gençler. kimse ölmeden kaçayım.
www.egonomik.com/...
#359505 drjivago | 09/12/2014 23:49
gitti favlar şukular en çok ona yandım:D neyse okuyanlara da burdan ayrıca teşekkür ediyorum:D
#359503 drjivago | 09/12/2014 23:46
iş bu entry başka bir entrye ön ayak olacaktır zamanı gelince. daha önce şu başlıkta kısaca değindiğim konudur:
www.exkutupsozluk.com/... ''konuya başlamadan önce anksiyete nedir onu bir öğrenelim.anksiyete genel anlamda endişe,korku ve tedirginlik gibi alt anlamlara sahip kapsayıcı bir kelimedir.stres sonucu oluşur genelde.anksiyete yaşayan kişide psikolojik olarak çökme yaşanabilir ya da fizyolojik olarak etkilenir.sempatik sistem aktivasyonu sonucu kalbi hızlanır,terler,stresten sıçamaz,midesi bulanır vs.. aslında korku ile benzer bir şeydir fakat bazı farkları vardır. korku yunan mitolojisinde
phobos adlı tanrıdan gelmektedir. korku anksiyetenin şiddetli halidir ve bir nesneye yönlendirilir. yani köpekten korkarsınız. mesela yolda karşınıza köpek çıkarsa bu korkudur fakat yolda köpek yokken bir beklenti içine girmeniz ve belli duygular( heyecan, kaygı vs..) yaşamanız anksiyetedir. '' ölüm anksiyetesi de aynen bu şekildedir. yani sizi öldürebilecek organik bir neden yokken endişe hissetmenizdir. genel olarak beklenti ile alakalıdır. yani yüksek bir yere çıktınız örneğin, parmaklıklar falan var, güvenlikli bir yer. fakat yine de ölmekten endişe ederisinz. ya şöyle olursa ya böyle olursa diye aklınızdan geçirirsiniz. işte anksiyete tam olarak budur. bir nesneye veya objeye projekte edemediğiniz endişe, heyecan duygularının bir karışımı şeklinde tanımlayabiliriz. ama oluk oluk kan akan bir damar ise bir korku oluşturur. o şeyin sizi öldüreceğini bilirsiniz. hislerinizi kanamaya projekte edersiniz ve durdurmaya çalışırsınız. fakat anksiyetenin psikolojik belirtilerinin yanında bedensel beirtileri de vardır. bunlar çarpıntı, terleme, göz kararması, bulantı, kusma, halisünasyonlar şeklinde de gözlenebilir. önemli olan asıl nokta bu. yani ortada size yönelik gerçek bir tehdit yokken resmen altınıza sıçacak hale geliyorsunuz. biraz daha genişletmiş olduk. az kaldı asıl konuya varacağım.
#359462 drjivago | 09/12/2014 22:55
istediğimiz adminden başlayabiliyor muyuz?
#359447 drjivago | 09/12/2014 22:50
bitkisel ilaç satarım burdan. tutar mı acaba lan:D ( dudaklar kulaklara var, sağ el kaşın, hmmmm)
www.kralcaps.com/...
