entarileri (2131)
- birbirinden hötöröf kadınlar, kendilerinden daha hötöröf jüri üyeleri karşısında kıyafetler sergiliyor; bu sergilemenin ötesinde, şu anda kavga da ediyor. ben bilim olsam, kesin ve kat'i gerçekliği, bu program kabul ederdim görüşündeyim. senin de benimle aynı görüşte olmanı bekliyorum. :/
- yanıldığını düşünüyorum tilden katz. bence atm'lerin pirinçten yapılmasına ihtiyacımız yok. duvarın belirli noktalarına yerleştireceğimiz 18'er metrelik 8 adet superonline fiberoptik kablo işimizi görmeye yetecektir. a noktasına, b noktasına, c noktasına, d noktasına, e noktasına, f noktasına, g noktasına ve h noktasına yerleştirmeliyiz kabloları. bu noktaların hiçbirinden kesinlikle sapma olmamalı! yani bana kalkıp, - "abi, m noktası'na yerleştirelim," diyemezsin! olmaz o zaman! sonrasında bulabildiğimiz en güçlü 8 adet jeneratörü bulacağız. kabloları jeneratörlere bağlayıp, oradan sağladığımız titreşimin duvarın önceden hesapladığımız bölgelere ulaşmasını sağlayacağız. lâkin her jeneratöre 1 adet kablo bağlamaktansa, titreşimin daha da artması için her jeneratörü birbirine bağlamayı ve 8 adet jeneratörün birbiriyle bağlantısından, çok daha güçlü bir titreşim elde etmeyi hedefliyorum. bütün jeneratörlerin ortak olarak bağlandığı ana jeneratörümüz ise, kabloların genel dağıtıcısı olacak... yaparız diyorum ben tilden... :/
- evet tilden katz. bilim adına yaptım bunu... şöyle yaptım: bir kavanozun içine, yarısına kadar pirinç doldurdum önce... bu pirincin üzerine de, en son gençliğimizde gördüğümüz kurşun askerlerden yerleştirdim. sonrasında kavanozu elime aldım ve yanlamasına çalkalamaya başladım hafif hafif... kurşun asker yavaş yavaş pirinç tanelerinin içinden geçerek kavanozun dibine kadar battı. buna göre: şayet gerektiği miktarda titreştirirsek, geçenlerde belirttiğin, - "abi, beton duvardan geçmenin bir yöntemini bul da, denizbank hamamlıdere şubesi'ni bi'soyalım," teklifinin çözümünü bulduğumu düşünüyorum. yapılması gereken tek şey, pirinç tanesinin içinden kurşun askerin rahatlıkla geçebildiği gerçeğinden hareketle, duvardan geçebilmemiz için, duvara en uygun titreşim miktarını bulabilmek... bu hususla ilgili ilk deneyleri, nevzat abi'nin çatalca'daki çiftliğinde gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorum. hayırlısı...
- hâlâ da ne olduğunu bilmem... yok sol frame'di de, amanın da amanın sağ frame'di!.. bilmem neydi... hiç söylemeselerdi, başlık panosu, ya da başlık listesi derdim adına... diyemedim. hayırlısı...
- benimkini de dağladı. lâkin duruşumu korudum. şimdi onbeş dakikada bir çaldırıyor beni... - "seni düşünüyorum," anlamına geldiğini söylemişti bir ara... engellemeyi düşünüyorum. :/
- biraz önde tilden katz'tan whatsapp'ıma gelen mesaj bu. oldu o zaman'la arasındaki samimiyetini, benimle arasında olan ilişkinin gün geçtikçe daha da önüne taşıması sebebiyle gerçekleşti vesselam... şöyle oldu... tilden katz: ruhmdki çatlaqklr gn gçtkçe dha da artyr olly.. tilden katz: klbm bnbr yrnden brden prçlnyr.. tilden katz: artk dynmyrm.. tilden katz: incnyrm.. tilden katz: olly?. tilden katz: olly?!? tilden katz: :/ tilden katz: nyse glba uydn y da snrm msglsn snra grsrz istrsn.. by..
- @9 bittabii... feridun 2020 ismini verdiğimiz matematiksel zeka aktarım cihazı sayesinde gerçekleştireceğiz bunu. kolay ve etkili bir işlem olacak... müsterih olun.
