geçen sene bu zamanlar. dışarıda sefil
en soğuğu var. üç dakika yürümeden duranın bronşları buz tutuyor, dizlerinin bağı çözülüyor. norveçli balıkçıların bakımlı ellerini getirseler memlekete, üç numara zımparaya dönüyor. öyle soğuk.
mekanın zula bi odası var, gözlerden ırak. gözden ırak olan gönülden de ırak oluyor. garson yarım saatte bir uğruyor odaya. oda dediysem dört köşe hastane odası gelmesin aklınıza. mekanın arka köşesinde olduğundan tavanın yarısından üst katın merdiveni iniyor, köşeden tuvalet boruları gözüküyor. üst kattaki işedi mi, şırıltısı huzursuz ediyor.
bir de duman altı ki, göz gözü görmüyor. masada içkiler yudumlandıkça zaten azalan görme açısı, dumanla birlikte sıfıra iniyor. fakat bir aksilik var her şey seyrinde ilerliyor.
dalmışım
. neye daldıysam artık, belkide yanımdaki
ın sigarası ceketin koluna değdi diye ona bozulmuştum hatırlamıyorum. yandaki sehbanın üstünde küllük vardı, sigaramı silkeleyip masaya bi döndüm masanın üstünde kız uzanmış boylu boyunca yatıyor. bacağın teki dizden bükük, diğeri mertek gibi uzanmakta. açıkta bi kıyafet. göğüsler fırladı fırlayacak. masanın etrafıdaki herkesin gözler fırladı fırlayacak. gözün teki gidelim diyor diğeri
yeme otur diyor.
biz böyle şaşkın şaşkın bakınırken, kız gözlerini dikmiş bana bakıyor. ellerini vücudunun üstünde gezdiriyor, tahrik etmek için ne kadar kusurlu hareket varsa çekinmeden yapıyor. sınırlarımı bir bir ihlal ediyor.
bir an hayal olabileceğini, alkolü fazla kaçırdığımı düşündüm. kafamı sağa sola salladım, sigaradan bir fırt vurdum, bitmek üzereymiş ateşi elimi yaktı, kendime geldim. kendime geldim ama kız hala masanın üstünde ve gözlerini ayırmadan hala bakıyor. bu kadar sınır ihlalinden sonra kıza büyük bir elçi düzeyinde nota vermek gerektiğine karar verdim. yavaşça doğruldum, oturduğum sandalyeyi bacaklarımla geriye iterek ayağa kalktım. sağ elim benden daha da yukarıdaydı. artık ipler kopma noktasındaydı ve koptuda. hızla vurdum masaya. acımadan vurdum kıza doğru. masanın etrafında bir gürültü koptu. herkes kahkahalara boğuldu. garson geldi gürültüye içeri. abi tamam oynayın oynamaya da bir pişti yaptım diye masa da kırılmaz ki dedi.
eşli pişti böyledir işte arkadaşlar. insan ne yaptığını nasıl yaptığını kestiremez. bu illete bir kere bulaştınız mı artık onun esirisinizdir. siz siz olun eşli pişti oynamayın.
pan masayı kırmış desinler.