Tanımadıgın bi kızla nasıl Muhabbet kurulur ?

  1. 23
    tamam şimdi kendi bakış açımı aktarayım sana daha iyi anlaşalım: "bunu doğanın bir yaratılış bugu olarak görebilirsin" temel çelişkimiz burada doğuyor, kilit cümle bu. bütün tartışmamız aslında temelde bunun üzerinden dönecek, o yüzden gerçekten çok net bir cümle kurup bizi epey bir uğraştan kurtarmışsın. meselenin özü bu. buradaki "yaratılış" vurgusu, insanların "yaratılmış" olduğunu belirterek arkasında insandan önce bir bilinç koyuyor. yani insan bilinçli bir şekilde, bir plan ile, bir amaç için yaratılmıştır ve düşünce insana özgü ve insanlık sonucu değildir, insana öncüldür demiş oluyoruz. bu da felsefenin en temel sorusuna kadar geri gidiyor aslında ama o kadar derine inmeye gerek yok. bu açıdan baktığımızda kadınların belirli özellikleri vardır, bir kalıp içerisinde yaratılmışlardır. bunu söyledikten sonra mesele kapanıyor, artık doğada dişi olmak ne demektir, insan toplumunda tarih boyunca kadın olmak ne gibi anlamlar ifade etti, hangi kültürde kadının nasıl bir yeri vardır gibi sorular mesele olmaktan çıkıyor. çünkü yoktan var edildi kadın, bir düşüncenin ürünü olarak belirli kalıplara sahip, artık sen gördüğünü geriye doğru araştırıp derinleştirmeyeceksin: gördüğün şey senin düşünceni şekillendirecek mutlak bir tabu haline geldiği için. bu da kadının hiçbir özelliğinin değişken olmadığı, sabit olduğu anlamına vardırıyor bizi. benim görüşüm ise şunu savunuyor: "kadın" olmayı iki noktadan incelemek lazım: 1- insanın canlılığı dolayısıyla dişilik ve erkeklik ayrımına bakmamız gerekir. burada üreme organlarının farklılığı ve insan üremesindeki fizyolojik rollerin değişkenliği iki kavramı doğurmaktadır. kadın doğurgan olandır, taşıyıcı olandır, buna yönelik fizyolojik farklılıklar içerir. fakat bu insanın toplumsal yönüne yansımaz, fizyolojik özellikleri direkt olarak toplumsal yönünü etkilemeyecektir. 2- insanın insanlığı-toplumsallığı dolayısıyla "kadın" ve "erkek" bireylere toplumun biçtiği farklı roller mevcuttur. üretim ilişkilerinde kadın ve erkeklere farklı roller verilmektedir. bu roller doğrultusunda kadın ve erkek çocuklar farklı yetiştirilirler, hayatı farklı öğrenirler ve farklı rolleri olduğunun bilincinde olarak farklı kişilikler oluştururlar. fakat bu tamamen belirli bir toplumun belirli kültürüne özgü değişkenliğe sahiptir. bin yıl öncenin bilmem ne kültürü ile günümüzün ne bileyim fransız toplumunda kadına ve erkeğe biçilen rol aynı değildir. daha da özelleştirirsek farklı aileler çocuklarına farklı şekilde yol ve rol göstererek bu kültürün üretemeyeceği bireylerin de üretimini sağlayabilirler -aileler örnektir, farklı kültürden gelen herhangi bir unsur da buna yol açabilir, filmler misal-. bu da demektir ki aynı yer, aynı zaman, aynı kültür içindeki iki kadın birey bile aynı kişiliğe sahip olarak büyümeyecektir. sayısız etken vardır, yine de baskın kültür büyük ölçüde kadın bireylerin yapısını şekillendirecektir buna diyecek bir şey yok. ama baskın kültür ne kadar mutlak doğrudur ve değişmezdir? bütün kültürler sürekli bir değişim içerisindediler, bütün kültürlerde değişmesini isteyeceğimiz zararlı kalıntılar mevcuttur, mesela bizim kültürümüz genel olarak kadının görevini ev kölesi olarak belirler. ekonomik olarak bağımlıdırlar, kocalarına babalarına bağlı olmaları beklenir. bu da onların bir çocuk gibi dışa bağımlı ve güçsüz yetişmesi gerektiği anlamına gelir. yine bu kültür içerisinde eş bulabilmek isteyen hayat kurabilmek isteyen bir kadın da kendini buna itebilir fark etmeden. bu yüzden mesela ilgi bekleyebilir bu kadınlar. bu yine her kadına genellenemez, mutlak kabul de edilemez zira değişmesi gerekmektedir. çünkü kadınların köleliği sadece kadınlara özgü bir mesele değildir, bütün toplumu etkileyen bir meseledir çünkü annelik görevi, çocuk yetiştirme görevi kadındadır. bağımlı, cahil, kendi işini kendi göremeyen bireylere bu görevin verilmesi sağlıksız nesillerin yetişmesine sebebiyet verecektir. yine bir erkek olarak hayatını beraber geçireceğin insanın bu durumda olması sana da zararlıdır. topluma her türlü zararı mevcuttur. değişmesi gerekmektedir. aynı şekilde erkekler sadece "güzel bir beden" görünce tav olmazlar. misal ben tanımadığım hiçkimseden, isterse kainat güzeli olsun hoşlanamıyorum. böyle insanlar da mevcuttur, nasıl bir kültür içerisinde kendini biçimlendirdiğine bağlıdır. erkekler de ilgi isteyebilir, ilgiye tav olabilir benim çok hoşuma gider mesela. vesaire vesaire. bir kadın ile tanışmak çok büyütülecek karmaşıklaştırılacak öyle satranç oynar gibi plan taktik yapılacak bir şey değildir, git tanış o da normal insan işte. tanış, sohbet et, gez, dolaş, olaylar gelişecektir. işi sahteleştirmenin, amacı insani bir ilişki kurmaktan çıkarıp yatağa atmaya getirmenin anlamı yok. ilişkinin içi boşalır, insan ilişkiler bütünüdür, ilişkilerin içi boşaldıkça insanın da hayatı boş kalacaktır.
    #463416 anoktainoktagnokta | 08/04/2015 00:57
     
  2. tümünü gör
iv>