#359420 drjivago | 09/12/2014 22:42
bir duyudur. iş bu entry bir yazar arkadaşa başka bir konu anlatılacağından temel niteliğindedir. daha sonra başka bir entrye ön ayak olacaktır. öncelikle genel olarak ağrıyı nasıl hissederiz ona değineceğim. aşağıda duyuları önce bir gruplandıralim: 1- yüzeysel duyular: dokunma , ağrı ve ısı(sıcak-soğuk) 2- derin duyular: pozisyon, vibrasyon ve derin duyu - uzaydaki pozisyonunuzu , dengenizi sağlayan duyulardır bunlar. genel olarak kas ve kemiklerimiz sayesinde algılanırlar. 3- kortikal duyular(korteksle alakalı): yukarıdaki duyuların parietal korteksteki haline denir kısacası. sterogenezi(elinizdeki cismi tanıma-dokunma ile alakalıdır), grafestezi(vücudunuzda dolaşanbir dokunma duyusunu ayırt etmenizi sağlar, sırta harf , rakam çizme vs- dokunma ile alakalıdır), taktil lokalizasyon( gözler kapalı iken vücudunuza dokunulduğunda ayırt etme ile alakalıdır) gibi duyulardır. burdakilerin genel olarak dokunma ile ilgili olmasının sebebi gayet basittir. bunu örnekleyecek olursak sıcak sadece sıcaktır. yorumlanacak pek bir tarafı yoktur. sadece şiddeti olabilir ki bunu da termoreseptörün uyarılma frekansı belirler genel olarak. aynı şekilde ağrı duyusu da benzer şekilde çalışır. fakat dokunma biraz karmaşık olduğundan kortikal duyular tanımlanmıştır. bir de viseral duyular vardır. iç organlarımızın duyularıdır. bunlar da organlarımızdan gelen uyarılarla oluşur, pek değinmeyeceğim. tat, koku, görme vs ..ise özel duyular olarak adlandırılır. yüzeysel duyular için konuşacak olursak: sinir sistemimiz nöronlardan oluşur. ve vücudumuzun bir çok yerinde bulunan termoreseptörler(ısı değişimi ile uyarılır), mekanoreseptörler (basınç ile uyarılır)kemoreseptörler(belirli maddelerle, kimyasal uyaranlarla vs uyarılır) gibi belli şekilde uyarılırlar. bunlar da nöronların ucunda bulunur. ve reseptörler uyarıldığında ilgili nöron uyarılır ve bir sinaps başlar. bu sinaps nöron boyunca ilerleyerek medulla spinalis'e( omurgamızın içindeki sinirlerden oluşan yapıya) ulaşır. medulla spinalis'in arka kökünden girer ve orda başka bir nörona aktarılır. bu 2. nöron da bu uyartıyı önce talamusa ulaştırır. bir üçüncü nöron ise ordan da kortekse iletir. bu noktaya kadar hissettiğimiz şeyden haberimiz yoktur fakat kortekste değerlendirilen duyu yorumlanır ve biz onu misalen ağrı olarak algılarız. yani bir bıçak kolumuzu kestiğinde acısını hissedebilmemiz için, reseptörlerimizin, duysal nöronlarımızın, talamusumuzun ve korteksimizin sağlam olması gereklidir. fakat yorumlama işi kortekste olup bittiği için korteks olmadığı sürece hiçbir şekilde algılayamayız herhangi bir duyuyu. biraz basit bir entry olmuş olabilir ama ön bilgi olması açısından hatırlatmakta yarar var.
#359390 drjivago | 09/12/2014 22:28
vazgeçtim davranışımdan. bir an düşündüm de ayıp lan dedim. neyse nehcul, şaşırmayız. peki. şimdiden geçmiş olsun.
#359252 drjivago | 09/12/2014 19:35
cennette herkesin 70 hurisi olacak, tabi çevirmen kısmı altta dipnot düşülmüş, hiçbiriniz bakmadınız di mi cahiller. rütbenize göre 40 ila 666 arası çevirmene sahip olabileceksiniz.
#359246 drjivago | 09/12/2014 19:25
OO hümanist yaklaşım alırım bi dal. notor kıllıyım(resmen kürküm var) ve tam bir ayıyım, şehir magandasıyım. gidip bornova sokağında kız tavlayalım mı birlikte yılbaşında ha?
#359242 drjivago | 09/12/2014 19:22
@9 sen de kuyruk sallama. favladın @3 ü ama dm den yazdığıma niye cevap vermiyorsun. naz yapma. sen de istiyorsun.
#359081 drjivago | 09/12/2014 16:25
selm tdkö hanım.
