"o kadar uzun değil yav"
kalben nasıl inanabilirsin, kalp kan pompalayan organdır, nasıl inanabilir bir şeye? geri kalanı dediğim gibi bütün bu meselelere değinmeye uğraştım o başlıkta. şimdi tekrar baştan yazmak ve tartışmak çok zor geliyor.
yokbisi bu arada "aig'İn kuran ile imtihanı" başlığındaki çalışmamı cidden tavsiye ederim bu konuyu tartışmayı seviyorsan. hiç aralıksız üç dört gün kuran okuyup yazdım o girdiyi, henüz bütününü okuyan kaç kişi vardır ondan bile emin değilim. boşa yazdım gibi oldu biraz. ama konuyla ilgiliysen ben bildiğim her şeyi döktüm, şöyle sağlam bir eleştiri hoşuma gider.
@30 merdiven altından geçmek, 13 sayısının uğursuzluğuna inanmak gibi şeylerin temelleri vardır. bu tür inançlar belirli olaylar sonucu ortaya çıkarlar, bu olayların bazıları tespit edilebilirken bazıları kayıt altına alınmadığından ve bulunabilecek bir izi kalmadığından tespit edilemeyebilir. bu sebepleri bilmeden, mantık kurmaya çalışmadan inanan birine "neden inanıyorsun?" diye sorup mantıklı bir cevap bulamamak gayet normaldir. ama bu cevabın var olmadığı anlamına gelmemektedir. kuran ise tüm zamanlara ve tüm kavimlere gönderilmiş, herkesin anlayabileceği anlaşılır bir şekilde gönderildiği kendi içinde yazmakta olan bir kitaptır. eğer kitap arapça bilmeden anlaşılmayacaksa günümüzde yaşayan çoğu topluluk cehennemlik olacak demektir bu. kitabın anlamı kalmıyor, sadece arapça bilenlere hitap eder hale geliyor. ama çeviri hatası olduğunu düşünmüyorum kitaptaki meselelerin. sağda "aig'in kuran ile imtihanı" diye bir başlık var orada inceledim bu konuyu kendi çapımda. anlaşılmayacak bir kaynak göndermenin amacı nedir? yine tüm zamanlara ve kavimlere gönderilmiş bir kitabın "dönemin mantığı ile" ele alınması hatalı olur. çünkü kitap döneme gönderilmemiştir, tüm zamanlara ve kavimlere gönderilmiştir. ama daha kendi dönemindeki başka kavimlere bile hitap etmekte zorlanmaktadır. inanç mantıksız olmak zorunda olmadığı gibi karşındakine anlatamadığın ya da bilmemene anlamamana rağmen "kalben" inandığın bir şey olmak durumunda değildir. gönder tuşuna bastığımda bu girdinin başlığa aktarılacağına inanıyorum, bunu çok mantıklı bir şekilde anlatabilirim, eğer bu mantık çürürse ya da gerçekler tarafından yadsınırsa buna inanmayı da bırakırım mecburen. idealizmin bir yönü de budur, ele aldığın şeyi mutlak bir tabu kabul ettiğin için eğer o tabu gerçekliğe uymuyorsa ya da mantıksız geliyorsa -gerçekliğe uymuyorsa yani aslında aynı şey- o zaman gerçekliği sorgulamaya başlarsın, mantığı çöpe atarsın, "bu mutlak doğru, tanrı sözü. demek ki benim gördüklerim bildiklerim yanlış" der hale gelirsin, ya da ben anlayamıyorum, sen anlayamıyorsun, o anlayamıyor, biz anlayamıyoruz demek zorunda kalırsın. oysa tam tersi kitabı gerçekliğin süzgecinden geçirmek gerekmektedir. düşünceye değil gerçeğe bakmak gerekmektedir önce. kitap gerçekten çok basit, eski hikayelerin tekrarı, korku masalları, dönemin arabistanında peygamberin yönetiminde gerekli hükümler, peygambere sorulan sorulara ve anlık şartların gereklerine göre indirilmiş ayetler, bu yani kitap. bunda ikinci, üçüncü, istersen yüzüncü anlamı ara gerçekliğe oturmuyorsa oturmuyordur. zorlamanın anlamı yok bence. ki dinin zararları diye de solda bir başlık var oraya da davet ederim.