- @8 sen sus lan! iki gezegen patlattın diye adam mı oldun, it! :/
- @5 kes lan! yeminlen, sümsüğü godum mu dört dönderirim seni şincik ha! bittin olm sen... sıradışı zekasıyla akşam pencereni açık bıraktığını algıladığı anda camından girip tartışmasız ayıklayan var seni... :/
- bizim de yeteneğimiz bu... elimizden gelen birşey yok... onunkini dinlenmeye aldık... benim beynimi ortak kullanıyoruz tilden'le... fazlasıyla da yetiyor. misâl bugün bana cumartesi günlerden... sayısal loto günü... beynimizin yüzde 526,82'sini kullanabildiğimizden, benden hemen haftanın şanslı numaralarını tahmin etmemizi istedi. biraz düşündüm ve 8, 12, 14, 15, 16 ve 18 sayılarını verdim. yalnız bu beynin çok büyük kısmını kullanmanın bazı dezavantajları var. beynimiz çok gelişmiş olduğundan, kazandıracak numaraları vermekten ziyâde, tilden için en doğrusu neyse, onu vermeyi tercih ediyor. yani aslında tilden'e aslında kesinlikle kazandırmayacak sayıları da vermiş olabilirim. bu her ne kadar ona para kazandırmayacak olsa da, esasta beynimin tamamiyle onun iyiliği için yapmış olduğu bi'şey olur. buna beynim karar verecek... hayırlısı olsun diyorum.
- @22 rica ederim. ben endonezya'ya yüzde 100 saf yün kumaştan palto ihraç etmeye gittiğini zannediyordum onun... endonezya'nın iklim koşulları itibariyle şüphelenmiş, yine de bi'bildiği vardır diyerek ses etmemiştim. vali'yle görüşeceğim bu konuyu... ve şayet ikazınız doğruysa, mayıs ayı priminden keseceğim. endişelenmeyiniz. uyarınız için teşekkür ederim.
- @17 bu yaklaşımınız doğrultusunda, hafızamda, saygıdeğer bilim kaşifi ortağım tilden katz'la ortak bir anımın canlanmasına neden oldunuz. yüksek müsaadelerinizle anlatıyorum. olağandışı kaliteli hafızam beni yanıltmıyorsa şayet, 1989 mayısı ve ıpılık bir nottingham öğleniydi. göl kenarındaki tahta korkuluğa yaslanmış, elimde sek viski, robdöşambrım üzerimde, göl yüzeyinde balıkların hareketlenmesiyle oluşan dalgalanmaları izlerken; 3 yaşlarında bir erkek çocuğu çekti paçamdan... öyle hızlı dönmüştüm ki, çıplak bacaklarımın üzerine giydiğim kahverengi çorapları saran ekose desenli terliğimin teki düştü suya... ve bu duruma düşünülebilenin ötesinde sinirlenip, çocuğu da terliğin peşinden suya fırlatıverdim. suyun içine düşünce dibe gömüldü çocuk. bir müddet ona baktım... ve viskimden bir yudum daha alıp gölü seyretmeye devam ettim. birkaç dakika sonra suyun yüzeyinde, elinde terliğim, kırmızı bir aşçı önlüğü, üç adet magnezyum, bir kutu sodyum ve bir baş sarımsakla suya fırlattığım çocuk görünüverdi. ilgimi çekti bu durum... ve elinden tutup çektim suyun dışına... ve onu izlemeye koyuluverdim. magnezyumların üzerindeki yosun tanelerini temizledi önce... sarımsakları, tahta korkuluktan kopardığı bir parçayla eziverdi. içinde bir miktar sodyum olan kutuyu açıp, bu karışımı ilave ediverdi. 3 dakika 27 saniye boyunca çalkaladı kutuyu. ve sonra kapağını açıp, sudan çıkan beli gelmiş terliğimin üzerine döküverdi. evet saygıdeğer oldu o zaman... tilden katz'tı o çocuk... ve terliğimi onun elinden aldığımda farkettim ki, yeryüzündeki ilk tekerlekli full hd walkmen kulaklık'ı icat edivermişti. şimdi siz bana söyler misiniz lütfen?.. beni kıskandığını kabul edip nasıl hayatımdan defedeyim ben onu?.. not: bu arada aşçı önlüğünü neden sudan çıkarttığını bilmiyorum. eve götürdü onu. :/
- @14 şapkadan tavşan çıkarma numarası var merve'nin bende... onu veriyim mi? :/
- @12 rica ederim sayın oldu o zaman. elbette hayır. benim için ne yazdığım daha önem arz ediyor. saygılarımla... sizi seven olly..
