entarileri (2131)
- ı ıh... bu partiyle oy alamaz ordan... pavyona düşer...
- kılıçdaroğlu da ondan şikayetçi... konuyla ilgili olarak kendisinin bana yolladığı en son sms aynen şu şekilde: kılıçdaroğlu: - "ya sen ne lan sürekli benim nikimi kullanıyon it!"
- ayk, soğurmalı dipten kuruklular partisi'nden aday mı olacak yozgat'ta, çemberoğlulu yandan tıkıklılar partisi'nden mi? :/
- bu çok net!
- en azından 4. sırası garantiydi. olamadı.
- türkiye'yi üçe bölen tartışmacadır. üçlü arasında yaşanan diyalog şu şekilde oluşmuştur... kılıçdaroğlu: - "ben aday göstericem!" sir olly: - "hayır! beni aday göstereceksin!" tilden katz: - "hayır! ben onunla aday oldum bile!"
- oldu o zaman tam bir yavru kuzudur aslında tilden. 4 yaşındayken onu ana sınıfına yazdırdığım zamanları hatırlıyorum. karnesinde zayıf not getirip de ona sinirlendiğim zamanlarda benden korkup sınıf öğretmeni canan'ın eteğinin altına saklanmaları dün gibi hatırımdadır. canan'la hâlâ orada çektiği fotoğraflara bakıp bakıp hüzünleniriz.
- tilden katz yav sus da çık küvetten! ecem seni de, lastik ördek sami'ni de! yıkanıyo musun, işiyo musun, sıçıyo musun, internete mi giriyosun, girip de ne izliyosun; belli değil ! yeter ulan!
- 4. soruyu okuyordum ki pilavlı kutuma gelen mesaj gürültüsüyle irkildim: strogoff: - "mrb olly. bayan üyelerimizden miydin sen?"
- ya harbiden benim de akl...
- izleri sürerek elde ettiğim açık ve net delillerle sonuca ulaştım düşüncesindeyim. bence kesin akrebitakipetmeyenyelkovan oyluyor entrilerimi... the daysleepers da olabilir. içimden bir ses bu işin arkasında kesinkes anexeiss olduğunu söylüyor! oldu o zaman'dan yana da tereddütlerim var muhakkak... tilden katz değil ama... o anca evinde oturup hamur işi tarifi araştırsın!
- strogoff siyah kırmızı bugün resmen hatır hatır biçilmişim. tamamen eksi oy değil, yanlış anlaşılma olmasın. eskilerden 16 tane entrime grup girilmiş dün akşam... karlısı var, ateşlisi var, ılığı var. entrilerim açıkça her gün tecavüze uğruyor. hayır, öyle rahatsız falan değilim de; kimdir bu afacan, pek merak ediyorum. kim olduğunu öğrenince ona söyleyecek iki çift lafım var.
- camenta ve ben, kendisinin bu kasları hakettiğini düşünüyoruz; buna inanıyoruz. itirazı olan tirsin gitsin tilden'in küvette banyo yaparken kullandığı lastik ördeğe sarsın lütfen!
- zaman zaman karşılaştığım olay. biraz önce de oldu. üzerinden iki hafta geçen entrilerime durup durup oy geliveriyor bazen... kim bu afacan, bilemiyorum. lgbt diyeceğim ama o genelde oy vermez, fav'lamayı tercih eder; kim olduğunu bilmemizi sağlar. ben ciddi anlamda siyah kırmızı'dan şüpheleniyorum burada... ya da strogoff'tan... yunow da olabilir... ubeydullah belki... tilden kesin değildir!
- yanlıştır. ben, fitness çalışmaları esnasında bir takım kimyasal takviyelerle sonuca ulaşmaya çalıştığına inanmıyorum. yüzde yüz türk kasıdır bence hepsi... :/
- efendim?