#359072 drjivago | 09/12/2014 16:20
işte sizin orda usülü bilmiyorum ama dilekçe numaralarını kesin al. sonra cevap verilmezse bilgi edinme hakkı kapsamında tekrar dava edip tazminat alabilirsin.
dergi.sayistay.gov.tr/...
#359061 drjivago | 09/12/2014 16:14
hatta bölüm başkanına ilgili yönetmeliği göstermesini iste önce. yönetmelikte böyle bir şey varsa rektörlüğe ordan da yökün hukuk müşavirliğine başvuracağını söyle. yoksa ve diretiyorsa dekanlığa dilekçe ver ve dilekçe numarasını al. dekanlık da yönetmeliğe rağmen sklemezse
larını çiz. dava demiyorum, dilekçe diyorum. iş dava boyutuna gelirse kayıp iş yılın hesaplanır ve tazminatını alırsın.
#359055 drjivago | 09/12/2014 16:08
hakkını yemediler, hukuki yollara başvur ve yöke kadar git. olmadı aihme kadar yolun var. hak alınır. net.
#359049 drjivago | 09/12/2014 16:05
teşekkür ederim hocam. markrenton da aşağı yukarı aynısını söyledi. ama işte öyle kullanıp yolladım. yine de sağol:D
#358904 drjivago | 09/12/2014 12:28
hatta makalenin tamamını şurda bulabilirsiniz.
informahealthcare.com/... ben bi kısmıyla ilgiliyim tabii ki.
#358900 drjivago | 09/12/2014 12:22
@11 başlıktı bu.
risk of bias.....
alttaki metinden bir örnek :
the interobserver agreement on the strobe checklist scoring was excellent for observational studies. percent agreement for each element varied from %67 to %100 with the exception of the criteration related to the mention of a spesific hypothesis, on which observers frequently disagreed. bla bla bla buralar hep testlerdeki yüzde değerleri falan....
however, the observers disagreed on selection bias and data quality.adherence to the high dose insulin protocol was often variable....diye de devam ediyor.
#358896 drjivago | 09/12/2014 12:19
@7 eyvallah, geç gördüm bunları, ama @4 teki gibi çevirip yolladım, prof skerse anlarım yanlış olup olmadığını sanırım.
#358875 drjivago | 09/12/2014 11:28
@3 ''objektif olmama'' gizli nesne sanırım.
çalışmalara rağmen eğilim-önyargı riski?
karşıt çalışmada ebesinin riski?
#358665 drjivago | 08/12/2014 23:50
bu da benim zaman zaman kullanacağım başlıktır.
risk of bias across studies
çeviri yönü:ingilizceden türkçeye.
sorun: tam karşılığını bulamamak.
elinizden öper.
#358659 drjivago | 08/12/2014 23:29
@168 sen ''düşünmem lazım'' deyince; seni bekliyorduk biz de. bi düşünsün de rahatlasın dedik.
#358651 drjivago | 08/12/2014 23:19
@3 lan demin kara bir kedi girdi odaya yeminlen. çok garip.
#358646 drjivago | 08/12/2014 23:15
@35, @36 ya katılıyorum. insan var , insan var. herkesin dili kullanabilme yetisi farklıdır.
madem mesele sadece kelime sayısını arttırmak ingilizce'de 800 bin civarı kelime var diye biliyorum.(say lan:D) . mevzu dilni kullanabilmek. ve sadece günlük yaşamda değil bilimsel anlamda da. ki bence türkçenin yavaş yavaş ölmesi bilim ve üretimle çok yakından alakalıdır.
#358638 drjivago | 08/12/2014 23:01
@162 bence insan seçimlerinde özgür değildir. hayatının her alanında toplumun veya çevresinin ailesinin etkisi onun seçimlerini her zaman kısıtlar. bunu açabiliriz mesela. karakterine de etkisi aynı şekildedir diye düşünüyorum.
#358621 drjivago | 08/12/2014 22:23
yoo efsaneleşmez. . d
#358611 drjivago | 08/12/2014 22:13