hüzün düzeyimizi ölçen güzide alet. kalbimizde, sol atriumda bulunur. bazı insanlarda anatomik bir varyasyon olarak çıkan aorta'da da bulunabilir. vücudun bir otoregülasyon mekanizmasıdır, hipotalamusla ilişiği sayesinde kanımızdaki hüzün seviyesini ayarlar. bazılarında bu mekanizma herhangi bir noktada sekteye uğramıştır, işte bunları gözlerinden tanıyabilirsiniz... hep ıslak olurlar.
göz yaşlarındaki tuz sayesinde tehlikeli düzeylerde erime yaşanabilecek olsa da bu böyledir. kuzey kutbu tam da yeridir, tam da bunun için vardır. kuzey kutbu ağlayacak olanlara bir omuz, hüzün denizinde kaybolanlara bir deniz feneri, fırtınadan kaçanlara bir limandır.
not: bu entry'de kısmi alıntı uygulaması kullanılmıştır.
elbet tek amacı bu değil ama saçmalamak için güzel bir kutuptur. bu işe oldukça uygundur. hatta belki de tam yeri ve hatta tam zamanıdır.
hüzünlü bir kitaptır. abidik yayınevi tarafından basılmış, gubidik hanım tarafından yazılmıştır.
yeterince düşününce yeterli hüzün malzemesi bulabileceğimiz bir üçleme.
geçtikçe içimi kemiriyor lan bu şey... gidecek ve bir daha geri gelmeyecek lan... kendimi bildim bileli bunu düşünüyorum... bu yüzden ilahiyata vermiştim kendimi 10 yıl önce. galiba bir arpa boyu yol almış olmalıyım ama yine de bu aldığım yol zamanın akışı karşısında hüzünlenmeme engel olamıyor...
at için arpa neyse bizim için de hüzün odur.
güneyde tanım yapmamak kötü bir şey olacaktır. ancak kuzeydeyiz diye ille de tanımsızlığa kasacak değiliz be yaaa.
bakın yine hüzünlendim. iyisi mi dükkana ineyim de biraz daha hüzün satayım insanlara. ne demişler, hüzünler paylaştıkça çoğalır...
bozulmaya meyilli hüzünlü klavye.
daha basit düşünmek gerek.
ben böyle durumlar için basit bir çözüm geliştirdim. istenilirse paylaşabilirim ama biraz düşünenler çözümümü tahmin edeceklerdir.
sen özgürlüksün sevdiğim
hüznümün kefilisin
sözlerimsin kesildiğinde dilim.
kalbim durduğunda
seninle olacağız
hüzün yurdunda
şarkılar dolarken kulağıma
sen olacaksın dudağımda
mesafeler olsa da aramızda
bileceğim engelin bu olmadığını
yemin edeceğim her defasında
seni seveceğim ve göze alacağım her şeyi
ama yine cesaret edemeyeceğim.
korkumun zindanlarında
hasretinle başbaşa
ölümü bekleyeceğim
korkaklık zincirlerim...
uzaktan geliyor zafer çığlıkları
ordum zafer kazanmış
ama ben düşmana esirim
sen özgürlüksün sevdiğim
dışarısısın sen
ama ben seni bekleyeceğim
sen de beni bekleyeceksin
çünkü geniştir kalbimin hendeği
atlayamam üzerinden
aman...
korkaklık zincirlerim...
seni sevdiğimi söyleyemem sevdiğim
çünkü sen özgürlüksün
ve korkutucudur özgür olmak.
aman canım zincirlerim...
---
vay
...
hüzün bir nevi içkidir. içmenin adabı olduğu gibi hüzünlenmenin de adabı vardır. bazı insanlar adabıyla kendi köşelerinde hüzünlenirlerken ve gözleri boşluklara dalarken bazıları da hüzünlenirken camı çerçeveyi indirirler, taşkınlık çıkarırlar. ağzıyla içmeyen gibi kalbiyle hüzünlenmeyen de etrafa büyük sıkıntıdır. aman...
geçen gün bizim kitapçıda oturmuşuz yine bizim arkadaşlarla hüzünleniyoruz, derin bir off çektim ve ölümüm hüzünden olacak dedim...