- evet... büfedeki ortaklık işine neden girmediğime dair aklımda devamlı şüpheler sancıyor tildencim. 2010 yılındaki tesisat işine girmeyi reddedişin, uzun vadeli yatırımlara yönelik yeteneğine dair açık ve net izlenimler uyandırıyordu zihnimde ve sana yardım elini uzatıp uzatmamak ikilemi arasındaki tercihim, vicdanımı bugün bulunduğu pozisyona maaleseftir ki sürükleyiverdi. o ebrum ismini verdiğin büfenin, hâlâ merzifon halk pazarı'nın yanındaki kirli beyaz barakada yer alışından duyduğum hüznü sana kelimelerle tarif edemeyecek durumdayım. olan oldu vesselam, artık geri dönülemeyecek durumdayız ve ikimiz de bağrınıp çağırmaktan alıkoyamıyoruz kendimizi... ben bir takım ticari anlaşmalara yönelik yüksek montanlı kredi arayışlarında "evraaak," şeklinde bağırmalarımdan dert yanıyorum, sen ise yorgunluktan bitâp hâldeki yardımcın şeyhmuz'a, "tuzluuuuk," diye bağırarak müşterilere yetişmeye çalışmaktan keyf'almaya çalışıyorsun. üstelik kalkülatörsüz de hesap yapamıyorsun. ikimiz adına da üzülüyorum.
- - "evreka!!!" şeklinde işittiğini zannettiği tabirim esasen "evreka!!!" değil, "evrak!!!" ifadesiydi tildencim. bana, "ne işiniz var garanti bankası merzifon şubesi'nde, bu kılıkla adam soymaya mı geldiniz," diye ısrarla sorular soran güvenlik görevlisine, "evrak işi , evraaak!!!" şeklinde cevap vermiştim. tabii sen 2010 yılındaki teklifi reddedince çulsuz kalıverdik. üstümüzü başımızı çekip çeviremez hallerdeyiz artık... yanısıra olaya bakış açımın yanlışlığından, durumun üçgenle uzaktan yakından alâkası olmadığından, doğrulardan, yanlışlardan falan bahsetmişsin. burada aklıma derhâl sinüsten bahsettiğin cümlelerin geliverdi: - "bu adam her ne kadar 2010 yılından bu yana bilimden uzak kalsa da doğruda sinüs arayacak hali de yok ya?" deyiverdim kendi kendime... sonrasında vazgeçtim. zaten halihazırda sinüslerin de doludur hep senin... şarıl şarıl akar burnun ve bilirsin, ben bundan hiç hoşlanmam! kısa süren bağkur ödemesi işlemim esnasındaki diyaloğumuzda farkettim ki, ebru da pek makûl karşılamazmış. ha bir de laf aramızda; kaldion parfümünü kullanmandan da hiç hoşlanmazmış.
- olaya; sen, ebru ve zeytin çekirdeği üçgeninden bakıyorum. ve zeytin çekirdeği, zeytinin çekirdeği; sen ve ebru ise insan olduğunuza göre bu bir eşkenar üçgen... dolayısıyla böylesi bir üçgende sinüs kullanmaya ihtiyaç dahi duymadım teknik olarak... direkt pisagor bağıntısı vasıtasıyla sonuca ulaştım. 2010 yılında sana şu tesisat işine girelim demiştim. girmedin. girseydin doğru hesaplardın sonucu... yüzde 42'ni kınıyorum senin... yine de eksi veremiyorum. o da senin hatrına değil! geçen önümde 17 kişi olmasına rağmen işlemimi ilk sıradan yapan ebru'nun hatrına... :/
- bu durumdan hareketle yüzde 42 oranında başarılı olduğun tezini ortaya koyabilirim. en azından zeytin çekirdeği mevzusunda... pazar gününü istatistiğin dışında bırakıyorum. :/
- peki zeytin çekirdeğini tabağa mı koyuyorsun, masa örtüsüne mi?
- tuzruhu ayranda onun gönlü... :/
- gideniaratmayanadam tilden'in çevresi etrafında bir tam tur atmak, 11 saat 22 dakikaya tekabül ediyor. nasıl iyi olsun? oldu o zaman o beyaz içliği giymeye devam ettiği sürece şur'dan şuraya gitmem on'lan!
- tilden katz'tan bahsetmiş. lahmacun ise, ünallah lahmacun salonu'ndan... :/
- 2010 yılının haziran'ına dayanır. ya bilim adamı olacaktık, ya da sözlük üyesi... o gün günaylar apartmanı'nın giriş katında oturan sevcan teyze'den bir tesisat işi geldi. - "alalım şu işi," dedim, dinlemedi. akşamına bir sözlüğe üye olduk. yazık oldu... :/