entarileri (151)
- yazın açar gül nergisi mevlam ayırdı bizi anamın aklı olaydı evlendirirdi bizi
- günaydın çorabımın kayıp teki...
- evet var böyle bişey. bi düşünün. etrafınızdaki tehlikeleri analiz edin. ayılar, kurtlar, sel, çığ, hortum falan değil... bildiğin insanlar yaratıyor bu tehlikeleri. kartopu oynarken öldürülebiliyorsunuz, ya da 12 yaşında hamile bırakılabiliyorsunuz, hak hukuk ararken gaz kapsülü, emeğinizin karşılığını ararken toma suyu yiyebiliyorsunuz. siz tüm bunları dile getirirken yaptığınız şeye gereksiz muhalafet, biraz daha sesinizi yükselttiğinizde ise terörist olarak damgalanıyorsunuz. burası kötü insanların ülkesi. geçmiş olsun. bilerek sol frame de açmadım bu başlığı... rahat rahat küfür edebilelim diye sağ tarafa açtım.
- günaydın gençler. çok iş var bugün...
- bir tane patlak plastik top gördük... takıldığı dalı aşmaya çalışıyor garibim... dönüp dönüp aynı yere geri geliyor... halbuki denize varsa, adalara gitse, temiz sularda gezip dursa... üzüldüm plastik topa ben... bir tane çamaşır sepeti gördük... derenin sığ tarafındaki çakıllarda öylece duruyordu pembe pembe... tabanı kırık... halbuki yine çamaşır taşısa, tertemiz... ütü masasının yanıbaşında dursa...sıcak kumaş koksa ortalık... üzüldüm sepete ben... bir tane direksiyon simidi gördük... murat en çok da buna deli oldu... tornetime takacam dedi... tornet dediği de, ortadan tornet falan yok... bir tane rulman bulmuş nerden bulduysa... iki tane daha lazım diyorum... dayım getirecek diyo mal... halbuki deli murat'ın olmayan tornetinde değil bir nın güneşten kavrulmuş konsolunda olsa o direksiyon, kavun taşısa, veya şarhoş taşısa, gezse tüm anadolu yakasında, böyle virajı döndükten sonra gevşek bıraksa şoför onu, fırrr diye dönüverse, toplayıverse yı... üzüldüm direksiyona ben... ( deli murat bir iki kez dürttü direksiyonu uzun bir sopayla, baktı ki lu, dönerken alırız dedi. vay amınakodumun delisi yaa ) bir tane ceket gördük derenin kıyısında... bir kolu dışarıda bir kolu suyun içinde salınıyordu... korkutuyordu bizi... "anaammm... ceset mi lan ooouu... ölü ölmüüüşş" dedi murat... elindeki sopayla cebini falan açmaya çalıştı... dönüp gitti sonra... halbuki bir adamın üzerinde olsa o ceket... ceplerinde şeker falan olsa... saçları yanlardan kurdelalı sarışın güzel kızına götürse o şekerleri... kızın elbisesi beyaz olsa... sarılsa bu ceketin içindeki adama... pembe yanakları değse bu ceketin yakalarına... üzüldüm bu cekete ben... eski ve terkedilmiş bir ev gördük derenin kenarında... yollar çok değişirdi o zamanlar istanbul'da... bazen abandone olur bazı evler... geride kalır... murat "hurda vardır burda haaa" dedi tabi... tam da kendisinden beklenecek bir parıltıyla... yerden aldığı küçük yassı bir taşı fırlattı terkedilmiş evin üst katına doğru... delinin maksadı camı kırmak ... ama nerde o kabiliyet... beton kısmına denk geldi... bir iki kez daha denedi... sonra az önce yaralanan beline baktı, unuttu evi... halbuki eski günlerindeki gibi olsa o ev... efil efil uçuşan etekli kadınlar buzlu sürahiler taşısa bahçedeki kamelyeye... karpuz kesse amcanın biri mutfakta... askere gidecek abi hamakta uyuya kalsa, sallana sallana... sivrisineğin ısırdığı yeri öpse bebeğin annesi... duvarlarda çiçekli kağıt kaplamalar, dümeni kopmuş musluklar olsa bahçede, yuvarlak buzdolabı ve siyah lamba düğmeleri olsa evin... üzüldüm bu eve ben... dere süprizlerle doluydu... benim içimde bu delinin peşine takılmanın pişmanlığı... annem kesin hamur kızartmıştır şimdi... semsert divanda ayaklarıma ve dizlerimdeki yaralara bakarak yesem şimdi kıtır hamurlarımı... ( hemü de midem yanacak, kilo aldı başını gitti kaygısı gütmeden )
- hay ecem ama haaa... hergün binlerce insanın gidip geldiği rota lan orası. sözlüğü niye meşgul ediyon birader. en son gidip bulup bu kamili, kendi mla alıp götürecem mecidiyeköye... inerkende tekme atıp yuvarlayacam dan...
- köpeği atlattık... deli murat sanki komando, söğüt ağacının üç beş dalını tutuyo pezevenk, houuuuu diye bağırıp yarım daire çiziyo derenin üzerinde. sonra geri geliyo aynı şekilde. üzerinden aştığı bir engel falan da yok hani. maksat komandoculuk oynamak. bir ara iyi kaptırdı bu deli kendini. fazla ivme kazanıp ağacın gövdesine vurdu belini. zaten dallara asılınca açılıyodu beli falan, ağacın gövdesi bunun belinin arkasına bir dörtlük şiir yazıverdi. ama böyle istiklal marşı gibi, uzun uzun mısralar. ı iiim, ı iiim diye böğürdü sığır. oh oldu timin delisine. devam ettik yolumuza. dere tarafına bakan balkonlarda çamaşır astı bir iki teyze. tip tip baktılar bize ağızlarında mandallarla. bir iki bahçe daha aştık. derenin geitrdiği lardan mıdır bilmem daha bir gürdü oradaki ağaçlar. dallarında ışık zar zor sızıyordu. hani dere de temiz olsa, cennet olacakmış ya... şans işte... burası istanbul sonuçta.
