insanımız hakikaten ilginç, teoride devlet eliyle yapılan yatırımların halktan toplanan vergiler ile yapılması gerekiyor. bu yüzden de halktan çeşitli kalemlerle vergiler toplanıyor. türkiye'de de ne mi oluyor?
yapılan köprü ve otoyollar, otoparklar, vesaire devletin yapması gereken tüm yükümlülükler yap işlet devret adı altında ülkenin geleceği satılıyor. bunların yapımı için halktan vergi toplanıp teşeron şirketlere bir başarıymış gibi gelir kalemi sağlanarak satılıyor. sonra bunların kullanılması için yine halktan ücret talep ediliyor.
hangi ülkede vergi kalemlerine her yıl düzenleme getirilir? araştıran var mı bilmiyorum. almanya'da son 15 yıldır bizdeki gibi bi' "ayarlama" yok. sanırsın özel şirket. üretim maliyetlerinden ötürü fiyatları artıyor ve vergilere zam yapıyor. kaçınız hatırlıyor bilmiyorum ama deprem vergisi adı altında meşrulaştırılıp kaymağı hala yenmekte olan vergiler, rant vergisi, ötv vs gibi kalemlerle halk sömürülürken yaptım oldu tadında hizmetlerle halkın gözü boyanıyor. halkımız çok affedersiniz gözümde koyundan farksız, bi'
alırken devlete de hadi yine iyisin iki tane de benden diyorsunuz. haliyle statü getirisi oluyor bu da. yazılacak çok şey var da canımı sıkmak istemiyorum.
durmak yok, otlamaya devam.
ayrıca laf dalaşına girmek istemezdim ancak,
zenginizm bahsettiğin dindarlık tescilli hırsızlıksa kendine de koyduğun aşikar. her hükümet kendi burjuvasını yaratır. yakında sizin de sonunuz gelir. gelir diyorum çünkü ekonomik olarak üst sınıf bi' ailenin çocuğuyum, şu saydıklarınız gerçek yüzünü siz de benim kadar iyi biliyorsunuz.
bi' ülke düşünün kalkınma yöntemi inşaat sektörü olsun. arge yok, sanayi faaliyetleri yok, hakkını yememek gerek tarımsal destek var ama tarımsal eğitim yok. herkes kısa yoldan nerden vururum derdinde. bu gidişle yirmi yıllık iktidar bi' partinin ortaya hala elle tutulacak bi' eğitim sistemi koyamadığını göreceğiz. hala yeni yine ve yeniden değiştirilecek sistemin dedikoduları dönmekte kulislerde. ne diyebilirim bilmiyorum, ülkenin geleceği de bitiriliyor.
şahsen benim içim acıyor üçüncü, dördüncü sınıfa giden o küçücük kızları başlarına geçirilen örtüyle gördükçe. o küçücük beyinler parmakların ardında kalıyorlar. sonra kadın cinayetleri, kadına şiddet, cinnet ve tecavüz haberleri. nerden tutsan içler acısı.
yine de siz koyun tabiki.