-
sayın arkadaşlar, din meselesini ele alırken temel sorumuz şudur: madde mi düşünceye öncüldür, düşünceyi yaratmıştır; yoksa düşünce mi maddeye öncül ve onu yaratmıştır? düşüncenin ne olduğunu, nasıl işlediğini, neden ortaya çıktığını, insana özgü olup olmadığını bilmeyen atalarımız çok doğal bir biçimde doğanın her parçasının düşünebildiğini, "ruha" sahip olduğunu varsayıyordu. ruh burada düşünceye denk düşmektedir, düşüncenin ne olduğunu bilmediğimiz dönemlerde ona ruh diyoruz. bugün ruhun ne olduğunun belirsiz kalmasının sebebi budur, içi boşalmıştır çünkü artık, ihtiyaç kalmamıştır kendisine. bu arkadaşlar düşüncenin yürekte olduğunu da düşünüyorlardı mesela, kuran'ı okursanız bunu net görebilirsiniz kitapta dahi. bunun da sebebi duygularımızı kalp atışlarımızda ve göğsümüzde yoğun bir şekilde hissetmemiz olsa gerek. neyse, daha önce çok kereler tekrarladığım gibi sen bir taşı kendi isteğin ile bir yerden bir yere fırlatabilirsin. bunu bir hayvan da yapar, rüzgar da yapar. onlar neden bilinçsiz olsun ki, neye dayanarak bunu iddia edeceksin? senin nasıl belli amaçların varsa canlıların da, rüzgarın da belli amaçları olsa gerek. farklı dilden konuşuyorlar sadece. bu sebeple insanın ölüm ve yaşamını belirleyen canlılar -av ve avcı olarak, bazen evcil hayvan olup yoldaşlık ederek- tapılabilir hale geliyor. yine insanın ölüm ve yaşamını belirleyen yağmur, fırtına, şimşek, yanardağ, vesaire gibi cansız doğanın parçaları da tapılabilir hale geliyor. çünkü yağmur durduk yere kesilip neden aç bıraksın susuz bıraksın seni? dağ neden durduk yere patlasın ve seni öldürsün? mutlaka bir nedeni vardır. yine yüz kere tekrar ettiğim gibi -yeniden yazmak daha kolay geliyor- kendileri için değerli olan şeyleri adamaya ve güvenli hissetmek için düşüncelerinde dahi bu varlıklara sığınıp tapmaya başlıyorlar. düşüncenin yapısını, neden ortaya çıktığını, nasıl işlediğini bilen herkes görecektir ki: düşünce insana özgüdür. insanın hayatta kalma yöntemi olan emeğin bir ürünüdür. fakat bilgisizlik her şeyi kendi bakış açıdan görmeye sebebiyet verir, başka açılardan bakabilecek bilgiye sahip değilsindir çünkü. bu yüzden mesela bir sapık herkesi kendi gibi sapık zannedebildiği gibi, insan da doğayı kendi gözünden görüp kendi gibi zannetmektedir. oysa ne diğer canlılar, ne de cansız doğa insan gibi bilinçlidir, cansız doğanın yaşama gayesi de yoktur, bilinç ile değil etki tepki zinciriyle işlemektedir. vesaire. bir zamanlar inanılması çok doğal olan bu şeyler artık temelden çürüdü. bir çok noktadan yıkıldı, paramparça oldu. ama dinin var olması egemen güçlerin işine gelmekte. din adamları sırtlarını bu güçlere yaslayarak tatlı hayatlar sürerken inanan halka yön verebilme güçlerini de sırtlarını yasladıkları rahat yaşantıya göre kullanmaktadırlar. sömürü yüzünden bu dünyada yaşayamayan insanların "öldükten" sonra yaşamayı beklemesi ve rahatlayıp köleliğe mutlu devam etmesi önemlidir. öldükten sonra yaşamayı beklemek de nedir? yaşamak için ölmeyi bekler mi insan? kitabı temiz gözle okuyup tüyleri diken diken olmayan insan doğru okumuyor demektir. tanrı düşüncesini geçtim, şu kitabın her ayetinde mantığın çatırdadığını görememek idealizmin gerçek yüzüdür. sana sunulan bu düşünceleri mutlak kabul edip yaşantını ona göre kurarsın. oysa yaşantına göre düşüncelerini kurman gerekir, mutlaktan da, tabulardan da kaçmak gerekir. ama bu başka mesele derinine girmeye gerek yok. daha böyle saatlerce yazabilirim hangi noktadan nasıl çürüdüğüne dair. benim bilmediğim okumadığım daha neler vardır kim bilir.
@22 tanrı gibi hiçbir ihtiyacı olmayan bir şeyin bir şey yaratmak için ne gibi bir gayesi olabilir?
@16 yok deyip kestirip atmıyorum sürekli ilgilendiğim bir konu dinler tarihi, ama bir karara varmak lazım, o karar değişebilir mi değişebilir.
ha baştan belirteyim niye bu kadar kesin konuşuyorum, bilginin tek kaynağı ben miyim dediğim her şey doğru mu? yoo. haklı olabilir misiniz? olabilirsiniz ama bence olamazsınız. ikincisi böyle şeylere dalmaktan keyif alıyorum kırmak gibi bir amacım da yok, tartışmak isteyen gelsin hani aşağıladığım hakaret ettiğim yok tanrıya inanabilir insan. heh şimdi bunları bir söyleyeyim de sonra kırılmasın millet.
@12 yok çünkü o sebeple. peygamberden başlayarak dini kullanan bütün hacı hocaların dediklerine inanmak asıl mesele. inandırmaya çalıştıkları şey bu.
sen konuşmuyorsun diye ben de mi susuyorum yav son sözü ben söylemek istiyorum belki :D
@7 orada geçer tabi, insan olmayan şeylerin düşünemediğinin farkında değiller tam olarak.
@6 inanmalarına niye ihtiyacı var ki, ne istiyorsa yapabiliyor zaten?
yav dağ nereden görecek tanrıyı?
ayran süt başka ne vardı ıhlamur mu işe yarıyordu? yatağa girince derin derin nefes al iyice sakinleş. sonra gözlerini kapayıp yukarı doğru dikip akıcı bir şeyler düşün mesela ne bileyim nfs underground 2'de şehrin tepesinden aşağı in filan. bu akıcı şeyler transa sokuyor kayıp gidiyorsun.
olmadığı için olabilir.
jigu jigule bugu bugule
guten nacht mıydı lan iyi geceler?
sky hepsini döver.
bunu da bildim oysa random gülüşü hepimiz yapıyoruz. garip.
yav ayça olduğunu nasıl tahmin ediyorum arkadaş.. o başkta off mu ele veriyor acaba?
online listesini kopyalayıp beni almamak :( çok kırıldım..
savolun..
neyse o eksiyi ben verdim zannetme diye şimdi ben de eksi vereyim.
eksi dedi mi veriyor bu cidden :D