- Bu deli murat lu derenin üzerindeki köprüden gelip geçmekle yetinemezdi tabi. Adam sanki iki dünya harbini yarasız atlatmış, it. Hep bir tehlike var hayatında. Bir de ukala ibne. ?karı mısın olum sen, korkuyon mu lan, kız ilkeerrr, kancık ilkeerrr,? sayıyor puşt. E evde anne baba var. iyi çocuk olmak var. kötü çocuk olmak var. ikisi arasında seçim yapmak ne zor be murat. Rahat dur uu? Ama yoookk? durur mu? Bu tutturdu ?derenin kenarından yürüyecez, deniz kenarına kadar gidecez. Belki bakır buluruz? İki bahçe atladık ard arda. Ama bazı bahçelerin duvarları tel örgülü. Kenardan geçecez. Lan olum derenin bu kısmında yürünecek yer yok. olmaaazz? o zaman karşı tarafa geçecez. Bostanın kenarından kenarından gidecez. Muraaat, bostancının kaplan kadar köpeği var. yere çömelince ısırmaz olum kangallar. ın amı ısırmaz. Yarı derenin içinden yarı bostanın korkuluklarından uçtuk. Köpek köpek değil ki? inek gibi bişey?
- lu dere bilir misiniz ? bizim mahallede vardı. mahallenin en altında... bazen köpüklü sular gelirdi... avuç içi büyüklüğünde renkli büyük baloncuklar olurdu. nazlı nazlı süzülürlerdi marmaraya doğru. hani kokudan rahatsız olmasak saatlerce izlerdik o baloncukların amansız mücadelesini. bi deli murat vardı. aynı sınıftaydık ama benden iriydi... ydi... kafası fazla çalıştığından mıdır, yoksa lakabının hakkını verme çabasından mıdır nedir bilmem, hep bir macera peşindeydi deli murat. aklı e-5 in üst tarafındaki tozlu mahallelerdeydi, oralarda çok hurda varmış güya. inşaatlardan çivi mi toplamadık, gazoz kapaklarının tanesinin 5 lira olduğuna mı inanmadık... neler neler... pezevengi bıraksan uçacak .
- minibüse binme hacı...
- iki harf , üç rakam... 500es başka ipucuna gerek yok.
-
- iyi hadi... yaz beni de...
- evliyim ben kardiş.
-
- ben de çözemedim babyfaceciğim...
-
- inciyi de değiştirmeye çalışmıştık. ama başarılı olamadık. bu durum şeye benziyor aslında... bir evde kiracısın, "bu duvarı yıkıp mutfağı salona mı dahil etsek acaba" diye düşünürken, ev sahibinin "almanya'dan oğlum gelecek evden çık" demesine benziyor. sözlüklerde birşeyler değiştirmek gibi mülteci fikirlerimiz oldu, yalan yok. ama akıllandık be hocu. hiçbir sözlükte hiçbirşey değiştiremiyorsun. amaaa. konu yasak olunca, daşşağımı da geçerim, ertmemi de yaparım. moderasyonun önünde illaki bi "siktiret bu pezevengi" butonu vardır. benimki sadece bir tavsiye, yasak falan... gerek yok...
- @10 sen yetkili bir abiye benziyodun ama.
-
- @8 bi düzeltiver kardiş o zaman... hadi be aslanım. not : özel isim babında yukardan ayırmıştım ama başlık olunca bööle çıkmış.
- @6 yürüme... niye yürüyon... dal taşak koş bana... ıyşşşş...
- @4 sana ezik diyenler karşısında beni bulur.
- ben didim... incici leri almayalım diye buraya... şaka lan şaka... yardım lazımsa geliyim ben de. beraber ertelim.
- didiler ki... bi sözlük var gel... didim ki... ben zaten bir iki sözlükte yazıyorum ( ismi lazım değil ) didiler ki... gel lan... sol taraf ekşi gibi, sağ taraf inci gibi... didim ki... inci gibi olamaz. bir süre sonra yasakçılar gelir çöreklenir özgür küfürlerin üstüne. didiler ki. yok laaann... gel valla... özgür bir ortam. didim ki... bilmezsiniz iktidar denilen hastalığı siz. öyle bir hastalıktır ki o bir süre sonra seni çekilmez bir insan yapar. iki geyik mi dönecek sağ tarafta, o geyiğin budunu , olmadı boynuzunu ister iktidar sahipleri ve yanlıları... iki küfürleşecek miyiz sağ tarafta, kendilerine edildi sanar iktidar sahipleri ve yanlıları. iki meme mi görecez sağ tafatta, kendi anaları bacıları sanar iktidar sahipleri ve yanlıları. iki muhabbet mi edecez kankalarla, birbirimizi iyoruz sanar iktidar sahipleri ve yanlıları. kurallar hep can yakar. hiç bir yaraya derman olmaz, yasaklar hep göt kaldırır, o götler hiçbir zaman adam olmaz. ergenin biri etli sütlü entryler yasaklasın diyomuş. ne ayıp. sokakta herşey yasak zaten kardeş... git sokakta takıl o zaman... ama bırak millet makarasını kukarasını yapsın şuracıkta... görmek istemiyorsan sağ frameyi bakma, ya da ince çorap geçir ekranın o kısmına... yasaklanması gereken tek şey yasaklamak olmalı bu dünyada. reelde ağzına sçılımış ezik bireyleriz biz. bırakın bari nette özgür olak amınakoyim