- @11 sordum, sevgilisi varmış. - "o konuşacağı şeylerden zamanında epey konuştuk, o gün bana onu yaptı, şimdi gitsin başkalarıyla konuşsun ne konuşacaksa," diyor. :/
- @9 yolunu kaybetti o günden sonra... şimdilerde chicago arka sokaklarından üç-beş üfürüklük radyasyon arayışlarında olduğu haberlerini alıyorum. nermin'den aldım dedikodusunu... :/
- @3 1 kasım 1988 sabaha karşısı, serin bir dubrovnik ayazında düşünülmüş ve tam bir yıl sonra, 1 kasım 1989 günü susan sarandon ile tilden katz'ın mutlu aşk yuvalarında kanıtlanmış teoridir bu. hatırlıyorum da, o dönem yapmış olduğumuz deneyler esnasında o kadar radyasyona maruz kalmıştı ki susan, mutfakta kaşarlı&sucuklu menemen yaparken söylediği şu sözü asla unutamıyorum: - "yaa, hay amına koyiyim, amma radyasyona maruz kaldım beee!.." tilden katz'ın, susan'ın üzerini tek kalemde çizmesine vesile oldu bu söz... önce tezgahın üzerinde kısa bi'yiyiştiler, daha sonra pılısını pırtısını topladığı gibi michigan ofisimize yerleşti tilden. keyifsiz günlerdi... o keyifsiz günleri yeniden hatırlatması vesilesiyle de nasa'ya teesüflerimi iletiyorum buradan!.. artık sorsalar da söylemem !..
- mesut ozil o yüzden yakışmıyor oğlum o milli takıma... ne demek lan ozil?.. mis gibi schweinsteiger varken?..
- alman kültürüne yatkınsın ya?.. ondan diyorum... :/
- heh, tamam pi'yi bosuz alınca sanırım doğru mesafeyi tutturdum. teşekkürler tilden. teşekkürler yao ming...
- orta karadeniz taraflarına gittim de geçen... bi'şey dikkatimi çekti... sana sormadan edemedim... safranbolu mu, safranbosuz mu daha güzel? istanbul-keşan arası mesafeyi hesaplayacağım da... onun için lâzım...
- nefis bir bilimcilik buluşçuluk corporation'ı. dünyanın en çok rağbet gören buluşlarının altında hep bu corporation'ın fikirleri var. çay bardağı altlığından kültablası icatları, bilim dünyasına attıkları ilk adımdı. ikinci adımı, çay bardağı altlığı'na, çay tabağı diyerek attılar. :/
- @7 muhakkak yaz tilden. yeni verileri dört gözle bekliyorum. hadi öpyrm sni çk svyrm bn ne ttlı şysn sn ya!..
- olly&tilden nanotech corporation cenabet institute'te görev yapan frederic peindhelwinger isimli çalışana verdim sana göndersinler diye. muhtemelen vezüv yanardağı'nın içine kuracağımız araştırma tesisi inşaatına uğrayıp, sevgilisi şefik yüzonikibuçuk'la muhabbete dalmıştır. şimdi arar, kalıbını... not: olly&tilden nanotech corporation cenabet institute'teki " cenabet" kelimesi, sineybıt şeklinde okunuyor tilden. dikkatini çekerim. :/
- öyle tabii... kaleye tolga zengin'i koy. defansın göbeğine ersan adem gülüm. sol bek ismail köybaşı. orta sahaya oğuzhan özyakup. sağ kanatta gökhan töre, sol kanatta olcay şahan... aslında forvete mustafa pektemek'i koymak vardı ya... vesselam... kalan yerler süslenecek bundan sonra... sağ beke gökhan gönül'ü yaz tabii... defansın göbeğine de semih kaya iyi gider. orta sahaya ozan tufan ve caner erkin (evet, ozan tufan defansif orta saha, caner erkin ise iki yönlü orta saha olarak oynayacak) forvete de adem büyük'ü koydun mu, finallere kadar gider bu takım.