdi. o
ebrum ismini verdiğin büfenin, hâlâ
merzifon halk pazarı'nın yanındaki kirli beyaz barakada yer alışından duyduğum hüznü sana kelimelerle tarif edemeyecek durumdayım. olan oldu vesselam, artık geri dönülemeyecek durumdayız ve ikimiz de bağrınıp çağırmaktan alıkoyamıyoruz kendimizi... ben bir takım ticari anlaşmalara yönelik yüksek montanlı kredi arayışlarında "evraaak," şeklinde bağırmalarımdan dert yanıyorum, sen ise yorgunluktan bitâp hâldeki yardımcın şeyhmuz'a, "tuzluuuuk," diye bağırarak müşterilere yetişmeye çalışmaktan keyf'almaya çalışıyorsun. üstelik
kalkülatörsüz de hesap yapamıyorsun. ikimiz adına da üzülüyorum.