sözün bitip hüznün başladığını belirtmek için kullanır insanlar bunu.
ah ulan ah...
ne şiirlere ne kitaplara ilham olur bu... ne çok yürek doludur bununla...
sanatkar dahi kendi sanatını yorumluyorsa susmak bize düşmez;
bedevi bey her ne kadar büyük bir şans eseri kuzey kutbunu keşfetmiş olsa da bu resimde açıkça görülüyor ki kalbi hala çöllerdedir. ve ev kalbinin olduğu yerdir. işte bedevi arkadaşımız böyle büyük bir özlemle yanıp tutuştuğu bir anda bu resmi çiziktirmiş. kutbun beyazlığına duyduğu nefreti siyah ile dışavurmaya çalışmış ve adeta ona kutbu keşfeddiren bahtına lanet okumuş. kahverengi ve turunculara gelirsek bu renkler de çöl iklimini geniş kumlukları ifade etmekte. bu iki renk resmin bir çok noktasında kullanılmış. mavi renk ise donmamış bir suya olan hasretini ifade ediyor, ressam en azından ayağını sokabileceği sıcaklıkta bir suyun özlemini çekiyor.
gelelim resmin yumuşak hatlarına. ressam burada yine özlem duygusuyla hareket etmiş. memleketindeki yumuşak hatlı kum tepelerine hasret duyuyor, kutupta her şeyin köşeli ve keskin hatlı olmasından gizliden gizliye yakınmakta.
yazılacak daha çok şey var ama bu kadarı bile beni hüzünlendirmeye yetti. çok hisli, çok hüzünlü bir hasret resmi bu. vatanından uzakta olanlara, sözde şansları nedeniyle özlerinden uzaklaşmış olanlara bir selam veriyor ressam bu resmiyle.
bizim kitapçının duvarına asacağım bir kopyasını ve her sabah ve her akşam ona bakıp ağlayacağım.
o kadar ki klavyeyi düzgünce kullanamıyorum... öff be yaa...
yeterince hüzünlü bir versiyonu yapılırsa bizim kitapçıya yapıştıracağım yapıştırmalardır.
öte yandan ankara'da pek karşılaşmadım kendileriyle.
beni ilgilendirmeyen şey. ayıyım lan ben. ayıyım ben. ayıyım. uyurum bir de beyazım. ağzımı açarsam bütün kutup gürler. işte özelliklerim bunlardan ibaret. ama okumak bunlar arasında yok. öte yandan hüzünlenebilir ve bunu ifade edebilirim, yazı yazmayı da bilirim ama kendi yazdığımı okuyamam.
bu yüzden yemişim kullanım kılavuzunu... lafın gelişi söylemiyorum. ayıyım lan ben, ne bulsam yerim. pek balık yok şu sıralar.
sanat eserini yorumlamak sanatı katletmek sayılır bu yüzden susmayı seçiyor ve bu durumda tamamen gereksiz kalacak iş bu entry'i giriyorum. hele bu başlıktaki gibi büyük sanat eserlerini yorumlama hatasına düşmek manayı kaybetttirir. bu tür şeyler kalbe hitab eder. dediğim gibi özellikle mühim sanat eserleri böyledir.
tek söyleyebileceğim şey kalbimde hüzün uyandırdığı. güzel çalışma olmuş.
@3; bedevi doğru konuştu, olay açıklığa kavuştu.
yıldızsız bir sözlük burası, ah bir kutup yıldızı olaydı.
@2'ye, hardplayer'a, hiçbir şey anlatmayan cevabı için özel teşekkürlerimi sunuyorum. sembolizmini görüyor ama arttırmıyorum. :)
deist agnostik başlığının, kutbunun en çok yazılan başlığı olduğunu görünce aklıma böyle bir şey geldi. ayı mısınız penguen misiniz bilemiyorum. herhalde ayı sağ tarafta olduğuna göre sizler ayılar olmalısınız; az pasif olun. ayı dediğin biraz ağır başlı olur.
bilemiyorum bunu bir türlü. pusulalar da yardım edemez bana, ayının biri çıksa da söylese şu işi. mesela neredeyim şu anda, bu sağ frame güneyde mi yoksa kuzeyde mi?
bakın yine hüzünlendim...