ııı marla ile evleniyoruz ayıptır demesi.ehe ehe
en büyük derdim ya .şimdi giyin çık git nereye kadar 2 tane ekmek için.buna bi çözüm bulalım beyler ne olabilr
bukadar yeter
hooop kaparlar
burayıda alayım
burayıda ben alayım
oha bunu cidden yapıyolarmı :(
okadar dedimki şu kirayı verelim.yok
www.youtube.com/...
o çocuk degil aslında.
00:23 te buraya gel gandalf
00:36 cınım vermek istemiyo
-
var :(
@2 vallahi gelirim :(
kimseyi tanımıyorum.bi marla var.onunda adını bilmyiorum.tanısalım kaynasalım beni sevin istiyorum.bari siz sevin lan beni :(
zıgaralığı üfle saat 4 gibi.düşüşün saat 10 gibi olur inanki o saatte yatarsın.düzelmiştir bile
ama her şeye rağmen, insansın sen işte. yalnız olsan da insan, yanlış olsan da..
yok öyle doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar, gideceksin paşa paşa onuncu köyü sen kuracaksın. inat değil mi?
burası bir kişisel mücadele sahnesi, bir sabır platformu bu dünya.
kimi benim gibi yalnızlığıyla, kimi parasıyla, kimi eşiyle..
her ne olursa olsun, mücadelen kendinle olsun diğerleriyle değil.
onlar senden benden çok başka diyarlarda.
yalnızlığı seviyorsan eğer, şikayet etmeyeceksin.
şikayet edersen eğer, cesaretin yok demektir.
milyonlarca insanın, yalnızlık kelimesini bile duyduklarında köşe bucak saklandıkları bu sokaklarda, sen sigaranı yakıp sessiz sessiz yürüyeceksin.
korkma, daha fazla ölemezsin..
sesi çıkmayan, içine kapanık, toplum ile mücadele içerisinde olan, kendini modern dünyaya ait hissetmeyen, yalnız ama yürekli insanlara ithaf ediyorum bu yazıyı.
alnınızdan öpeyim sizin!
mesela, durup dururken sahneler belirir gözünde. titreme krizleri, asabiyet ve sonrasında gelen muhteşem sakinlik. şizofrenik bir tiyatro oyunu gibi, o sahneden bu sahneye atlar durursun, rolünü bitiremezsin dostum, izin vermezler.
mesela, sabahları bir işkence oluverir sana. güneşi gördüğün ilk anda ağlamaya başlarsın. kahvaltı yapmak yerine narkozsuz ameliyat olursun daha yüzünü dahi yıkamadan. karanlık dostun olmuşsa bir kere, güneşi eskisi gibi sevemezsin, sevdirmezler.
mesela, odana girdiğinde ışıkları yakmazsın, demiştim ya mum vardır çehreni aydınlatan, yeterli gelir o sana. karanlık bir dostun olmuştur artık, vazgeçemezsin.
mesela, saçların giderek süpürge teline dönüşür. duşa girmemek için en saçma şeyleri kendine meşgale edinirsin, ruhun bunca acıyla kaplıyken bedenini düşünemezsin.
ama yine de suçlama onu,
kopya olduğunun farkında değil sadece, yoksa içi hala temiz o insanların.
mesela, durakta otobüs bekleme süren diğer insanlara göre daha fazladır. kalabalıklar boğar seni nefes alamazsın, boş olan bir otobüs arar gözlerin, vazgeçip yürümeye başlarsın..
mesela, toplumun bir şeyler içmek, muhabbet etmek için akın ettiği mekanlar küçükken geçirdiğin boğmaca hastalığına hapseder tekrar seni, dayanamazsın. bak şu iki masa ilerde elinde iphone, üstünde geyikli taytı ile etrafa yapay gülücükler saçan kıza, sanki 1-2 saat önce evinde soğanlı yumurta yememiş gibi davranan hani. nasıl da fasion tv mankenleri gibi rol yapıyor öyle. içindeki insanlığı öldürürler dostum, sokağa çıkıp bu kopya insanları görmek istemezsin.
mesela, bazen de bir şans vermek istersin insanlara. cebinde kalan son umudunu dağıtmak istersin sokak sokak, ama yok kolay değildir öyle. önce bir etrafı süzersin, ağzından salyarak saçarak kariyer planlayan insanlar sarmıştır caddeleri, eğlence arayan soytarılar türemiştir. yapamazsın, yaptırmazlar.
mesela, elektrik kesilince diğer insanlar gibi isyan çıkartmazsın. mis gibi mum ışığın vardır senin, o titrek alevin gölgesinde ağlamaya başlarsın sessizce.
mesela, sigara almak bile çok zor gelir. utana sıkıla bakkalı ararsın, tiz bir sesle 'kısa anadolu ve üç-beş tane kahve abi" dersin, sokağa çıkıp markete gitmeye halin kalmaz.
mesela, beynine vurulmuş bir tokmak gibi evin zili çalmaya başlar, kapıyı açmaya gitmek dahi gelmez içinden. göreceğin hiçbir yüze ihtiyacın, hiçbir şeyi paylaşmaya heyecanın kalmamıştır.
mesela, telefonun çalar durur. açmazsın, açamazsın.. telefonun ucundaki duyacağın herhangi bir ses sana çoktan yabancılaşmıştır, kaldıramazsın.